2

386 57 39
                                    

Kursun açılışından 3 saat önce kurduğum alarmımdan da önce kalkmıştım bu sabah, geç kalma korkusu şu sıralar hayatımı fena zorlaştırır hale gelmişti. Yine de bu biraz makyaj yapmak için vaktim olduğu anlamına geliyordu. Genelde pek yakışmadığından sinirlenir ve silerdim ama bugün yeniden yapacak kadar vaktim vardı. Birkaç deneme ve sinirden sonra pek de zorlanmamıştım geçen sefer zorlandığım gibi. Bu gelişmeyi kesinlikle Jeongyeon'a anlatmam gerek.

Evden çıktığımda sadece 1 saat olduğunu farketmiştim. Ya geç kaldıysam? Korkuyla sokakta koşmaya başlamıştım. Giydiğim topuklular bana pek yardımcı olmasa da düşmemek için ellerim yanımda bir penguen gibi koşuyordum. Uzaktan kurşun kapısını gördüğümde soluk soluğa caddeden karşıya geçmiş ve kapıdan içeriye giren kızın omzundan tutmuştum.

"Hey! Dikkat et!"

O sırada omzundan tuttuğum kişinin Dahyun olduğunu ve ellerinde bir tepsi dolusu buzlu kahve olduğunu farketmiştim. Kahveler benim buraya gelmeme sebep olan kahvecidendi.

"Çok üzgünüm! Ben geç kaldım sandım ve yavaşlamak için tutundum! Cidden çok üzgünüm..."

Dahyun bana çekik gözlerini kısılana kadar gülümsemiş ve elindeki iki tepsiden birisini bana uzatmıştı. Hemen elindeki tepsiyi almış ve ne kadar ağır olduğunu o an farketmiştim.

"Yardımıma yetiştin Mina, bunları bu merdivenden çıkartamazdım tek başıma. Herkese kahve ısmarlayayım dedim, bu sabah içmedin değil mi?"

Doğru ya, her sabah kahve içen ben bu sabah içmemiştim, tanrının oyununa bak şimdi içebilecektim. Dahyun'un peşinden girdiğimde kızların zaten içeride olduğunu gördüm. Yine de ders başlamamıştı, geç kalmış sayılmazdım. Kahveleri masaya bıraktığımızda kızlar hemen birer kahve alıp yerlerine dönmüşlerdi, ben de aynısını yapmıştım taklit eder gibi.

"Mina-chan! Bugün nasılsın?!"

Sesi aşırı derecede yüksek ve enerjik gelen Momo, bana Japon olduğumuzu hatırlatırcasına bir Japon aksanıyla "-chan" demeyi ihmal etmemişti. Dürüst olmak gerekirse bu hoşuma gitmişti ama yine de yüksek sesler beni hâlâ geriyordu.

"İyiyim, teşekkür ederim. Sen, Momo-chan?"

Amerikano acı gelmiş olacak ki pipeti dudaklarından çeker çekmez yüzünü buruşturmuştu Momo.

"Sana'yı uyandırsam daha iyi olacağım. Burada bile uyukluyor."

Biz sohbet ederken Jihyo elinde defterlerle yanımıza gelmiş ve masaya hepsini bırakmıştı. Yine büyük kalem kutusu da yerini almış farklı olarak çeşitli boyalar da vardı.

"Nayeon'un bugün gelmemesi kötü oldu çünkü bugün sizi eşleştirmem gerek. Birinizle de ben eşleşeceğim bu durumda, hadi başlayalım."

Jihyo sandalyeleri karşılıklı dizmeye başlamış, Dahyun ve Tzuyu hemen ona yardım etmişlerdi. Kısa süre sonra tüm sandalyeler karşılıklı ve aralarında kalemler ve boyalar olacak şekilde dizilmişti. Momo ve Dahyun ; Sana ve Tzuyu karşılıklı oturmuştu Jihyo'nun seçimleriyle. Bense tek başımaydım, Jihyo karşıma oturup gülümseyene kadar.

"Çizim tarzı farklı olanları eşleştirmeye çalıştım elimden geldiğince. Oh bir dakika, Chaeyoung tam zamanında geldin! Gel ve buraya otur, Mina ile harika eşleşirsiniz!"

İçeriye giren kadın, uzun sarı saçları olan, oldukça salaş şeyler giyinen, kocaman bir çantası olan kısa boylu birisiydi. O karşıma oturana kadar onu incelemiş, çizmek için ne kadar iyi bir model olduğunu keşfetmiştim. Feminen görüntüsüne nazaran yüz hatlarında maskülen çizgiler görebilirdiniz ve fikrimce bu cidden çekiciydi. Kafasını çantasından kaldırınca ona baktığımı farketmiş olacak ki gözlerimiz buluşmuştu, kahretsin!

Gergin bir şekilde defterlerden birisini almış ve kafamı kaldırmadan kalemlerini seçip ayırmıştım. Ona bakmak için kafamı kaldırdığımda yüzünde ne kadar çok ayrıntı olduğunu farketmiştim. O bu kadar detaylı yaratılmışken ben onu yaratmaya nereden başlayabilirdim ki?

"Sorun nedir?"

Duyduğum sesle kalemimi elimden düşürmüştüm. Onu geri alırken yüzümde aptal bir gülümsemenin utancımı kapatmaya çalıştığını farketmiştim.

"Sadece nereden başlayacağımı bilemiyorum..."

Yüzüne bir gülümseme yayılmış ve mürekkepli kalemlerden birisini masadan almıştı. Ben daha ne olduğunu anlamadan gözlerinin altına kalpler çizmişti. Bu kalpleri aynaya bakmadan çizmesine rağmen oldukça simetrik durmaları şaşırtıcıydı.

"Buradan başlayabilirsin."

Beni çizmek için kırmızı kullanması gerekecekti çünkü beni cidden utandırmıştı. Renkli kalemlerimi alıp onu çizmeye başlamıştım kalplerden başlayarak. O kadar çok ayrıntı vardı ki yüzünde onu çizerken başarılı olmam imkânsızdı. Kocaman gözleri, minicik burnu, güzel dudakları ve harika bir şekilde yüzünde yerini bulan beni...

"Güzel bir yüzün var. Seni ben yaratsaydım, benlerini aynı yere koyardım."

Sanki günlük bir konuşma ilerletir gibi gülümsemişti bunları söylerken. Sabah makyajla saatlerce uğraştığım benlerime birinin böyle iltifat etmesi beni olduğum yere çivilemişti. Şüphesiz aldığım en iyi iltifattı. Kesinlikle bunu çok yapan birisiydi, zaten bir lezbiyeni de andırıyordu marjinalliği.

"Teşekkür ederim... Seni de öyle- pardon yani benin de öyle demek istedim..."

Bu rezillikten sonra çizim boyu sessiz kalmış ve elimden geldiğince ona bakmadan çizmeye çalışmıştım. Diğer kızlarlayken hiç böyle utanmıyordum, bu kadında şeytan tüyü olduğu kesindi.

Çizim sonunda bittiğinde Jihyo'nun işaretiyle çizimlerimizi birbirimize vermiştik. Kuşku yok yaptığım en iyi çalışmaydı bu yüzden onu vermek istemiyordum. Çizimime veda etmeden önce bir fotoğrafını çekmiş ve öyle Chaeyoung'a uzatmıştım. O bana neden çektiğimi sorgularcasına bir gülümsemeyle bakıyordu.

"Ah, şey... Cidden güzel çizmişim, bunu psikoloğuma göstermek için çektim."

Chaeyoung'un resmini aldığımda az önce hayran hayran fotoğrafını çektiğim resmimin ne kadar da çocukça kaldığını farketmiştim. Karakter çizilen bu çizim sanki bir fotoğraftı, her ayrıntım o kadar güzel çizilmişti ki kendimi beğenmiştim resmen. Utançla kafamı kaldırdığımda onun şaşkın gözlerini resmimi incelerken bulmuştum, daha iyi bir şey beklediğine şüphe yoktu.

"Renkleri gölgelerde çok güzel kullanmışsın. Ben böyle karakterimsi çizmeyi beceremem ama denemek istiyorum. Bunu rehber olarak kullanacağım."

***

Öyle harika çizen birisinin benim resmimi rehber olarak kullanacağını söylemesi içimde çığlıklar yankılanmasına sebep oluyordu. Şüphesiz benimle oyun oynuyordu ama ben bu anı düşünmeden edememiştim, belki de cidden iyi biz çizerdim. Belki de Jeongyeon bana burayı önerirken haklıydı. Ona anlatacak çok şey bırakmıştı daha şimdiden.

Hemen yatakta doğrulup çantamı kucağıma almıştım. Çizimini görünce yeniden hayran kalmıştım ustalığıyla, Chaeng-casso dedikleri kadar vardı cidden. Resmi dikkatlice mantar panoma asmış ve yatağa uyanmıştım yeniden.

Bir gün böyle güzel çizecektim ben de, bir gün...

_____________________________

Kitaba gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim, twitterdan gelenlere de selamlar buradan cmdmvm

Bu bölüm daha kısa oldu ama ileride kitabı düzenleyince hepsini uzatacağım şimdi biraz aceleye geldi bölüm özür diliyorum.

Her şey dahil 919 kelime.

toiles de corps ; michaeng ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin