2.9

204 10 5
                                    


Lana Del Rey - Fuck it I love you

"Egehan götüne motor mu taktın amına koyayım?"

Egehan gerilmiş sinirleri sebebiyle dişlerini gıcırdattı ve Buğra'ya cevap vermeye tenezzül etmeden adımlarını daha da hızlandırdı.

"Sus lan piç zaten ejderha gibi burnundan soluyor, seni beni tanımaz." dedi Enes ve önündeki taşa bir tekme daha attı.

Karanlık sokağı aydınlatmaya yarayan tek şey meyhanenin ışıklı tabelasıydı. Egehan cebindeki ellerini çıkartıp parmak boğumları bembeyaz kesilecek şekilde yumruklarını sıkarken arkadan Enes'in, omzuna elini koymasıyla az da olsa rahatladığını hissetti. Kalbi kül yutmuş gibi acıyordu, aldığı nefesi ciğerleri kabul etmiyordu.

Meyhanenin içi sıcaktan nefes alınamayacak haldeydi veya içinde bir yerlerde biriken ateş dışına vurmuştu. Bilemiyordu.

Kahverengi gözleri üzerine katran dökülmüş gibi koyulaşmışken etrafa bakıp Atlas' ı hızlıca bulmayı umdu.

"Ulan şu garsona sarılan kız, Atlas yengem değil mi?"

Dakikalardır 5 cm uzağında duran bıçak tam kalbinin üzerine düştü. Midesindeki yanmaya akşam yediği yemeği bahane etmek istedi. Bacaklarının bağını çözen şeyin tüm damarlarını zonklatan sinirimi yoksa usulca tenini okşayan hayal kırıklığımı olduğunu anlamaya çalışmak istemiyordu bile.

Gözlerini Buğra'nın büyümüş gözlerle baktığı yere çevirdi zorla. Kaçıp gitmek daha kolay geliyordu fakat şimdi ipleri bırakırsa bir daha tutması için fırsatı kalmazdı.

Atlas, kendisini itmeye çalışan garsona zorla sarılmaya çalışırken garsonda nazikçe ittirmeye çalışıyordu.

"Kardeşim iyi misin?"

Küçük bir küfür savurup Enes'e cevap vermeden Atlas'a adımlamaya başladı.

"Ya Egehan'ım itme beni, köpek gibi pişman olduğumu uluyarak mi göstereyim ya?"

Ağzından yavaş yavaş ve peltekçe çıkan sözlerle cayır cayır yanan göğsüne bir kaç damla su damlattı.

"Hanımefendi, boynumu bırakmazsanız işimden olacağım ama."

Masada dans eden Nalan dans etmeyi kesti ve dik dik garsona bakmaya başladı.

"Fazla naz aşık usandırır yenge, abartma istersen."

Buğra Nalan'ın dediğine kıs kıs gülerken garsona sarılmaya çalışan Atlas'ı tuttu ve kendine çekti.

"Siktirin gidin kardeşim, huzur muzur bırakmadınız insanda."

Adam Egehan'ın dikkatini bile çekmemişken Enes, çalkalanan denizde gemiyi limana yaklaştıracak tek kişiydi, o anlık.

"Abi gece gece kavga çıkarma valla halim yok."

Adamın çatılı kaşlarıyla gölgelenmiş gözleri Enes'in umursamaz yüzünde dolandıktan sonra kendi işine geri döndü.

Enes, kafasında rakı bardağı çevirerek Kerpeten Ali taklidi yapmaya çalışan Asya'nın yanına oturdu ve elindeki bardağı alıp tek dikişte bitirdi.

"Atlas."

Bu sırada Atlas şaşkınlıkla etrafına bakarken Egehan saçlarını burnuna soka soka ona sarılma isteğini bir kenara bırakıp nazikçe bileğinden çekti ve onu peşinden dışarıya sürüklemeye başladı.

Enes, Egehanların çıktığını görünce hesabi isteyip ödedi. Hafif sızmış Asya'nın koluna girdi ve kenardaki kızlara sulanan Buğra'ya Nalan'ı gösterip kapıya adımladı.

Egehan, peşinden gelen Atlas'ın yalpak adımları ve mızmızlanan sesiyle meyhanenin biraz ilerisinde durdu. Siniri tüm kaslarını gererken salladığı bacağı bağımsızlığını ilan etmek üzereydi.

"Sen bana ne yapmak istiyorsun?" diye bağırdı, havaya üfleyip ağzından buhar çıkartmaya çalışan Atlas'a . Atlas, üflemeyi kesip gözlerini Egehan'ın yüz hatlarında gezdirdi ve kaşlarını çattı.

"Sen kimsin?" dedi ve cevabi dinlemeden ağzından çıkan buharlara gülümsedi.

Egehan, belki güneş çıkar diye hafifçe açık bıraktığı perdeden sular aktığını görünce gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Midesinde ve göğsünde oluşan ağırlığı tarif edilemez derecedeydi ve oturup sabaha kadar etraftaki her şeyi dağıtmak istiyordu.

Atlas bir anda kahkaha atmaya başladığında anlamaz gözlerle belirginleşmiş elmacık kemiklerine bakmaya başladı.

"Şaka yaptım."

Çatılı kaşları alnını acıtırken yine de onun gülerken kısılmış gözlerinden ve gerilmiş dudaklarından öpmek istiyordu.

Gerizekalılığın vücut bulmuş haliydi.

"Kendini benim gözümden izlemeliydin Egehan."

Egehan, kalbi boğazında atarken Atlas'a yaklaştı bir adım.

" Deli gibi merak ettim seni, sırf bu yüzden aptalın önde gidenisin."

Atlasın gülüşü ağzında solarken sertçe burnundan soludu ve Egehan'dan bir adım uzaklaştı.

"Sen yoluma ben yolumaydı Ege, senin yolun şuradan dümdüz."

Atlas vururmuşcasına Egehan'ı itti ve sarsak adımlarla dönmeye çalışıp geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı.

Egehan arkasından koşarak bir kaç adımda yanına geldi ve bedenini kendine çevirdi.

" Şuradan dümdüz yüreyeceksem seni başka yola bırakmam Atlas'ım. Ayrıca ben sağır olsam bile duyarım seni."

Atlas, gözünden akan yaşla küfür edip kafasını Egehan'ın omzuna koydu.

" Aptalın önde gideniyim ve senden nefret ediyorum. Çünkü bana yazdıklarını sindiremiyorum ve dudaklarının dudaklarımda duruşunu hayal etmeden duramıyorum."

Egehan, yüzünde oluşan gülümsemeyle kollarındaki Atlas'a baktı ve dudaklarını dudaklarına bastırdı.

İçi alt üst olurken birini bu kadar sevmenin yanlışlığını kestiremiyordu. Atlas öpüşüne karşılık verince biraz daha gülümsedi ve vücudunu vücuduna bastırırcasına sıkıca sarıldı.

Boynunda hala zincir izleri olsa da nefes alabiliyor olmasına şükür ediyordu.
Dudakları ayrıldığında Atlas, Egehan'ın yüzünü geriye ittirdi.

"Sana içimden deli gibi küfür ediyorum kulağın çınlıyordur inşallah."

Egehan Atlas'a daha sıkı sarıldı ve yüzünü sarı saçlarına gömdü.

Ölünce gömülmek istediği tek yer Atlas'ın boynuyla omuzları arasında kalan saçlarıydı.

"Yavaş amına koyayım, arabanın kaputu içine göçtü."

Buğra Nalan' ı yattığı arabanın üzerinden kaldırmaya çalışırken kaybolan Enes'i arıyordu.

"Allah belami verseydi de gelmeseydim." dedi ve omzuna vurup Atlas ile beraber ilerleyen Egehan'a baktı.

"Koyun can derdinde kasap et, anasını satayım."

"Sana az bile pezevenk, çek şimdi."

Buğra, sabır çekip Nalan'ın yanına yattı.

Nefessiz geçirilen gecede rüzgar bütün ciğerlerini yalamaya başlarken hepsinin yüreği az da olsa rahattı.

-
bu neydi şimdi?

SÜTYANİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin