Bu gün başka bir gündü Güneş en tepede yerini almış tüm güzelliği ile Asel Ezo'yu aydınlatıyordu bu gün günlerden Asel Ezonun doğum günüydü.
19 dokuz yaşının sonuna gelmiş yirmi yaşına giricekti bir haziran gecesi doğan minik bebek büyümüş ve şimdi yirmi yaşına giriyordu.
Sabah şafak söker sökmez Azade Xanım yola düşmüştü bu gün biricik kızı göz bebeği doğdu bundan güzel ne olabilirdi ki .
Sabah çarşıya uğrayıp Asel'in adı yazan özel yaptırdığı altın halhalı ve en sevdiği pasta olan çilekli pastasını almış gururunu bir kenara bırakıp Zaza konağının kapısına gelmişti.
Zaza Konağı bom boştu tüm zazalar çiftliğe gitmişti Asel ve Şiyar Ağa hariç ikili avluda oturmuş çay içiyordu tam o sıra kapı çaldı.
İkisi birlikte ayaklandı kapıyı açan ise Şiyar Ağa olmuştu karşısında gördü Azade Xanım ile yüzünü ekşitmişti.
Azade Xanım'ın gözü ise sadece iki aydır yüzüne hasret kaldığı kızının çöken yüzündeydi kızı ne hâle gelmişti öyle. Asel gitmek için adım attığı sıra Şiyar Ağa karısının sıkı sıkı bileğini kavradı .
"Gidin Kapımdan Azade Xanım." Azade hanım ise yaşlı gözleri ile kızının acıyan koluna ve daha sonra ise ona bu acıyı reva gören kocasına baktı.
"Bir kere sarılıyım kızıma ne olur bırak Allah aşkına ." Şiyar Ağa tüm vicdansızlığını korudu ve o kapıyı o kadının yüzüne kapattı.
"Anneeee."Acı feryadı yankılandı Asel'in kapıya gitmeye çalışsa bile onu kucağına hapis eden adam buna asla izin vermiyordu. "Bırak beni annemi istiyorum yalvarırım bırak ne olur annemi istiyorum ben ne olur." Vicdanı yoktu bu adamın deblenen kendini parçalayan ağlayan kadını görmezden geliyordu.
Duruma dayanmayan Azade Xanım yüksek sesi ile bağırdı. "Annecim kurban olurum ben sana ağlama seni gördüm ya o da yeter bana seni çok seviyorum bebeğim doğum günün kutlu olsun anan sana kurban olsun ben gidiyorum sen kendini daha fazla üzme ne olursun."
Şiyar Ağa yanındaki kadına baktı bu gün eşinin doğum günümüydü ve annesi bu yüzden mi gelmişti. "Anne gitme anne ne olur gitme anne beni kurtar anne ben sizi çok özledim yalvarıyorum alın beni ben dayanamıyorum lütfen anne anne ."
O anne oracıkta yıkıldı kızı yardım çığlıkları atıyordu ama o anne hiç bir şey yapamıyordu bundan acı ne vardı ki ?
Ezo yerden kalktı kara gözleri ile meydan okuyordu bittmişti her şey daha fazla ne dayanacak gücü kalmıştı ne de sabrı .
"Bitti Şiyar Ağa Senin devrin bitti. Ben savaştan çekiliyorum kazandın Asel Ezo Çakır savaştan çekildi ben kaybettim verdiğim sözden geri döndüm ve bu burada bitter. Bu saaten sonra kan davası mı başlıyor başlasın Ezman ve Bazin mi ölüyor ölsün benim ölüm hükmüm mü çıkıyor çıksın öleceksem anamın dizinin dibinde ölürüm."
Kapıya doğru emin adımlar ile ilerledi Ezo gözünü karartmıştı artık bu son yaptığı sabrını taşırtmıştı artık. "Eğer o kapıdan çıkarsan seni ölüm hükümden koruyamam ." Ezo tebessüm ederek cevap verdi bu soruya.
"Sen beni kendinden koru yeter ! Senin koynunda bir gün daha geçirmektense kara toprağın altında yatarım daha iyi." Son sözlerini etmesi gerekiyordu bir daha bu adamın yüzüne bakmıcaktı.
"Bu gün benim doğum günüm Şiyar Ağa ama sen beni doğran anayı bu kapıdan almadın benim annem benim yaşadığım eve giremedi sen ananın dizinin dibinden ayrılmazken ben üç aydır annemin kokusuna hasret kaldım senin yüzünden ! Sen tanıdığım en bencil insansın sen beni sevdiğini iddaa ediyorsun ya seven üzmez kırmaz dökmez ağlatmaz ! Eğer beni ben oldum için sevseydin aileme saygı duyardın hiç olmasa anneme duyardın ben kaç gece yanında anne diye ağlarken vicdansızlığını konuşturup sessiz kalmazdın. Yalan sevgin ve sana hayata başarılar benim senin gibi biri ile işim olmaz." Dedi ve yavaşça kapıyı açıp o konağı terk etti o kadın .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış (Berdel ile Birleşen Hayatlar 2)
Literatura FemininaBerdel ile birleşen hayatlar 1 ile bir ilgisi yoktur. Kaçış Ben Asel Ezo Çakır... Hayatım bir gecede alt üst oldu... Hayatımın zehir olduğu o konak Zaza konağı... Benden ömrümü gençliğimi hayallerimi aldı kan aktı oysaki kan akmasın diye başlaya...