DIX-NEUF

193 12 9
                                    

"İyi günler, yönetici ile görüşmek istiyorduk."

Lewson'ların oteline gelmiştik. Yönetici de izin verirse, aile geçmişini araştırıp, Kyle hakkında bir şeyler öğrenebilirdik.

"Ancak bir randevu almanız daha iyi olur Efendim. 1 hafta sonraya ne dersiniz?"

Resepsiyonda duran genç adama baktım. İşini yapıyordu ama can sıkıcıydı. Burada bile rezervasyon önemliydi.

"Adrien Agreste olarak, tekrar soruyorum. Yönetici ile görüşmem gerek."

Genç, ismi duyar duymaz telaşlandı ve onaylayıp hemen bir yere gitti. Galiba yöneticiye haber verecekti.

İşi de zordu. Telefon da yoktu ki, iki saniyede arayıp, haber versin.

"Neden en başta adını söylemedin de, bizi uğraştırdın?"

Dedim sorgulayarak.

Yanıma geldi ve hafifiten güldü.

"Ama böyle eğlenceli oluyor."

"Delisin."

Fanteziye bak, ismiyle insanları oynatıyordu.

"Dük, lütfen beni takip edin."

Geri gelen personeli, bizi götüreceği yere kadar takip ettik.

Otel geniş, temiz ve gayet ferah duruyordu. Daha ne kadar var derken tek bir yöne bakan bir koridora girdik. En sonda bir kapı vardı.

"Efendi Lewson sizi orada bekliyor."

Kısa cevabı ile eğildi ve bizi yalnız bıraktı. Adrien ile birbirimize baktık ve odadan içeri girdik.

Masada gözlüklü bir adam oturuyordu. Genç değildi ama en fazla kırk yaşında gibi gösteriyordu.

"Hoşgeldin Kuzey'in Dükü."

Adrien'dan sonra bana kuşkuyla baktı. Tek kaşını kaldırınca bir adım öne attım.

"Memnun oldum, ben Marinette Terry."

"Aynı şekilde."

Dedi kısaca ve oturmamız için işaret verdi.

"Bu âni ziyaretinizi neye borçluyuz."

Geniş odada yankılanan sesi ile birlikte, koltuğuna oturdu.

"Aile geçmişi ile alakalı."

Adrien konuşmaya devam edecekken kapı çaldı. Aynı yere bakınca, genç bir kız elinde tepsi ile içeri girdi.

Kısa bir özür ve ikramdan sonra geri çıktı. Açıkçası, hemen sadede gelmek istiyordum.

"Livia Lewson'ı tanıyor olmalısınız."

Dedim çayından bir yudum alırken. Bardağı masaya bıraktı ve bana baktı.

"Evet. Kendisi, annemin kuzeniydi."

"O zaman, Bayan Livia'nın, Kyle Graham de Vanily ile evlendiğini de biliyor olman gerek."

Diyerek konuşmayı sürdürdüm.

"Evet. Bu soruları neden soruyorsunuz? Leydi Livia, çoktan öldü."

"Biliyoruz ancak öğrenmemiz gerek. Leydi'nin çocuğu vardı değil mi? Lütfen sorularımızı cevaplayın. Ben de Graham de Vanily ailesine mensubum."

Dedi Adrien.

Bu kadar çabalaması beni mutlu etmişti.

"Anlıyorum Dük. Elimden geldiğince yardımcı olacağım. Ayrıca, bildiğim kadarıyla Kyle ve Livia'nın evliliği onaylanmamıştı. Onlarda kaçtı, hatta çocukları vardı. Livia, uzun zaman sonra geri döndüğünde ben 16 yaşındaydım. Bir kızı vardı. Adı da Olivia'ydı. O zaman, Kyle çoktan ölmüştü."

I Became The LadyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin