Hayır, hayır... Chaeyoung cidden evime gelmiş olamazdı değil mi? Ayrıca hesabımı ve evimi de bulmasına imkân yoktu. Benimle dalga geçiyor olmalıydı.
chaengcasso
Dışarısı soğuk biliyor musun?Koşarak kapıyı açtığımda benden yarım saat önce evine girmiş olması gereken Chaeyoung vardı. Cidden tam da karşımda duruyordu. Evden çıkmadan bir şeyler içmiş olmalıydı çünkü şarap kokusu olduğum yere kadar gelmişti. Hâlâ onu içeriye almayıp ona baktığımı farkedince hemen kenara çekilip onu eve almıştım. O salona girip oturduğunda gergin bir şekilde yanına oturup ellerimi dizlerime koymuştum.
"Ah, bir şeyler içmek ister misin?"
Bir süre durakladıktan sonra sadece kafasını sallamakla yetinmişti. Mutfağa gidip uzun süredir dokunmadığım bir şişe şarabı seveceğini tahmin ederek almıştım. Yanına gelip bardakları doldurduğumda o bir sigara yakmıştı bile. Uzattığım bardağı alıp kocaman bir yudum almıştı.
"Neden bunu yapıyorsun Mina?"
Sigarasını dumanını kenara doğru üfleyip direkt gözlerime bakmaya başlamıştı. Bakışlarında acıma duygusu vardı ama acıdığı kişi ben değildim, kendisiydi.
"Ne yapıyorum?"
Sigarasını son kez dudaklarına götürüp sigarayı kendi bacağına bastırarak söndürmüştü, yarım bir halde.
"Bana karşı çok iyisin ve uğraşıyorsun. Bana acıdığını için mi yapıyorsun bunu anlamıyorum ama seninle tanıştığımdan beri sen beni kabuğumdan çıkarıyorsun ve ben bundan korkuyorum."
Çekinerek de olsa elini alıp iki elimin arasında tutmuştum. Sıkıntılı ifadesinde bir gülümseme belirmişti.
"Bunu sana acıdığım için falan yapmıyorum Chaeyoung. Senin kadar yetenekli başka birisini tanımadım ve etkilenmedim. Kendine haksızlık yapıyorsun ve buna son vermeni istiyorum. O üniversiteyi istiyorsun değil mi? O zaman kabuğuna girmenin bir anlamı yok."
"Öyle kolay değil Mina. Büyürken neredeyse hiçbir zaman cebimde param olmadı. Buna ayrı olarak derslerinde hiç iyi değildim. Harika piyano çalar ve resim çizerdim ama bunların para etmeyeceğini herkes söylerdi zaten. Tanrı bana sanattan başka bir şey vermemişti benim önce karnımı doyurmam gerekirken. Bu yüzden yapamam, ben sanata kendimi verirsem suçlu hissederim diye düşündüm hep. Yeteneklerimi hep bir kenara ittim, benliğimi de öyle. Seni tanıdığımdan beri ilk kez gelecek hakkında düşünmeye başladım ve bunu sensiz yapabileceğimi sanmıyorum."
Beni belimden kendine çekip kollarını sıkıca sarmıştı. Yüzünü boynuma gömdüğünde uzun süredir ne kadar kaygılandığını anlayabiliyordum. Bana sığınacak kadar kendini güvende hissediyordu artık.
"Her zaman Chaeyoung, her zaman yanında olabilirim."
Yüzüme bakıp gözlerini benimkilere kenetlemişti. Baş parmağıyla çenemi tuttu ve dudaklarımı bir anda benimkilere bastırdı. Yumuşacık dudakları arasında kaybolmuştum sanki. Beni ne kadar istediğini belli etse de bana karşı yavaş hareket edişi ve nazikliği bana onun nasıl birisi olduğunu yeniden hatırlatıyordu. Chaeyoung, benim her zaman hayalini kurduğum o mükemmel kadındı. Tek hareketiyle bile beni kontrolü altına alabilecek kadar güçlü, gücünü kontrol altına alabilecek kadar zeki...
Dudaklarımız ayrıldığında bu an daha uzun sürmediği için içten içe üzülmüştüm. Onu elinden tutup kaldırmış ve stüdyoma doğru götürmüştüm. Bu ev eski bir sanatçıya ait olduğundan kocaman bir piyano bulunuyordu ve ben de burayı bir stüdyoya çevirmiştim. Boyalarım ve tuvallerim hep burada dururdu ama oda kocaman olduğundan burada durmak pek hoşuma gitmiyordu. Şimdi Chaeyoung'la birlikte oda tamamlanmış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
toiles de corps ; michaeng ✔
Fanficmyoui mina, resim kursunda birbirlerini çizmek için kursun en iyi öğrencisi son chaeyoung'la eşleşir.