2.9

4.2K 495 139
                                    

Bu bugün 3. Bölüm
Saat dokuzda bölüm atıyorum imdat ya
Biri bölüm gelmezse kitabı banlarım demiş
Onmaygat 😱😱
***

Derin nefeslerimle kaldırdığı yüzüne bakıyordum. Durmayıp ellerimi gömleğine götürdüğümde elinin yeri belimden kalçalarıma kaymış ve olduğu yere güçlü bir şekilde vurmuştu.

Onun daha demin yaptığı gibi bende inledim. Hem zevk hem acı inlemesiydi bu. O bundan hoşnut bir şekilde konuşmuştu. "Bu daha iyi hallerin." Dudaklarıma yapıştığında onun öpüşüne hemen cevap verip olduğum yerde sürtünmeye devam ettim.

Altımda hissettiğim şey gittikçe sertleşirken asla sonunu düşünmüyor ve devam ediyordum. Ağzımda hissettiğim farklı dokuyla bunun dil olduğunu anlamış ve bende dilimi kullanmaya başlamıştım. Alt tarafım sızlamaya devam ederken sürekli ona sürtünmeye devam ediyordum.

Basenlerimi okşamaya başladığında biraz geri çekilmiştim. Bunun fırsatını bilerek sırtımı koltuğa yaslamasıyla dudaklarımı ısırdım. Gözlerini benden çekmeden gömleğimin üstlerini açmıştı. Boynumdan başlayarak küçük öpücüklerle köprücük kemiğime geldiğinde orada durup emmeye başladı.

Sık nefeslerim devam ederken bir anda ısırdığında beklemediğimden çığlığımı koyverdim. Bunu umursamamış gibi ısırdı yeri yalarken sevdiği yerin orası olduğunu anlamıştım. Bir süre orada oyalandıktan sonra yavaş yavaş aşağı inmeye başlamıştı.

Emdiği yerlerin moraracağının farkındaydım ve üstümde onun izini taşımak beni yeterince mutlu edecekti. Pantalonumun kemerini çıkarmaya başladığında hızlı olmasını sağlamak için ben de kendi düğmemi açmaya çalışıyordum. Kemer takılınca sinirlenerek konuşmuştu "Siktir çıksana." Küfürü ağzından bu şekilde duymak beni iyice şehvetlendiriyordu.

"Ananızı sikeyim sizin. Oturma odasında yaptığınız şeye bak!" duyduğum sesle kafamı hızla sağa çevirdim. Nefeslerim hala hızlıyken üstümü kapatma çabalarına girmiştim. Minho'nun ağzında gevelediği küfürleri duyarken koltuktan kalkmak için bir atak yaptım.

Hyunjin ve Seungmin arkasını dönmüşlerdi. "Gidin içeri odaya. Ruh hastaları." diye cırlayan Hyunjin'in kafasına bulduğum yastığı fırlattım.

Şimdi gelmek zorundalar mıydı yani?

Minhoya odamın gösterdiğimde birlikte hızlıca oraya geçtik. İçeri girdiğimizde aynada gördüğüm ikimizin de dağılmış hali kıkırdamama neden oldu. Minho ismimi seslendiğinde ona döndüm.

"Ben cidden zor durumdayım." Gözlerimi kırpıştırarak ona baktıktan sonra bakışlarım altına indi. Bunu beklemiyordum. Çünkü cidden kalkmıştı ve dar pantalona rağmen belli oluyordu. "Şey, banyoyu göstereyim ben sana." diyerek hızla konuştuğumda kafasını acı çekiyor gibi salladı.

Odamın içinde bir banyo olmasına şükrederek onu banyoya yönlendirdim. "Sen merak etme ben kendi kıyafetlerimi veririm." Şuan tek sorun bu gibi garipçe konuştuğumda kafasını sallayıp hızla içeri girdi.

Yatağıma oturup derin bir nefes aldım. Şuan çok garip hissediyordum çünkü daha demin ne olduğunu hala sindirememiştim. Hyunjinler gelmiş olmasa muhtemelen çoktan işi pişirmiştik.

Gelen utanç duygusuyla ellerimle gözlerimi kapatıp yatakta tepinmeye başladım. Neyse ki ben o kadar da yükselmemiştim ve zor durumda değildim. Eğer bir de üstüne bu olsaydı sanırım kimse beni utançtan deve kuşu gibi kafamı gömmemden kurtaramazdı.

Kafamı dağıtmaya çalışarak kalkıp Minho ve kendim için pijamalar çıkarttım. Her ne kadar zor durumda olmasam da terlemiştim. Minho'dan sonra duş almam kesinlikle gerekiyordu.

Hyunjin ve Seungmin muhtemelen evden tüymüşlerdi çünkü onlara iyi bir azar çekeceğimin farkındaydılar. İçerden ses gelmemesini buna bağlamıştım. Yataktan kalkıp odamın dışına çıkıp eve bakındım.

Evde yoklardı.

Daha demin neler neler yaptığımız koltuğa oturduğum da oturma odasının tam ortasında boyaların olduğunu fark ettim. Yarın boyayacaktık zaten fakat bu şuan pek mümkün durmuyordu.

Etrafa boş boş bakındıktan sonra ayağa kalktığımda arkamdan gelen sesle sıçradım. "Hangi pijamayı giymem gerektiğini soracaktım. Korkutmak istememiştim."

Arkamı döndüğümde sadece altında bir havlu olduğunu gördüm. Şokla bakmaya devam ederken üstünden akan damlaları gözlerimle takip ettim. "Jisung? Çok beğendin herhalde." dalga geçer sesini duyduğumda göz devirip yanından geçtim.

Onun için ayırdığım üstleri ona verip "Bende banyoya giriyorum." diye mırıldandım. Kafasıyla onayladığında hızla banyoya girdim.

Benim de rahatlamaya ihtiyacım vardı...

---

Banyodan çıktığımda yatağımda boylu boyunca uzanan Minho'yla gülümsedim. Çıkardığım sesle başını bana döndürdüğünde arkamı döndüm. "Sapık mısın! Bakmasana be." Histerik bir gülüş atıp konuştu. "1 saat önce bak diye yalvaracaktın."

Gözlerimi devirip hemen çıkardığım üstleri alıp banyoda üstümü değiştirdim. En sonunda çıkıp konuştum. "Açsındır. Ramen yapalım mı?"

Kafasını iki yana sallayarak konuştu. "Paket ürünlerini tercih etmiyorum. Sağlıksızlar." Yüzümü buruşturdum. "Hiç denedin mi?" Yataktan doğrulup ayağa kalktı. "Küçükken yemiştim. Bu kadar ısrar ediyorsan deneyebilirim." Kıkırdayıp beni takip etmesini söyledim.

Mutfağa gelip suyu ısıttığımda bana yardım edilecek bir şey olup olmadığını sordu. "Şurdan turp turşusunu çıkarabilirsin. " Kafasını sallayıp işaret ettiğim yerden turşuyu çıkardığında ben ramenleri çoktan pişirmiştim.

Onunla aynı anda ortaya koyduğumda kıkırdadım. Haşlanmış yumurtaları da alırken konuştum. "Kaseleri de al bak ordalar." En sonunda uğraşlarımız sonunda oturup yemeye başlamıştık.

"Jisung." diye şaşkınlıkla konuştuğunda ona döndüm. "Bunun tadı çok güzel?" Duyduğum şeyle gülmeye başladım. Hala şokla yemeye  devam ediyordu. En sonunda yemeği bitirdiğimizde mutfağı toplamadan o şekilde bırakmıştık.

"Birlikte yatalım mı?" diye sorduğunda onayladım. "Olur."

Bir gece daha böyle son bulmuştu.

Secretary or Lover | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin