" You're the best thing
I have ever waited for. "Gece yarısında Slytherin ortak salonunda bulunmak pek iyi bir aktivite sayılmazdı. Özellikle zindanların ve yerin altında bulunmanın getirdiği soğuk hava atmosferi yeterince kasvetli yapıyordu.
En azından şöminenin yanan yeşil alevi bu durumu nispeten daha iyi yapıyordu. Slytherin'lilerin her şeyi yeşil yapma takıntısı yok muydu? Tamam bende yeşili severdim ama bazen abartılıyordu.
Şöminenin önünde bulunan minderlerden boş salonu izledim. Kimse yokken huzurlu görünüyordu. Ve en çok ihtiyaç duydugum şeydi bu.
Huzur.
Noel tatiline neredeyse bir buçuk ay kalırken ailemin karşısına çıkaracağım, anlaşmalı bir evliliği engellecek kimse yoktu. Üstüne üstlük Lucius ile birbirimize karşı olan inadımızdan dolayı adım atmıyorduk.
Bu tamamen bir saçmalıktı bir arada olduğumuz her zaman aklımızdan geçen tek şeyi yapmıyorduk. Bana ilk gelecek kişinin o olmasını istediğimi biliyordum.
Ancak artık bu canımı sıkıyordu.
Beklediğim süre içerisinde ona daha fazla çekiliyordum. Platin saçların ve buz grisi gözlerin büyüsüne katılmıştım. Kendimi böylesine savunmasız ve aciz bırakmam zayıflıktı ama elimden gelen bir şey yoktu.
İnkarlar geride kalmıştı, Lucius Kurbağasurat Malfoy'u sevmeye başladığımı biliyordum.
Merlin lanet yağdırsın ki ilk defa çaresizdim. Lucius'un bende kurduğu bu egemenliği ne yapmalıydım. Rodolphus öğrenirse ne tepki vereceğini bile hesaba katmamıştım.
Sonuçta en yakın dostu ve ikiz kız kardeşi birlikte olacaktı. Kardeşimi tanıdığım kadarı ile söylemem gerekirse bu bir kabustu. Zamanında Edgar ile çıkmama haftalarca tepki yapan biri söz konusuydu.
Peki kardeşimden öte ailem ne derdi?
Belki önce safkan ve varlıklı olduğu için tebrik ederlerdi. Ardından hemen nişan işlerini başlatırlardı ve ben katiyen bunu istemiyordum.
Seçimlerinde özgür olmam lazımdı sırf Lucius'a karşı hislerim olduğu için anında onunla nişanlanmak doğru değildi.
Bana ikizim ve Bellatrix'e yapılan muamelenin yapılmaması için uğraşmalıydım.
"Majestelerinin gecenin geç saatinde odasında olması gerekmiyor mu?"
"Kurallar senin içinde geçerli değil mi Lucius?"
"Başkan nöbetleri yeni bitti."
Lucius üzerindeki cübbeyi çıkararak yanımda bulunan diğer mindere yerleşti. Üzerinde bulunan dağınık ve yakasının üç düğmesi açık gömleği aklımda bulunan tüm fikirleri uçurmuştu.
"Manzarayı sevdin bakıyorum."
"Elimizde olanla idare ediyoruz işte."
Saat ikiye doğru gelirken loş ışıklı ortak salonunda sadece ikimiz vardık. Bu daha önce aynı odada kaldığımız zamana benziyordu. Hislerimin o zamana kıyasla daha farklı olmasına değinmek bile istemiyordum.
"Gecenin bu saatinde ne yaptığını merak ediyorum."
"Düşünüyordum."
"Ne düşündüğünü söyleme zahmetine girersin diye umuyorum. Kehanet dersi almayı bırakalı çok oldu."
"Bir buçuk ay sonra Noel tatili var."
Daha fazla anlatmaya gerek kalmadan durumu anlamıştı. Bu konular onun içinde farklı sayılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴀᴍᴏʀ ᴘᴇᴄᴄᴀᴛᴏʀᴜᴍ || ʟ.ᴍ
Fanfic𝐘𝐨𝐮 𝐞𝐢𝐭𝐡𝐞𝐫 𝐝𝐢𝐞 𝐚 𝐡𝐞𝐫𝐨 𝐨𝐫 𝐲𝐨𝐮 𝐥𝐢𝐯𝐞 𝐥𝐨𝐧𝐠 𝐞𝐧𝐨𝐮𝐠𝐡 𝐭𝐨 𝐬𝐞𝐞 𝐲𝐨𝐮𝐫𝐬𝐞𝐥𝐟 𝐛𝐞𝐜𝐨𝐦𝐞 𝐭𝐡𝐞 𝐯𝐢𝐥𝐥𝐚𝐢𝐧. ▪︎𝘞𝘢𝘳𝘯𝘪𝘯𝘨: 𝘮𝘢𝘵𝘶𝘳𝘦 𝘤𝘰𝘯𝘵𝘦𝘯𝘵 𝘢𝘯𝘥 𝘴𝘭𝘰𝘸 𝘶𝘱𝘥𝘢𝘵𝘦𝘴