İçeride içki ve sigara kokusunun haricinde bilemediği acı bir koku daha vardı. İğrenç diye düşündü! Yediği yemekler içinde dans ediyordu sanki! Sanırım bu koku kan kokusuydu diye düşündü..
Tavanda asılı olan tek avize kocaman depoyu aydınlatmaya çalışıyordu. Yerdeki cansız kelebekler düzensiz ve pis bir görüntü sergiliyordu. İçi bulanmaya başlamıştı bile. Bu ortamı gördükten sonra annemsini tek başıma bulamayacağını bir kez daha anladı. Siyahlar içindeki adam neden buraya gelmesini istemişti? Ne vardı burada? Her yer bomboş ve sessizdi. Yerde toplu şekilde duran kelebeklere bakmak için eğilirken ayağının kayması ile yüzüstü düştü.
Kan kokusu burnuna daha çok gelmişti. Yüz hatlarından belli oluyordu ki midesi alt üst olmuştu. Kelebeklerin bir tanesini dokunması ile hepsi ışığa doğru uçmaya başladı. Cansız sandığı kelebekler canlı çıkmıştı. Daha neler için şaşıracaktı acaba? Kelebeklerin uçması ile birlikte küçücük kanlar içinde bir bebek ortaya çıkmıştı. Aman Allahım! dedi. Buradan acilen çıkmalıyım diye geçirdi içinden. Neler oluyordu? Kapıya doğru koşup çıkacakken bir ağlama sesi duyuldu. Bebek yaşıyor muydu? Arkasını hızlıca döndü. Çekinerek bebeğe doğru yürüdü. Kımıldamıyordu, ölüydü işte! Yavaşça dokundu. Ağlama sesi kesilmişti. Elini bebeğin boynuna koyup nabzına baktığında çok yavaştı. Üstelik nefes almakta da zorlanıyordu. Üzerindeki kan dolu bezi çıkarıp hırkasına sardı bebeği. Koşarak çıkışa doğru ilerledi. Demir kapıyı açıp sarı otların bol olduğu arsadan koşarak ilerlemeye başladı. Nereye gidecekti? Acilen hastaneye gitmesi gerekiyordu. Bebeğin ağlaması durmuş. Terlemeye başlamııştı. Ana caddeye çıktı. Kırmızı ışıkta duran taksiye binip hastanenin adını söylediğinde yanında duran adamı son anda fark etti. Onu farkettiğini anlayınca kızın kucağındaki bebeğe bakıp konuştu. Gözlerini bebekten ayırmıyordu.
''Yardım edebilirim isterseniz?'' dedi koyu renkli gözlere sahip olan genç adam. ''Çok zor nefes alıyor.'' dedi genç kız. Bebeğin kalbinin üstüne elini koyup bebeğin durumuna baktı genç adam. Kızın yanında oturan genç adam şoföre seslendi gür ve tok bir sesle. ''Camı açıp biraz hızlı gider misiniz?'' Arka iki camı açıp hızlanmaya başladı taksi şoförü. Hemen ardından tekrar seslendi genç adam ''Adresi değiştiriyoruz şuradan devam edin ben size tarif edeceğim yolu'' Kızın yanına yaklaşıp kulağına doğru fısıldadı. ''Başına bela alırsın hastaneye gidersen'' ''Hı hı tamam'' kafasını olumlu anlamda salladı genç kız bebekten gözlerini ayırmadan. Taksi durduğunda yanındaki adam ücreti ödeyip taksiden indi. Kız da acele adımlar ile adamı takip etti. Çabuk olalım lütfen deyip binanın içine doğru yürüdü kız. Binaya girip üçüncü kata çıktılar. Elindeki ağlayan bebeği adama uzattı adam bebeği alıp içeri doğru girdi. Kız da odaya gireceği sırada genç adam odadan dışarı çıktı. ''Arkadaşım doktor içeride kendisi ilgileniyor gel oturalım.'' Eliyle gösterdiğin yere doğru ilerlediler. Genç adam kapıyı açtı ve kız içeri geçti. Masanın etrafında bir sürü sandalye vardı toplantı odası gibi diye geçirdi kız içinden. Sandalyelerden ikisini çekip oturdular. ''Senin çocuğun değil de mi?'' dedi adam. Nereden anlamıştı hangi cevabı vermesi gerekiyordu genç kızın. ''Nereden anladınız?'' dedi genç kız. ''Bebeği tutuşundan, onu nereden buldun?'' dedi adam soru sorar bakışlarla. Söyleyemezdi kız. ''Uzun hikaye!'' dedi genç kız. Başka bir şey söyleyemezdi herşey bir sırdı. Kızdan başka kimsenin bilmesine gerek yoktu ki. ''Uzun hikayeleri severim'' dedi gülerek adam. Kapı açıldı ve doktor diye bildiği adam gençlere doğru ilerlemeye başladı. Aynı anda kafalarını çevirdiler doktora. Doktor yutkunarak konuşmaya başladı. ''Bebeğin enfeksiyon kapma riski olduğu için iki veya üç saat gözetim altında kalması gerekiyor endişelenecek bir şey yok.'' dedi gözlüklü genç doktor. Odadan çıkıp diğer odaya girdi. Bir süre sessizce oturdular genç kız ve genç adam. Sessizliği bozan genç adam konuşmaya başladı. ''Kötü görünüyorsunuz yemek yiyebiliriz isterseniz?'' kaşlarını havaya doğru kaldırarak ''Çok iyi olur bu arada ben Buse'' dedi genç kız. ''Bende Fatih.'' dedi genç adam gülümseyerek.
Buse , Fatih'ten müsade isteyip banyoya gitti. Fatih banyoyu gösterip genç kızı kapıda beklemeye başladı.
İlk önce banyoya ilerleyip ellerini yıkadı Buse. Kanlar kurumuş olduğundan yavaş yavaş çıkıyordu. Ellerine serte bastırarak kanların elinden akıp gidişini seyretti. Yan tarafında duran kirli sepetindeki hırkasına takıldı gözü. Üstündeki bebek bezini gördü ardından. Ama dikkatini asıl çeken şey üstündeki çengelli iğne ile tutturulmuş beyaz-kırmızı kağıttı. Buse kağıdı hızlıca alıp okumaya başladı.
''Annenin ölümünü merak mı ediyorsun? O zaman bu çocuğa sahip çıkman gerekecek. Annen de sence en çok bunu istemez miydi? Üvey kardeşine sahip çıkan bir genç kız!.. Ahh başka ne olabilir ki?''
Aman Allah'ım dedi kız. O bebek.. O bebek benim kardeşim miydi? diye söylenmeye başladı. Nasıl olurdu? Defalarca bu kelime tekrar etti " Nasıl olur? " Düşüncelerini zorlamaya çalıştı. Annesi onlardan hiç ayrılmamıştı hiç. Sadece lisansını tamamlamak için iki seneliğine yurt dışına çıkmıştı. Bunu yapacak bir kadın değildi annesi. Bunu babasına yapamazdı... Yapmamalıydı...
Babası annesine o kadar değer verirken , gözü gibi herkesten korurken annesinin yaptığı olağan şey değildi. Inanamıyordu. Dna testi yaptırması şarttı. Ama ilk önce bu bebeğin sağlığına kavuşması gerekirdi.
Kağıdı alıp cebine koydu. Hiç bir şey olmamış gibi davranmak zorundaydı. Fatih'i tanıyalı sadece bir kaç saat olmuştu. Belki de dakikalar. Bilemiyordu.
Ayak bileğine batan çakıyı çıkarmak istese de yine o güven konusunu aklına geldi. Kimseye güvenmemeliydi. Herkese ve herşeye karşı tedbirli olmak zorundaydı.
Banyonun ahşap ve eski kapısını gıcırdayarak açtı ve kapattı. Kapının önünde bekleyen Fatih'i görünce ıslak ellerini siyah pantolonuna silip Fatih'e içten olmayan bir gülümseme yollamıştı. Fatih de anlatmıştı zaten genç kızın ona güvenmediğini ve de samimi olan gülüşünü.
Fatih zaten kendi siyah ve belalı işlerinde sıkılmış , kendine temiz bir hayat düzenlemeye çalışırken başına bir de bu kız gelmişti. Tekrardan belaya bulaşacağını anlatmıştı. Ama ilk görüşte kendini etkileyen bu kız için yapacaktı. Bu belaya oda bulaşacaktı.
Kızı gördüğü o an aklına geldi. Terlemekten dolayı alnı ıslanmış saçları yapımıştı
Ne kadar da tatlı ve güzeldi diye düşündü kendi kendine. Elini Buseye uzatıp konuştu." Buyrun Buse Hanım. Çıkabiliriz. "
Genç kız adamın eline bakıp ne yapıyor diye düşündü. Adamın elini görmezlikten gelip kapıdan çıktı.
Vote sınırı : 10
YORUM SINIRI : 3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Son
Fiksi RemajaAnnesinin ölümünün nedenini bir türlü bulamıyordu. Canını da acıtan en çok bu değil miydi? Yanlış ve düşünmeden aptalca bir karar vererek hayatını karartmaya başlayan bir genç kızın başına neler gelecek?