"Ne? Bu bir saçmalık."
Ona uzattığım defter ve kalemliği elinin tersiyle itmişti. Alışılmadık bir şey yapmanın verdiği rahatsızlık titrediği bacağından bile okunabiliyordu.
"Vaktin için para ödüyorum değil mi? Bu vaktin nasıl geçtiği önemli değil. İstersen 3 milyon won da verebilirim. Sadece şu paravanın arkasına geç ve soyun, çizmeye başladıkça anlaşacağımıza eminim."
Ellerine defter ve kalemleri tutuşturup kendim de paravanın diğer kısmına geçtim. Sessizlik içinde kıyafetlerimi çıkartmaya başladım. Bunu yaptıkça aynadaki görüntümden utanıyor, onun da aynısını yaptığını duyunca tamamen kızardığımı hissediyordum. Sandalyeye oturduğumda kendi bedenime uzunca baktım. Kaburgalarım görünüyordu, zayıftım. Bale yaparken erişmek istediğim kilonun da altında bir yerlerdeydim. İnce kollarım ve bacaklarım hâlâ kuğu zariflerdi, tek fark üzerlerindeki yaralardı. Onları resim çizmeye başladığımdan beri yapmıyordum, bu yüzden iyileştiklerini görmek güzeldi. Dürüst olmak gerekirse vücudumda bu kadar yer kapladıklarını bile bilmiyordum. Kendimi çizmeye başladığımda Chaeyoung'un tamamen sessizliğe büründüğünü farketmiştim.
"Kendinle yüzleşmek zordur, özellikle de bedenin seninmiş gibi hissettirmiyorsa. Bazen de kabullenirsin kendini olduğun gibi, acırsın bedenine. Peki ya sen Chaeyoung? Sen ne hissediyorsun?"
Derin bir nefes verip bir sayfa açtığını farketmiştim. Sonunda bana ayak uydurması beni içten içe sevindirmişti. Onunla para karşılığı birlikte olup ona diğerlerinden farksız duygusuz bir seks deneyiminden başka şeyler vermek istiyordum, iki hayatından da biraz uzaklaşabileceği şeyler mesela.
"Sadece var oluyorum, bu dünyaya geliş sebebim de bu. Birilerinin hayatında bir yan karakterden ibaretim. Bu yüzden sadece var oluyorum, bu beden de çirkin bir kılıftan ibaret. Kullanıldıktan sonra köşeye atılacak bir kılıf... Sigaran var mı?"
Onunla bir sigarayı paylaşmamızdan sonra yaptığım çocuksu davranış canlandı gözlerimde yeniden. O akşam eve giderken markette durmuş ve ihtiyaçlarımı alıyordum. Gözüme çarpan rafta onunkinin aynısı bir paket sigara görmüştüm. Dolaylı da olsa aynı sigarayı içtiğimizde dudaklarımızın birbirine nasıl değdiğini hatırlamak tüylerimi ürpertmişti. Bu yüzden o paketi çantama atmış ve o gece ilk kez kendi başıma sigara içmeye çalışmıştım. Onunla olan ilk denememde aklım başka yerde olacak ki tadının ne kadar kötü olduğunu farkedememiştim, ya da belki onun dudakları değdiğinden daha tatlı geliyor olabilirdi.
Yine de içinden sadece bir tane alınmış paketi ve bir çakmağı çantamdan çıkarıp ona uzattım."Nasıl böyle bir duruma düştüm merak ediyorsun değil mi?"
Asla beklemediğim sözleri beni ürkütmüştü, sanki aklımı okumuş gibiydi. Yine de ses tonunda kendine acıma duygusu benim duygularımla alakasızdı. Aksine ona hayrandım, böyle düşünmesi kalbimi kırardı.
"Böyle bir durum, derken? Ben sadece seni tanımak istiyorum."
Alay edici gülüşünden benimle mi yoksa kendiyle mi alay ettiği pek anlaşılamıyordu.
"Eminim öyledir Mina ama durduk yere kimse kimseye oturup resim çizmek için 2 milyon won vermez. Merak ettiklerini cevaplayabilirim ama. Pek iyi bir yerde büyümedim ve bu kaderin ağları hâlâ boynumu sıkıyor gördüğün gibi. Ortaokuldan sonra okumadım çünkü babama para getirmem gerekiyordu. Eh bu parayı da şu ankinden pek farklı yollarla yapmadığımı anlaman gerek, sadece erkekler vardı. O kadar iğrendim, o kadar korktum ki bir erkek bedeni görünce midem bulanıyor. Kadınlar ise öyle değil, onlar birer sanat eseri gibi. Kaba vücutlu pis erkeklerin yanında kadınlar özenle çizilmiş bir çalışma gibi... Bu yüzden bu işi yapıyorum. Resimse kendim için yaptığım tek iyi şey. Çocukluk arkadaşım Nayeon benim için bu kursu buldu. Çizmeyi seviyorum, konuşmaktan daha iyi geliyor bana. İnan bana son 2 ay içinde bu kadar konuşmamışımdır. Çok konuştum, şimdi de seni dinlemek istiyorum."
Tahmin ettiğimden daha zor bir hayatı vardı, onu bu delikten nasıl çıkarabilirdim ki? Bir erkeğin ellerinin senden izinsiz üzerinde olması benim de anlayabildiğim bir şeydi. Yine de kendisi için bir şeyler yapıyordu, ben de kendim için onu tanımaya çalışıyordum işte.
"Sıkıcıyımdır, ilgimi çekmediğim eminim. Ama sorup kibarlık ettiğin için teşekkür ederim."
"Kibarlık etmek için sormadım, seni cidden merak ediyorum Mina. Sen özel bi insansın ve seninle ilgileniyorum."
Kalemim, kontrolü kaybettiğimi belli edercesine kaymıştı elimden. Benimle ilgileniyor muydu? Hayır buna imkân yoktu, onun ilgileneceği kadınlardan değilim ben. O sadece kadınlarla nasıl konuşulacağını iyi biliyor olmalı, az daha inanıyordum.
"Ah, şey... Buraya geleli birkaç ay oldu, daha önce Japonya'daydım. Aslında balerinim. Yani en azından eskiden öyleydim. Kendimi bildim bileli bale yapıyordum bu yüzden bundan başka hiçbir şeye odaklanmadım, annemin beni en iyi yapma hırsı da bu durumun tuzu biberi olmuştu tabi. Hiç arkadaşım olmadı çünkü benimle yarışırlardı, benim tek dostum danstı. Vücudumu sanatın bir parçası haline getirirken o mutlak huzura erişmiş gibi hissederdim ama... Çocukluğumdan hatırlıyorum bazı adamları, kesik kesik. Beni kulaklarına oturtur ve severlerdi. Pek kimseyle iletişim kurmadığımdan onların hareketlerini normal sanırdım. Bir gün canım çok... çok yanana dek. Annem ve babam olanları görmezden gelip susmamı söylediler çünkü korktular. Bense atlatamadım, hizmetçi temizlemek için biraz daha geç kalsaydı olacakları düşünmeden edemem hâlâ. Bu yüzden kaçtım, Kore'de toparlanmaya çalışıyorum... Sıkıcı demiştim."
Sesim titremesin diye uğraşırken dolan gözlerimden süzülen yaşları hesaba katmamıştım. Chaeyoung'un anlamamış olması için dua ediyordum. Beni sabırla dinledikten sonra diyecek şey bulamadığında emindim. Bu yüzden öksürüp boğazımı temizledim. Paravanın boşluğundan bir sigara uzatıldığını görünce düşünmeden aldım ve ciğerlerimi o pis havayla doldurdum. Duman, dudaklarımın arasından boşalırken kalbimdeki sızıyı da az da olsa serbest bırakabilmiştim. İşte şimdi sigara tatlı gelmişti; onun elinden, onun yaktığı...
"Daha önce bir kadınla birlikte oldun mu?"
Çekinerek sorduğu soru bana zamanın nasıl da hızlı geçtiğini hatırlatmıştı. Bu soruya vereceğim cevaptan korkuyor gibiydi ama neyden korktuğunu anlamak zordu.
"Hayır, kimseyle birlikte olmadım."
Korktuğu başına gelmişçesine bir nefes vermiş ve defterini yere bırakmıştı. Ayağa kalkmış ve paravanın kenarında bana bakmadan durmuştu.
"Bakiriyetini bana vermekle ne kadar doğru bir karar veriyorsun bilmiyorum ve senin için yeterince temiz bir insan olmadığımı biliyorum. Ama ısrarcıysan hadi, ilişkiye girelim."
Çizimimin son dokunuşlarını yaptıktan sonra ayağa kalktım ve defterimi sandalyemin üzerine bıraktım. Yerde duran kıyafetlerimi tek tek topladım ve giyinmeye başladım.
"Üzerini giyin, Chaeyoung."
Kafası karışmış olacak ki bir süre ses çıkartmamıştı. İtiraz edip ne saçmaladığımı sormasını bekliyordum ama o bunu yapmadı, sözüme itaat etti ve üzerini giyindi. Giyindiğinden emin olunca paravanı kaldırdım. Dolmuş gözlerini görünce bir şeyleri başardığımı farketmiştim. Chaeyoung'u her gece streslendiren hayatına biraz ara vermesine sebep olmuştum.
Onun elini tuttum ve yatağa uzandım. Kollarıma girdiğinde kalp atışlarımı duymaması umarak sardım kollarımı bedenine. Kolumda bir ıslaklığı farkedince bunun onun gözyaşları olduğunu farketmem uzun sürmemişti. Tek kelime etmeden saçlarını okşayarak gözlerimi yumdum. Güvendesin Chaeyoung, sonunda güvendesin.
______________________________
Yazar sen bu kadar sık yb atar mıydın ya? :d
Arayı açmak istemedim hemen yb atayım dedim ama farkettiyseniz biraz kısa çünkü kitabı uzatmaya çalışıyorum. Bu kitap aslında bir kısa hikâye bu yüzden az bölümü var yine de birkaç bölüm daha eklemeyi deneyeceğim yorumlarınızdan dolayı. Taşınıyorum bu yüzden sıradaki yb ne zaman gelir bilemiyorum yine de hızlı olmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
toiles de corps ; michaeng ✔
Fanficmyoui mina, resim kursunda birbirlerini çizmek için kursun en iyi öğrencisi son chaeyoung'la eşleşir.