"Peki çizimler nasıl gidiyor Mina? En son yeni kalemler aldığını söylemiştin."
Psikoloğum Jeongyeon meraklı gözlerle benden bir cevap bekliyordu. Birkaç seans önce bana kötü hissettiğimde bir şeyler çizersem kafamı boşaltabileceğimi söylemişti. Aslında bu tavsiyesinin işe yaramadığını söyleyemem. Başlarda çizdiğim her şey çirkin olduğundan sinirlensem de sadece kendi istediğimi çizince cidden de beni rahatsız eden düşüncelerden uzaklaşabilmiştim. Aldığım pahalı ve kaliteli materyaller kesinlikle çok daha iyi çizmeme sebep oluyordu ama yeterli hissetmiyordum. İstediklerimi çizecek yeteneğim yoktu ve bu bana daha da beter hissettiriyordu.
"İstediğimi kağıda yansıtamıyorum Jeongyeon, dün bu yüzden ağladım. Sanırım pek işe yaramadı bu tavsiyen..."
Jeongyeon çekmecesini açmış be biraz kurcaladıktan sonra bana bir kart uzatmıştı.
Park Jihyo'nun Resim Kursu
Bir resim kursuna sadece ressamlar katılmaz mıydı? Ben sadece kafamı dağıtmak için çizmeye çalışıyordum ve pek de yetenekli olduğum söylenemezdi. O yetenekli insanların arasında aşağılanacağıma şüphe yoktu. Jeongyeon'un bu kursu nereden tanıdığını içten içe merak etmiyor değildim. O sürekli siyah giyen, metal dinleyen marjinal bir tipti. Hiç de o sıkıcı ressamlara benzemiyordu üzerindeki kuru kafalı tişörtle.
"Böyle kurslara sadece cidden yetenekliler gider Jeongyeon, oraya gidersem aşağılanırım."
Ben ona kartı uzattığımda Jeongyeon kartı almamış ve elimi itmişti.
"Neden aşağılanacakmışsın? Kız arkadaşım da bir zamanlar oraya giderdi ve çöp adam bile çizemezdi. İnan bana istediklerini çizmene yardımcı olacak, eminim. İstemiyorsan bile kart sende kalabilir, çöpe atarsın."
Seansın devamında Jeongyeon benden istediği duygu tablosunu sonunda doldurduğumu görünce sevinmiş ve tek tek endişe duyduğum her an hakkında konuşmuştuk. Gittiğim onlarca psikolog arasında o kuşkusuz en iyisiydi ve artık arkadaş gibiydik. Doğru düzgün arkadaşımın kalmadığı bu günlerde o cidden bana iyi gelmişti. Onun tavsiyeleri hep işe yarardı bu yüzden bu kurs kafamı karıştırmıştı.
"Görüşürüz Jeongyeon, bi ara kahve içelim..."
Seans çıkışı her zamanki gibi bir buzlu amerikano almak için caddeyi yürümeye başlamıştım. Her zaman geldiğim kafe bugün kapalıydı, bugünün cuma olduğunu unutuvermişim. Bu yüzden caddenin sonunda olduğunu anımsadığım kafeye doğru yürümeye başlamıştım. Buraya sadece bir kere yine cuma gününde gelmiştim, her zaman geldiğim kafenin cuma günleri kapalı olması yine sinirimi bozunca keşfettiğim bu yer görmeyeli bayağı değişmişti. Aldığım buzlu amerikano her zaman içtiğime göre daha yumuşak bir tada sahipti. Pek alışkın olmasam da kahvemi içerek oradan çıkmıştım. Tam geldiğim yere doğru yol almışken karşı caddedeki bir mekan gözüme çarpmıştı. Bu tesadüf karşısında tüylerim resmen ayağa kalkmıştı.
Park Jihyo'nun Resim Kursu
Böyle tesadüflerin hep bir işaret olduğunu düşünürdüm bu yüzden içimdeki dürtünün beni ele geçirmesine izin vermiştim. Yolumu değiştirip caddenin karşısına geçmiş, resim kursunun önünde durmuştum. Yeniden beni boğmaya başlayan anksiyetem bana oraya girmememi, girersem rezil olacağımı söylüyordu. Haklıydı, oradan uzaklaşmalıydım.
"Hey, katılmak ister misin? Alımlarımız yeni başladı bu yüzden geç kalmış sayılmazsın."
Önünde üzeri boyalarla kaplı bir önlük olan genç bir kadın kursun kapısından tam da bana bakıyordu. Park Jihyo denen kadının o olduğuma şüphe yoktu. Dürüst olmak gerekirse kurs sahibinin daha yaşlı ve huysuz birisi olmasını beklerken yabancıya benzer gözleri olan bu genç kadını görmeyi beklemiyordum. Kocaman gözleri bana hevesle bakarken olduğum yere çivilenmiş tek kelime edemiyordum. O böyle beklerken hayır diyemezdim, ne yapacağım ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
toiles de corps ; michaeng ✔
Fanfictionmyoui mina, resim kursunda birbirlerini çizmek için kursun en iyi öğrencisi son chaeyoung'la eşleşir.