Bir buçuk saat süren yolculuğun ardından sessiz ağaçlık yerde bulunan site gibimsi küçük bir yere gelmiştik.
Etrafta sadece 3 ev vardı. Üçünün dış görünüşü de birbirini anımsatıyordu.
Heeseung: Hangisini beğendin?
Şaşkınlıkla kafamı Heeseung'a çevirdim.
Jake: Hangisi derken? Evlerden mi bahsediyorsun?
Gülümsedi
Heeseung: Evet
Ne yani? Ben hangisini seçersem o eve mi gireceğiz? Hiç güleceğim yoktu. Kendimi tutamadım ve hafifçe kıkırdadım
Heeseung: Noldu?
Sorgularca yüzüme bakınca elimle ağzımı kapattım ve kendimi sakinleştirdim.
Ardından parmağımla sağda duran evi işaret ettim.
Jake: Şu sağdakini beğendim
Eve baktı ve kendince mırıldandı
Heeseung: Dekorasyonu en hoş olan..
Ardından bana döndü ve elini uzattı
Heeseung: Hadi girelim.
Tam elini tutmuş ilerliyordum ki aklıma gelen soruyla durdum
Jake: Bir saniye.. ben şimdi senin olan evi mi seçtim hemde ilk seçişimde?
Heeseung: Hepsi benim zaten
dedi ve yeniden eve doğru ilerlemeye başladık. Eve gidene kadar yüz ifademde 1 milim değişme olmamıştı. Hala şok içerisindeydim.
Bu üç şatafatlı ev.. hepsi onun muydu?
Kapıyı açtı ve içeri girdik. Tanrım evin kokusu bile şatafatlı
Şakayla karışık bir şekilde Heeseung'a döndüm ve sordum
Jake: Senin nasıl 3 tane evin var?
Heeseung: Miras.. büyük babamdan
Jake: Ah anladım..
Büyük babası bu 3 evi de sadece torununa mı vermiş inanamıyorum..
Dönüp gözlerimin içi parlayarak hayranlıkla Heeseung'a baktım
Ne kadar mükemmel olduğunu büyük babası bile fark etmiş...
Heeseung: Ee.. şeyy.. hmmm.. hadi yemek yapalım o zaman
Duvarda asılı duran devasa saate baktım
Jake: Bu saatte mi? Hem daha yeni yedik
Kafasını çevirip saate baktı. Ardından geri bana döndü
Dudaklarını büzerek konuştu
Heeseung: Benimle birlikte bir şeyler yapmak istemiyor musun?
Gülümsedim ve Heeseung'a doğru bir adım attım
Jake: İstiyorum tabii ki ama yemek değil hani yeni yedik zaten aç değiliz ki neden yemek yapalım?
Heeseung: Tamam hadi sen bir şey söyle onu yapalım o zaman
Aklıma gelen ilk şey yüzünden yanaklarım kızardı ve Heeseung'la olan göz temasımızı kestim, bakışlarımı yere indirdim.
Bana doğru iyice yaklaştı ve eğilip yüzüme baktı
Heeseung: Yanlış bir şey mi dedim?
Hemen kafamı kaldırıp sağa sola salladım
Jake: Hayır.. Şey film izleyelim mi?
Yüzü düşmüştü..
Heeseung: Ah.. tamam
XXXXXXXXXXX
Filmin yarısından fazlasını izledik sayılırdı..
Ona halen sormak istediğim bir soru vardı
Benimle çıkmak isteyip istemeyeceği
Kafamı ona çevirdim.. Bir süre kusursuz yüzünü izledim
Ama.. sanki filme odaklanmış değildi. Başka bir şeyi düşünüyordu.
Daha fazla dayanamadım ve elime kumandayı alıp filmi durdurdum.
Heeseung bana bakmaya başlamıştı, bende ona bakıyordum.
Derin bir nefes alıp vermişti. Söylemek istediği bir şey olduğu belliydi.
Benimde var söylemek istediğim bir şey..
Beklemenin bir anlamı olmayacağını düşündüm ve dudaklarımı ıslatıp kendimi konuşmak için hazırladım.
Heeseung'ın gözleri dudaklarıma kaymıştı. O da dudaklarını ıslattı.
Yutkundum.. derin bir nefes aldım ve aynı anda kelimeler ağzımızdan süzülüverdi
Jake: Benimle çıkar mısın Lee Heeseung?
Heeseung: Benimle çıkar mısın Sim Jaeyun?
XXXXXXXXXXX
Birbirlerine çıkma teklifini de ettiler he yine ballısınız 😎🤙🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My bitch is gay // HeeJake
Fanfiction[TAMAMLANDI] Ho- Ho- How can I be homophobic? My bitch is gay Texting + Düz yazı Başlangıç: 05.08.22 Bitiş: 06.09.22 #3 jake 15.08.22 #5 heeseung 22.08.22 #1 heejake 13.09.22 #1 sunsun 22.10.22