Douze

1K 77 7
                                    




Gediz yüzündeki memnuniyetsiz ifade ile arabama binerken sırıttım.Deli gibi özlediğimi şimdi daha iyi fark ediyordum.

"Günaydın." Dediğimde kemerini bağlayıp bana döndü. Son görüşümden beri biraz daha süzülmüş gibi duruyordu.

"Günaydın,Mirza."dediğinde arabayı çalıştırdım. Bu sırada ona hazırladığım sandviçi eline tutuşturdum.
"Bu bitecek."dediğimde seslice ofladı. Yemek yemediğini ve iştahsız olduğunu da biliyordum ama sağlığı için yemeliydi.

"Mirza cidden belasın, aç değilim."

"Gediz o bitecek boşuna tartışıp yorulmayalım."dediğimde halsiz olduğundan tartışmadığını fark ettim. Yolculuk sessizce geçerken isteksiz ve küçük ısırıklarla sandviçi yiyordu. Onun sevdiği malzemelerden özenle hazırlamıştım. Normalde kendime bile sabah sabah kahvaltı hazırlamaya üşenirdim ama işte sevgi nelere kadirdi.

Diyaliz merkezinin önüne park ederken ona döndüm ,yarısını yediği sandviçe baktım. Gediz ağlamaklı bir ifade ile baktığında bütün yüzünü öpücüklere boğmak istiyordum. "Mirza doydum lan yemeyeyim daha fazla al şunu valla kusacağım."

Elinden sandviçi alıp kendim yemeye başladım.
"Tamam ama diğer seferinde hepsini yiyeceksin."dediğimde oflarken hafiften sırıtmasına baktım.

Kafamın içinde dünden beri 'senin bende gönlün var gibi gibi'sözü daha fazla yükselmişti resmen.

İkimizde arabadan inerken yolda halsizce yürümesiyle kolunu alıp omzuma koydum ve beline elimi sardım.Onun sıcaklığını ve kokusunu hissetmek cennetteymiş gibi hissettiriyordu.

Cennet var mıydı bilmiyorum ama olsa onun yanında olmak olurdu.

"Mirza git oğlum yanımdan amma yapışkan bir şey çıktın sen."deyip beni itmeye çalıştığında belindeki elimi sıkılaştırdım.Sözleri üzse de ona alınmamalıydım, psikolojisinin ne durumda olduğunu tahmin bile edemezdim.

Dün geceden beri düşünüyordum ve ne olursa olsun onun yanında olma kararına ermiştim. İsterse siktiri çeksin yine gitmeyecektim yanından, ona karşı hissettiğim çekimin haddi hesabı yoktu.

"Yapışkanım lan sana ne oğlum. Yapıştım sana."

"Off amma yüzsüzsün kovuyorum kovuyorum gitmiyorsun."dediğinde gülümsemesini saklamaya çalışmasa kırılırdım. Hoşuna gidiyordu, hissediyordum işte.

"Öyleyim yavrum."dediğimde sesi aniden kesilirken sırıtarak onu hemşirenin bizi yönlendirdiği yatağa yattı ve yanına bir sandalye çektim.Hemşire onu makineye bağlarken sessizce bekledim.

Onu bu şekilde görmek tüm moralimi yerle bir etse de kendimi toparlamalıydım.Onun toparlanmaya ihtiyacı olduğu an kendimi salamazdım. Eve gidince kendimi salardım.

"Cem'in sohbet ettiği Hamide Teyze nerede?"

"Sende mi beni satacaksın."deyip homurdandığında gülümsedim. Elini tutsam ne yapardı ki?

"Yok öyle bir niyetim merak etme."dediğimde kafasını çevirdi gülerek.Çok güzeldi,farkında mıydı?

Elini tutsa mıydım ki?

Aramıza yine bir sessizlik çökerken parmaklarının arasına parmaklarımı geçirdim. Hızla bana dönerken gözlerinin içine baktım. Hangi duygu geçiyordu gözlerinden çıkaramıyordum. Bir karmaşa dönüyor gibiydi o güzel gözlerden.

"Mirza napıyorsun, buradan atılalım mı?"dediğinde onun çatık kaşlarına karşılık gülümseyerek baş parmağımla elini okşadım. Sorun olarak elini tutmamı değil sadece tepki alabilecek olmamızı görüyordu,bu durum içimi sıcacık yapmıştı.

"Bir şey olmaz, destek olmak için arkadaşımın elini tutuyorum."dediğimde hâla yüzündeki memnuniyetsiz ifade geçmezken elini hızla çekti.

Oflayarak üstümdeki ceketi çıkarttım,tekrar eline parmaklarımı geçirirken dikkatle bana bakıyordu.İç içe geçmiş ellerimizin üstüne ve onun karnına gelecek şekilde ceketimizi örttüm. Kimse el ele tutuştuğumuzu bu şekilde fark edemezdi.

"Oldu mu beyfendi?" Dediğimde sırıttı.

"Ya da sadece elini çekebilirdin? Ama olur mu, Mirza beyfendimiz hep kendi isteğini yapacak."Dediğinde kahkaha attım. Ben yerdim ya bunu, bu nasıl bir tatlılıktı?

"Eh biraz öyle."dediğimde gülerek kafasını salladı.

"Dün beraber film izleriz diye film indirdim telefonuma, izleyelim mi?" dediğimde omuz silktti. Boşta olan elimle telefonumdan filmi açarken bir kulaklığı onun kulağına takarken sandalyemi ona iyice yaklaştırdım. Diğerini kendi kulağıma takarken boşta olan elimle ikimizin ortasına koyarken ona döndüm.

Çok yakındık.

MÜKEMMELDİ.

"Rahat mısın?"diye sessizce sorduğumda hıhı şeklinde bir ses çıkarttı. Tüm yüzüne öpücükler kondurmak istiyordum.

Black Swan filmini izliyorduk.Ben ara sıra hep yüzünü izliyordum.

"Natalie Portman'a bayılıyorum."dediğinde onu onaylarcasına bir ses çıkardım.

"Ayrıca Mila Kunis'e de tapıyorum."dediğimde o da beni onayladı.

Arada gelip hemşire makinenin kontrollerini yapıp gidiyor,biz soluksuz bir şekilde filmi izliyorduk.

Umarım bir gün kollarımın arasında üst üste uzanırken film izlerdik. Ama bu an bile yeterdi bana, o iyi ve bu hastalıktan kurtulduğu sürece benimle beraber olmasa da olurdu. İnsanların o iyi olsun yeter söylemlerini hiç anlamazdım Gediz hayatıma girene kadar ama cidden öyleydi. Onun hayatta ve sağlıklı olması yeterdi.

Film biterken diyalizin de sonuna gelmiştik.O ayağa kalkarken ceketimi üstüme geri giyip hemen yine kolunun altına girip elimi beline sardım.Bu sefer itiraz etmemişti zaten yorgunluğu yüzünden okunuyordu.Sessizce geçen araba yolculuğundan sonra onu kapısına kadar bırakıp vedalaştık.

Arabaya binip derin bir nefes aldım.

Bazen onun yerine hasta olan keşke ben olsaydım diyordum.

Rein [BoyxBoy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin