11

659 73 93
                                    

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"...Herkes burada efendim. Hiç bir kaybımız yok!" Asker elindeki defterin sayfalarını biraz daha çevirdi. Sefere gelmiş her şahısın ismi yazılmışdı oraya. Ve hepsinin üzerinde yaşadığını gösteren bir işaret. Bu yalnızca bir kişide yoktu. "(Y/N) (L/N) dışında efendim."

Son defa baktı sayfaya Erwin Smith. Tanıdık ismin önünde hiç bir işaret yoktu. "Aramalar ne durumda asker?"

Başını olumsuzlukla salladı asker. "Asker (L/N)'den bir haber yok efendim. Hiç bir şey bulamamışlar."

"İkinci grupta bir şey bulamadıysa eğer..." Hange çaresizlikle konuştu mırıltıyla. Seni bulmaları için iki grup göndermiştiler. Lâkin hiç bir iz yoktu senden. Umut verebilecek haber getirememişti askerler.

Elindeki defteri askere uzattı ve yeeine dönmesi için işaret etti. Asker selamını verip grubuna doğru ilerledi adam.

Ortama sessizlik hakimdi. Odunları çıtırtısı ve yanan alev sesi çıkan tek şeylerdi.
Herkes üzülüyordu yokluğun yüzünden. Daha ilk seferinde kendini feda etmiştin onların yaşaması için.

Erwin elindeki haritaya dikkatle bakıyordu. Geldikleri yolu, gidecekleri yolu ve seni en son gördükleri yeri inceliyordu. Belki geri dönüş zamanı seni bulabilirdiler. Çok az ihtimaldi bu. Ama kumar oynamak komutanın işiydi.

Binbaşı Hange'de ondan farksızdı. Bütün olasılıkları gözden geçiriyordu. Yaşama ihtimalin çok düşük gözüküyordu. Devleri tutmak için kullanılan zincirler ağır oluyordu. İki zincirle büyük ve kalın bir ağacı köprü gibi tutmaya çalışmış, yetmezmiş gibi titanları uçuruma düşürmek için tuzak gibi de kullanmıştın. Arkalarından gelen sarsıntı ve gümbürtü bunu kanıtlıyordu. Bundan sağ çıkmış mıydın? Çıksan bile mutlaka geriye kalan bir kaç titan olmalıydı. Karşısına çıkabilecek diğer titanları saymıyordu bile. Ne kadar dayansan da manevra techizatın elinde-sonunda qazını yitirecekti. Ayakla koşa-koşa ne kadar mesafe kat edebilirdin ki?

Eren ise yanlızca kendini suçluyordu. Bu kadar işe yaramaz olduğu için kendinden nefret ediyordu. Eğer titana dönüşe bilseydi, kendini idare edebilseydi her şey farklı olabilirdi. Şuan burda oturabilirdin. Onların yanında olabilirdin. Üzüntüsü komutanın ve binbaşının yüzündeki uçutsuzluğu gördükçe daha da artıyordu.

Omuzundaki eli hissettiği anda yüzünü çevirdi. Eren'e destek vermeğe çalışıyordu Gunther. Ama ifadesi senin için umut olmadığını gösteriyordu. Bakışları ondan kaptana doğru çevrildi. İfadesizlik hüküm sürüyordu onda. Hiç bir şey olmamış gibi aleve bakıyordu. Bir yerlere dalıp gitmişti.

Hiç kimsenin harekete geçmeyeceğini anladığında boğazını temizleyerek tüm dikkati üzerine çekti Yüzbaşı Thomas. Gözlerin üzerinde olsuğundan emin olduğunda konuşmaya başladı. "Bakın. Biliyorum (Y/N)'nin kaybı için üzülüyorsunuz. Bende üzülüyorum ama buna bu kadar kafa yormayın. Sonuç olarak artık ölü birisi. Onu düşünmektense önümüze odaklanmalı ve geri dönüş planı düşünmeliyiz."

➳𝚖𝚢 𝚘𝚖𝚎𝚐𝚊❝𝚕𝚎𝚟𝚒 𝚊𝚌𝚔𝚎𝚛𝚖𝚊𝚗.❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin