Sınıfın kapısını açıp içeri girdi. Matematik hocası daha gelmemişti. İyiki de gelmemişti diye geçirdi içinden. Sırasına oturup çantasında günlüğünü çıkardı ve o günün tarihini attı. Yazacaklarımı akşam yazarım diye geçirdi içinden. Günlük tutmaktan nefret ederdi. Özellikle birisi okur diye içinde bir korku olurdu. Kimse onun ne yaşadığını bilesini istemiyordu. Neler yaptığını bitmesini istemiyordu. Neler çektiğini bilesini istemiyordu. İstemiyordu işte istiyor. Ama annesi hergün düzenli olarak günlüğünü yazar ek olarak da şiir yazıp , resimler çizermis. Belki de kızına hatıra bırakmak istemişti. Gebeliğinin zor olacağını doktorlardan bildiği halde gebeliğini sonlandırmamış , kızının yaşayacağını düşünerek kızının doğumunu sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Sonra kafasını sağa sola doğru sallayarak eski haline dönmeye çalıştı. Kızıl saçlarını bileğinde sarı renkteki toka ile gelişi güzel bir şekilde bağlayıp tekrar tarihe baktı.
☆ 01.05.2003 ☆
Okulların kapanmasına az kaldı diye geçirdi içinden. Ama onun için hiç bir şey fark etmiyordu. O her zaman yanlız ve soğuk kız olarak hafızalarda kalacaktı. Günlüğünü çantasına özenle koyup başını sıraya koBdu. Başında bir türlü geçmeyen bir ağrı vardı. Nir türlü geçmek bilmeyen lanet ağrı! Elleriyle başına baskı yaptı ama bir işe yaramadığını anladı. Şimdi hocanın gelmesini bekleyecek hemde dinlenecekti.
Kapının açılıp kapanma sesi ve sınıfın sessizleşmesiyle hocanın geldiğini anlayıp etrafa bakmadan hemen ayağa kalktı. Ama gelen ne matematik hocasıydi ne de tanıdığı birisi. Matematik hocası Sandığı tanımadığı bir erkek çocuk onun bu hareketini anlayıp genç kıza gülüp ona doğru yaklaşmaya başladı. Her ne kadar sinirlensede bir şey demeden eski pozisyonuna geri döndü. Başını sıraya yasladı. Gözlerini kapatıp düşünmeye başladı. Ama ne mümkün?
Yanında bir hareketlilik sezince başını kaldırıp ona gülümseyen çocuğa baktı. " Oturamazsın. " demişti ama çocuk çoktan çantasını sıranın yanına yerleştirip oturmuştu bile.
"Oturamazsın!" Diye tekrarladi. Ama onu dinlemiyordu bile. Yeni Gelen çocuk elini uzatıp konuştu " Enes ismim. Bende memnun oldum " hala ne yaptığı anlamıyordu. Yüzsüz müydü yoksa gerçekten anlamıyor muydu? Belkide arkadaş olmak istiyordur diye düşündü. Belki de birine daha güvenebilirim diye geçirdi içinden. Ama sonra durdu ve dediki diğerlerine güvendinde noldu? Bu da son olsun diyerek yemin etti. Çocuğun elini sıkarken konuştu " Buse. Bende memnun oldum. " dedi ifadesizce
Kimseyle konuşmak istemiyordu. Böyle olması gerekiyordu. Eğer konuşursa güvenecekti. Güvenirse yine üzülecekti. Üzülürse de kaybeden taraf o olacaktı.Tuğra yüzünü buruşturmuştu. Kötü bir şey mi yaptım diye düşünmeden edememişti genç kız. Eğer sormazsa da içinde kalacaktı. Ne yapacağını bilemedi. Düşündü , karar verdi Ve en sonunda dayanayıp sordu " Noldu? " Tuğra genç kızın eline bakıp diğer elini de genç kızın elinin üstüne koydu ve konuşmaya devam etti. " Ismin... ismin bana başka birini hatırlattı. Bu yüzden Buse isimlerini sevmiyorum. Annen hiç düşünmeden mi koymuş bu ismi? " Bir anda kan beynine sıçramıştı. Ne hakla ismine yorum yapıp hakaret edebilirdi. Bu Hakkı nerden kazanıyor diye düşünmeden edemedi. Bu isim ona göre çok kutsaldı. Sadece ona ait olmasını bile istemişti.
" Annemin vermiş olduğu isme böyle davranamazsın!" Bir yandan Tuğra' nın yüzüne bakarak bağırıyor bir yandan da tutmuş olduğu elini tüm kuvveti ile sıkıyordu. Tuğra ne olduğunu anlamamış bir şekilde kızıl saçlı , güzel kıza bakıyor bir yandan da elinin acısını yüzüne yansıtmamaya çalışıyordu. Sonuçta bir erkekti ve bir kızdan acı çekmek gururunu ezebilirdi.
Tuğra elini kızdan kurtarıp çantasını da alıp arka sıralara oturdu. Bir yandan mırıldanıp birşeyler söylüyor bir yandan da meraklı sınıf arkadaşları neler olduğunu soruyor genç adam da herşeyi anlatıyordu. O sırada geçen sene onu dersinden bırakmış , bir sene tekrar okumasını sağlayan matematik hocası gelmişti. Babasının kızına olan sevgisini bir kademe daha azaltan matematik hocası. Lanet herif! Sınıfı süzüp herkesin ayağa kalkmasını bekledi. Sınıftaki yeni yüzü görünce meraklandığı çok belli olmuştu. Çünkü okulların kapanmasına az ve sayılı günler kalmıştı. Sınıfla selamlaşıp herkesin oturmasıni bekledi. Sıra yeni gelen Öğrenci ile tanışma vakti gelmişti." Kalk bakalım oğlum ayağa. Nerden geldin? "
" Merhaba hocam. İstanbul'dan babamın işi yüzünden Ankara'ya yani buraya taşındık. Diploma almak için buraya nakil oldum. "
" Biraz da kendini tanıt bakalım. "
" Adım Tuğra. Tuğra Albayrak. Yirmi yaşındayım. yaşındayım. Bir sene dokuzuncu sınıfı tekrar ettim. Bir senede geç yazıldim okula. Bu kadar bilgi yeter. "
" Hoşgeldin. Oturabilirsin yavrum. "
Konuşmayı sessiz bir şekilde dinleyip defterini karalıyordu genç kız. Amaçsızca bir şeyler çiziyor sonra beğenmeyip üstüne rastgele çizgiler atıyordu. Sıkılmıştı.
Sınıfın çoğu kızı Tuğra' yı yakışıklı bulup sorular sorarken ve ilgilenirken o sadece başını öne eğip bir an önce derslerin bitmesini istiyordu. Tuğrayı ilk fark ettiği anda gözlerinin tıpkı annesininki gibi yeşil olduğunu anlamıştı. Annesini Görememisti ama fotoğraflarına o kadar çok bakmıştı ki nerdeyse yüzünün her yerini ezberlemisti. Keşke annesi hayatta olsaydı diye bir kez daha geçirdi aklından. Onlarlar ona çok zor ve ağır geliyordu. Dayanamıyordu artık. Yorulmuştu , tükenmişti , ne yapacağını da hiç bilmiyordur. Tek bildiği okulunu biran önce bitirecek olmasıydı.
Diğer derslerin çoğunda eski hayatını ve şimdi ki hayatını karşılaştırma yapıp durmuştu.
Eski Ve Yeni Hayat.
Böyle demek genç kıza garip hissettirmisti.
Tekrar söyledi.
Eski Ve Yeni Hayat.
VOTE SINIRI : 7
YORUM SINIRI : 3
HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM.
HAYIRLI GÜNLER.
DİĞER HİKAYELERIMIZEDE BAKARSANIZ ÇOK SEVINIRIZ.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Son
Fiksi RemajaAnnesinin ölümünün nedenini bir türlü bulamıyordu. Canını da acıtan en çok bu değil miydi? Yanlış ve düşünmeden aptalca bir karar vererek hayatını karartmaya başlayan bir genç kızın başına neler gelecek?