BÖLÜM YİRMİ BİR | Nasır Tutmak

4.8K 448 71
                                    

*Sizin için medyaya bir şarkı bıraktım. 💜

Soğuk ellerimle yanağıma düşen göz yaşlarını sildim. Cem'in arkasından uzaklaşırken yüzündeki ifadeyi görmeye ve anlamaya çalıştım. Kaşları artık çatık değildi, yüzü her ne kadar ifadesiz olsa da gözlerinde birikenleri görebiliyordum. Çıt bile çıkarmadan sonuna kadar okudu. Kelimeler bittiğinde, elinde hiçbir şey kalmadığında öylece durdu. Ağlamasını bekledim. Bir şeyler söylemesini, belki bağırmasını veya söylenmesini. Belki de şaşırmasını. Onu bırakıp kaçtığını düşündüğü annesinin aslında kaçmadığını, hayatına son verdiğini öğrendiğinde yüzünde büyük bir ifade bekledim. O ise hiçbir şey yapmadı. Dakikalarca elinde tuttuğu mektubu özenle katladı. Ne yapacağımdan emin olamayarak elimi uzattım ve sırtına koydum. Sırtını sıvazlarken yine hiçbir tepki göstermedi. Yüzü bir heykel gibi aynı ifade ve aynı bakışlarla sabitlenmişti. Yalnızca bir an yutkunduğunu gördüm.

''Cem?''

''Biraz yalnız kalabilir miyim?''

Sesi duygusuz bir tınıdaymış gibi dursa da altındaki acıyı iliklerime kadar hissettim.

''Tabii ki.''

Elimi apar topar çekmeme fırsat bırakmadan ayağa kalktı. Sehpanın üzerindeki zarfı aldı. Arkasında bakarken kapının önüne bıraktığı ceketini ve kasketini de alıp kapıyı çekti ve çıktı. Salon penceresinden demir kapıyı açışını ve dışarı kendini atışını izledim. İçeride büyük trajedi yaşanmış bu evle baş başa kaldığımda omuzlarım çöktü ve oturduğum koltuğa iyice sindim.

Başımı ellerim arasına alırken beynim patlayacak gibiydi. Ayaklarımın dibindeki Kara Ayna ve muhtemel ölü birisi omuzlarımda bir ağırlıktan ziyade içinde kaybolduğum bir düğüm gibiydi.

Elim refleksle telefonuma gitti. Mesajlara girdiğim gibi en üstteki son mesajımı gördüm.

Parmağım adının üzerine tıklamaya gitmek için delirirken kendimi tuttum.

O bir ölü ve ölüler konuşamaz.

Her an kararımdan vazgeçmenin korkusuyla telefonumu kilitleyip bir köşeye fırlattım.

En azından kelimelerle.

Aynayı düştüğü yerden aldım. Sehpanın üzerine, tam karşıma koydum. İçimde her gün daha da körüklenen o alev sönmek için çıldırıyordu. Kalbim hızlı hızlı atıyor, nefes alışverişlerim düzensizleşiyordu.

Aynadaki siyah yansımama baktım.

''Öldüğünü biliyorum.'' dedim. ''Hayatta olmadığını biliyorum. Lütfen buradan olsun bana bir cevap ver. Buna ne kadar ihtiyacım olduğunu biliyorsun. Eğer tanımadığım o kadar insanı görebiliyorsam içeride veya dışarıda seni de görmek istiyorum. Bir kez daha.''

Sesim titriyor ama ağlamıyordum. Ellerimi sıkı sıkı yumruk yaptım ve nefesimi tuttum. Aynada her zamanki gibi karartılar oluşmasını, içeriden birinin bana bakmasını bekledim. Onun bana bakmasını.

''Nalan.'' diye mırıldandım. ''Seni son kez dinleyemediğim için çok özür dilerim. Şimdi, konuşamasan bile seni dinlemek istiyorum.''

Kara Ayna'nın yansıması bozulmaya başladı. Yerimde kıpırdandım. Aynaya doğru yaklaşırken yansımamın arkasında oluşan belli belirsiz siluetleri gördüm. Anladığım şey, bu siluetlerin evde olmadığıydı. Bu siluetler, aynada gördüğüm her şey, aynanın içindeydi. Yalnızca ben, yansımamın üstüne görüyordum. Evde olanlar ise bir şekilde bana gözükebilirlerdi. Anladığım diğer şey ise, bunların ne zaman öldükleri ile alakası yoktu çünkü anladığım son şey bana gösteriyordu ki evde bana mesajlar göndermeye çalışan kişinin Cem'in annesiydi.

ARMAĞAN (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin