2- ᴜᴍᴀʀɪᴍ﹒﹒﹒
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Fırsat ayağına mı gelmişti...?
Eğilip topu aldı ve ayağa kalktı. Yavaş adımlarla topu onlara götürürken kalbi ağzında atıyordu resmen. Bir an duraksadı. Onlara götürmek yerine buradan basket atmayı deneyebilirdi değil mi? Bulunduğu yer biraz uzaktı potaya. Ama başarabilirdi. Hem, belki oyunlarına alırlardı onu da. Daha fazla düşünmeden topu 1-2 kez sektirdi. Sonra potaya doğru attı. Girmişti, basket olmuştu. Yüzünde çocukça bir gülümseme belirdi Beomgyu'nun. Çocuklar önce Gyu'nun attığı topa bakıp sonra Gyu'ya baktılar. Yüzlerinde şaşkınlık ve memnuniyetlik ifadesi karışıktı. Beomgyu daha fazla ayakta dikilmenin saçma olacağını düşünüp tam bankına oturmak için arkasını dönecekti ki bir ses yükseldi;
-"Hey baksana!"
Bu ses Yeonjun'a aitti. Yeonjun'un fosfor sarısı saçları vardı. Ayrıca ay olarak en büyükleri o'ydu. Bunu da biliyordu Gyu. Duymuştu. Eğlenceli bir tipti de, Beomgyu 1 yıllık gözlemlerinden sonra bu sonuca varmıştı.
Yavaşça bakışlarını Yeonjun'a yöneltti. Birşey söyleyecek gibi duruyordu.
-"Bizimle oynamak ister misin?"
Beomgyu önce algılayamadı. Beyni error vermişti resmen. Ne demişti ne demişti? 1 yıldan fazladır takılmak istediği çocuklar şimdi onu maçlarına davet mi ediyordu-?
Şuan inanamıyordu. Fakat onları çok cevapsız bırakmamak adına hemen konuştu. Sevinçle, "Tabiki isterim!" demişti. Sonra beklediğinden daha yüksek çıkan sesine utanıp, "Yani şey tabi, oynayabiliriz." diye düzeltmişti. Buradan Soobin'in sırıtmasını görebiliyordu. Adım adım onlara yaklaştı.Aslında Beomgyu gelince takımlar eşitlenmemiş oluyordu. Beomgyu bir tur Soobin ve Kai'nin takımında oynuyordu, sonraki tur Taehyun ve Yeonjun'un takımında oynuyordu. Yani duruma göre değişiyordu. Ama eğleniyordu. Onlarla aynı ortamdayken mutlu oluyordu~
Okul bittiğinde aklında tek bir şey vardı Gyu'nun. 'Bugün oynadıkları basketbol maçı'. Başkası için sadece sıradan bir maçtan ibaret olabilirdi. Fakat Beomgyu için çok şey ifade ediyordu. Her zaman uzaktan izleyen olmuşken, şimdi aralarında olmak çok sevindirmişti onu. Çantası sırtında okuldan çıkmışken, dudaklarının kenarının kıvrılmış, hatta bu düşüncelerin onu gülümsetmiş olduğunu farketmemişti bile. Arkadan gelen sesle durdu.
-" Beomgyu bekle!! " Taehyun"un sesiydi bu, yanlış mı duymuştu? Arkasını dönüp sesin geldiği yöne baktı. 4 çocuk oradaydı, onların da dersi bitmiş olmalı ki okuldan çıkıyorlardı. Yanlarına gitmedi, durup onların gelmesini bekledi. Yanına geldiklerinde Taehyun devam etti.
-" Biz parkta oturup birşeyler atıştıracağız, sende katılmak ister misin?"
Yine inanamıyordu Beomgyu. Bugün rüyada falan mıydı? Birinin onu çimdikleyip uyandırması gerekirdi. Ama evde tekti kimsenin onu uyandıramayacağını bildiği için çaktırmadan kendi koluna bir çimdik attı. Hiçbirşey olmayınca yüzünü buruşturdu. Boş yere acıtmıştı kolunu. Rüyada ya da hayal dünyasında değildi, ciddi ciddi onu okuldan sonra takılmaya davet ediyorlardı.
-" Beomgyu? İyi misin?" dedi Soobin tek kaşını kaldırarak.
Beomgyu o an kendine geldi ve istemsizce omuz silkti.
-" İ-iyiyim..."
-"Halâ bir cevap vermedin?" dedi Huening Kai.
-" Ha şey o konu... Tamam olur, gelirim sizinle." dedi Beomgyu heyecanla.
Yeonjun kıkırdadı ve;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᗪᖇᗩᗰᗩ // ᵇᵉᵒᵐᵍʸᵘ
FanfictionBeomgyu yine de istiyordu onları. İstiyordu onlarla arkadaş olmak. Çok mutlu görünüyorlardı uzaktan... O da öyle olmak istiyordu, 'mutlu...huzurlu'. Bu his nasıl anlatılır bilmiyorum. Onlarla vakit geçirmek, onlarla gülüp eğlenmekti en büyük hayall...