ertelenmiş bir intihar

95 15 4
                                    

"Merhaba, ismim Park Sunghoon. Arkadaşlarımın arasında Hoon olarak hatırlanıyorum ama bu mektupları Park Sunghoon olarak yazıyorum. Bu kağıtlar elindeyse Kim Sunwoo, yazılarımın hepsini sana armağan ediyorum. Bugün taşındın, beni unutmaya gittin ve ben senin asla geri dönmeyeceğini biliyorum. Mektupların sana postalanması için araya birkaç arkadaşımızı sokacağım. Güvendiğim ve sana postalayacağından emin olduğum bazı arkadaşlarımı."

Hiçbiri postalamadı Park Sunghoon, hiçbiri.

"Günlerin kovalayacağı bu bomboş hayatı yaşamanın zevk vermediği zamanlarına saydığım her gün mektup yazacağım sana. Söz veriyorum yazacağım, izin vermeyeceğim beni unutmana, bizi unutmana. Taşınman ve buradan gitmen ne benim suçum ne senin ama ben bu pişmanlık ile daha fazla duramayacağımı bildiğimden yazıyorum sana. Eğer bu mektup eline ulaşana kadar unuttuysan, kavga ettik Kim Sunwoo. Kavga ettik sevgilim. Ben senden özürümü bile dileyemedim, çekip gittim. Dayanamadın mı güvercinim? Beklemek mi bıktırdı seni bu kadar.. Uçup gittin ellerimden, ben senin kanatlarından öpemeden terk ettin yuvanı. Anlık kararlarım ve sinirim yüzünden ben mi bitirdim bizi sevgilim? Benim suçum mu senin gülümsemenin tamamen yüzünden düşmesi? Benim suçumsa; affedebilirsin beni? Değil mi? Affetmeyeceğini söylesen bile seveceğim seni, yanlışlarım hayatımı bitirse de. Giderek boğulsamda seveceğim seni, söz veriyorum sevgilim. Seveceğim."

Diğer kağıdı açtı yüzünde solan çiçeklerle beraber.

"Affetmedin beni sevgilim, affetmedin değil mi? Kaç gün geçti, alamadım senden bir kelime bile. Yazmak istemiyor musun bana? O kadar mı kırdım seni güvercinim? O kadar mı zarar bıraktım güzel kanatlarına? Oluşun dışında yıldızlı bir dakika düşlüyorum, güneşli bir dakika, uzuvların işkencesini ve çürümelerinin melodisini aşan bir dakika. Senin ve benim olduğum bir dakika, saniyelerin önemsiz olduğu. Her mektubumda özür dileyeceğim senden sevgilim. Beni affedene kadar özür dileyeceğim."

Ne yaptın sen Sunghoon..?

"Ellerinden öpeceğim yazdığım her satırda, gözlerine bakacağım her bir paragrafta. Özür dileyeceğim yemin ederim, defalarca. Sen beni affedene kadar, korkumu yenene kadar özür dileyeceğim. Durmadan sevgilim, durmadan özür dileyeceğim."

Diğeri.

"Günaydın, sabah yazıyorum bunu. Yoruluyorum, emin ol yoruluyorum sana ulaşmaya çalışmaktan, çok yoruluyorum.
En azından bunları okuduğunu biliyorum sevgilim, bu bile yeter bana biliyor musun? Cevap vermene bile gerek yok, satırlarımı okuduğunu bilmek bile bana güvende hissettiriyor. Dayanabilirim inanıyorum, sayende güçlü kalıyorum. Saatler boyunca başka saatleri bekliyorum, keşfedilmemiş bir gezegen kadar uzak olduğunu bildiğim seni bekliyorum. Özür dilemeyi bekliyorum. Karşına geçip gözlerine bakmayı, çenenden tutup son bir kez öpmeyi bekliyorum. Yine de biliyorum çok beklemek beni hayal kırıklığına bile uğratabilir fakat yine de kendimi hayal kırıklığına uğrama zevki'ne veriyorum: yüzyılın tam da özüdür bu. Sonuna geliyorum bu mektubun güvercinim, şimdi gitmem ve rahatlatmam gereken bir kendim bir de pistim var. Gözlerinden öpüyor kalbinden özür diliyorum güvercinim. Kanatlarının iyileşmesi için dua ediyorum."

Okumak gittikçe zorlaşıyor.

"Zorlanıyorum. Artık zorlanıyorum, çok zorlanıyorum. Bana yazmıyorsun ama diğerlerine yazdığın şeyleri okuyorum. Onları özlemişsin, doğru mu? Yazılarıma karşılık vermeni istemeye devam ediyorum. Gittikçe bitiyorum. Zorlanıyorum. Bana başka bir dünya versinler, yoksa pes ediyorum. Olmadığın gibi hiç olmayacaksın; ya olduğun gibi olmanın hüznünü yaşatacaksın bana. Mektuplardan birinde şarap içmeyi alışkanlık hâline getirdiğini söylemişsin, son zamanlarda bende çok fazla viski içiyorum biliyor musun? Yine de sen çok içme, olur mu? Hayatını etkilemeden, sana zarar vermeden yap ne yapacaksan. Hâlâ buradayım, unutma sakın. Kanatlarını sarıyorum, yanaklarından öpüyorum sevgilim. Kalbinden özür diliyorum."

şarap ve tarçın - sunsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin