🔥🔥
Dün gece uyuyamamam nedeniyle öğlen bir buçukta kalkmıştım, ilk iş Mirza'dan mesaj var mı diye kontrol etmek olmuştu ama beyefendi bana görüldü atmıştı. Özür dilemiştim ve bana görüldü atmıştı. En azından kibarlığına rica ederim yazabilirdi. Onun yapmayacağı bir hareket olduğu için şaşırmıştım.
İçten içe kabul ediyordum, çok tatlıydı ve hala pes etmemesi beni şaşırtıyordu. Ben beni bu kadar reddeden biri olsa anında yelkenleri suya çekmiştim. Gelemezdim böyle bir şeye ama o sanki enerjisini kaybetmiyordu. Hatta ona verdiğim ufacık umutlar, ki onlar umut bile sayılmazdı, onu gaza getirip daha çok üzerime geliyordu. Kendimi bu kadar halsiz ve yaşamaya isteksiz hissederken birden hayatıma atlamıştı.
Aşkı bir dert olarak görüyordum, çevremde gördüğüm kadarıyla aşkın getirdiği tek şey dert,sıkıntı ve kalp kırıklarıydı. Bu kadar hastayken bir de bununla uğraşmak istemem dünyanın en mantıklı isteği gibi geliyordu.
Yanındayken iyi hissediyorsam ne olmuş yani?
Bu beni yanımdan gittiğindeki üzüntüyle baş başa bırakmaktan başka bir şeye sürüklemeyecekti. En iyi ihtimalle beni hastalığımdan dolayı terk etmeyecek ve ölmemi bekleyerek bir ilişkinin bitmesini bekleyecekti. Böbrek bulunma konusunda tamamen umutsuz bir durumdaydım , sihirli bir şekilde donör bulunacağını falan sanıyorsa yanılıyordu, yeni bir böbrek olmadan iyileşeceğim falan da yoktu.
Bir haftanın yarısında diyalizden dolayı geri kalan yarısında ise depresyondan dolayı yataktan çıkmıyorken benden ne bok bekliyordu bu çocuk?
Kapının zili çalınca önümde açık olan ama bir kere bile bakmadığım diziyi durdurdum, telefonda pinterestten bir şeyler bakıp duruyor bir yandan da Mirza acaba çevrimiçi olacak mı diye kontrol ediyordum, ki amına koduğumun çocuğu bu süre içinde üç dört kez çevrimiçi olmasına rağmen yine de bana cevap vermemişti.
Büyük ihtimalle kargocu gelmişti, uyuşukça belimden düşen gri eşofmanı çekip ipini bağlarken hevessiz bir şekilde kapıya doğru ilerledim. Heves kalmamıştı ki salak çocuk yüzünden.
''Kim o?''
''Benim.'' sesiyle kalbimden tüm vücuduma bir ısı yayılırken hızlıca eşofmanın ipini bağlayıp elimi saçıma atıp düzelttim.
Kapıyı istemsiz bir heyecanla açarken bir elini kapı pervazına yaslamış gülerek bana bakan çocukla kaşlarım havalandı.
''Hayırdır?''çıkan sitemli sesime ben bile şaşırmıştım.
''Özür dilemişsin ama öylesini kabul edemem,''elini kalbine koydu ve dramatik hareketlerle dudağını büzdü.''Minnoş kalbimi çok kırdın Gediz, düzgün bir şekilde gönlümü alman gerek.''
İstemsizce onun bu şapşal hareketlerine gülerken kapının önünden çekilip geçmesi için yer açtığımda ayakkabılarını çıkarıp gülerek içeri girdi.
''Hoşgeldin ,Mirza ama cidden benden büyük bir performans mı bekliyorsun?''alaycı bir şekilde ona bakarken az önce koltukta yattığım yere oturmuş ve bilgisayarımın tuşuna basarak kapanan ekranı açıp ne olduğunu kontrol etmişti. Bunları o kadar doğal halde yapıyordu ki sanki her gün bizim evde vakit geçiriyordu.
''En azından bir iki hoş söz , bir iki öpücük-''sözünü kestim. ''büyük bir performans bu anlattıkların.'' karşısına geçip oturdum.
''Bir hoş bakış bir yarım gülüş o zaman.''deyip göz kırptığında istemsizce güldüğümde şaşkınlıkla bana bakarken elini zafer kazanmışçasına havaya kaldırdığında, anlamazca ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rein [BoyxBoy]
Teen Fiction''Beni öldüren her şey yaşadığımı hissettiriyor.Bu hastalık beni öldürüyor.''dedi ve ekledi. ''Ama senin kadar değil.'' Gediz'e böbrek nakli gerekiyor, Mirza ise kalbini ona vermişken böbreğini vermekte de pek sorun görmüyor.