Gülben Ergen - Ben Buralardan Gidicem
Uzunca geçen bir haftanın sonunda annesinin devamsızlıktan kalmasın diye kendisini evden attığı Egehan, yavaş yavaş okula giderken Atlas'ın boşluğunu hisseder gibi oldu. Yol boyunca hiç durmadan bir şeyler anlatırken sabah sersemliğiyle ona sırnaşmasını özlemişti fakat yine de şu an yanında olmaması onun psikolojisi için de kendi psikolojisi için de en iyisiydi. Ama yine de hastanede kurabiyelerini düşürdükten sonra kendisine nasıl baktığını unutamamış, ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın duyduğu ağlama sesini kulaklarından silememişti.
Okul bahçesinden içeri girdiğinde çoktan birinci dersin başladığını biliyordu. Bahçede biraz daha ilerlemişti ki okuldan çıkıp etrafa bakmadan spor salonuna doğru adımlayan Batuhan'ı görünce yönünü değiştirip salona giren Batuhan'ı yakalayabilmek adına koşturdu.
"Oo Egehan bey! Sonunda antrenmanlarınıza gelmeye karar verdiniz demek."
Kapıdan girerken kapıdan çıkan koça başıyla selam verip söylediğine karşı gergince omuzlarını dikleştirdi ve yorgun bakışlarıyla koça baktı.
"Haber vermediğim için özür dilerim koç, çok hasta olduğumdan kendimi toparlamam zaman aldı." Dediğinde aslında beden eğitimi hocası olan koçu elini Egehan'ın omzuna atıp sıktı ve "Geç bakalım içeri." Dedi. Geçmesi için yoldan çekilen koça başıyla selam verip içeri doğru bedenini kaydırdı. Spor salonunun içi küçük sınıflarla kaynıyor olduğundan soyunma odalarının önünden geçerken zorlanmıştı. Geçerken tüm soyunma odalarının önünden geçip Batuhan'ı aramaya başladı. Artık bu saçma kavgasına bir son vermesi gerekiyordu yoksa tüm hayatını etkileyecek derecede psikolojisi bozulmaya başlamıştı.
Soyunma odalarında bulamadığı Batuhan'ı, koridorun sonundaki boşluktan geçip sahaya doğru ilerlediğini gördü. Hemen peşinden koşturup Çantasını koridorda boşluk bulduğu bir yere fırlatıp arkasından sahaya çıktı ve tribünlere oturmak için merdiven çıkan Batuhan'ı ilk merdivende sağlam olan kolundan tutarak durdurdu.
"Batuhan, konuşalım biraz." Dediğinde arkasına dönmeden derin bir nefes alan Batuhan, kolunu Egehan'ın elinden kurtarıp onu umursamadan tekrardan merdiven çıkmaya başladı.
Egehan, kendisini sikleyemeyen Batuhan'ı arkasından hafifçe ittirip "Sana diyorum." Diye bağırdığında spor salonundaki herkes bir saniye içerisinde sessizleşip üst sınıfların kavgasını izlemek için daire olmaya başladı.
Tökezleyen Batuhan, sinirden titreyen elini yumruk yapıp Egehan'a döndü ve sıktığı dişleriyle üst taraftan Egehan'a bakmaya başladı.
Egehan, Batuhan içindeki öfkeyi anca böyle atar diye düşündüğü için onu elinden geldiğince sinirlendirmeye çalışıyordu. Dövülmeye ihtiyacı vardı, Batuhan'ın da hıncını atmaya ihtiyacı vardı. Küçüklükten beri kavgalarını böyle çözmüşlerdi.
"Herkes dışarı çıksın." Diye bağırdığında irkilen topluluk, Egehan'ın salonda basket oynayan takım arkadaşlarına başıyla işaret edip salonu boşaltmalarını istedi. Arkadaşları anladıklarını elleriyle belirtirken oynadıkları oyuna ara verip hala merakla Batuhan ve Egehan'a bakan öğrencileri teker teker dışarı çıkartırken Batuhan, "Sana defol dedim piç herif, kavga mı çıkarmaya çalışıyorsun? " Dedi. Sorusunu sorarken ayaklarını oynatıp çıktığı merdivenleri inmeye başladı.
"Aynen dayak yemek istiyorum. Nasılsa gidemedin maçına, ayakların bir işe yarasın." Dediğinde Batuhan, yavaş yavaş indiği merdivenleri tek atlayışta bitirirken sağlam eliyle Egehan'a bir yumruk çaktı. Arkası boşluk olan Egehan, geriye doğru sendeleyip yanağını tuttu ve dışından hafifçe güldü. Batuhan ise yan taraftaki tribünle sahayı ayıran küçük sünger duvarın üzerinden atladı ve sahaya indi. Herkes terk ettiği bomboş olan salonda ikisinin ayak sesleri yankılanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜTYANİLER
Short Storybktmhyttnnn: on kalbim olsa dokuzunu da sana vermem bktmhyttnnn: birini veririm o da nefret etsin diye bktmhyttnnn: yanlış anlama yani görüldü. Küfür içerir, rahatsız olacaklar okumasın lütfen. based on true story