15; you destroyed me again

672 67 83
                                    


"Hala bir çocuk gibi hayal kuruyorum."

15

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

15. Bölüm

Herkes akşamüstü olan etkinlik için kasabanın sokaklarına inerken ben deniz kenarındaki banklara doğru ilerledim. Diğerlerini bir şekilde rahatlatmış, bir sıkıntı olmadığını söylemiştim. 

Onlar da biliyordu bunun yalan olduğunu. İlerlediğim banklarda tanıdık birini görmemle gülümsedim ve yavaşça yanına doğru birkaç adım attım. Fakat tam o sırada benden daha hızlı biri yaklaştı yanına.

"Minho, beni çağırmışsın." Jiyeon yavaşça cümlelerini söylerken Minho kısa bir süreliğine gözlerini denizden ayırıp ona baktı. O sırada da kızarmış gözleri ve dağınık saçlarıyla mahvolmuş halini gördüm onun.

"Dün de gelmedin zaten, tüm gece seni bekledim." Dudağımı ısırıp görünmeyeceğim bir yere geçtim merak ediyordum bu konuşmayı.

"Jiyeon, ayrılalım." Jiyeon şaşkınlık içinde kısık sese bakarken benim de ondan bir farkım yoktu. Ama beklemediğim bir şey oldu o anda, Jiyeon'un gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı.

"Ama-" Minho onun yüzüne bakmazken sözünü kesti fısıltı gibi sesiyle.

"Sana da zarar veriyorum." Jiyeon hızlıca hayır anlamında kafasını sallarken bir yandan da Minho'nun kafasını tutup kendine çevirdi.

"Hayır bana zarar vermiyorsun. Bak, şu an kötüsün sonra konuşalım." Çıldırmış gibiydi cümlelerini sarfederken.

"Jiyeon...yapma." Daha da kısık çıktı sesi.

"Asıl sen yapma Minho, seni sevdiğimi biliyorsun. Nasıl canımın acıyacağını düşünmüyor musun?" Bir yandan ağlıyor, bir yandan konuşuyordu.

"Jiyeon-" Jiyeon onun konuşmasına izin vermiyordu.

"Bak Minho sen o gün bana hayallerimi verdin ve ben bunun yanlış olduğunu bile bile seninle kaldım. Kız arkadaşın varken seni öptüm, sana yaklaştım. O zaman da bu haldeydin ve yanında ben vardım o değil, şimdi de aynısı olacak. Sen onun için ağlarken yanında olacağım sadece canımın daha az acıması için sanki başka bir şey için ağlıyormuşsun gibi davran lütfen." O hızlı hızlı konuşup Minho'nun yüzünü avuçlarının içine alırken Minho onu sadece boş bakışlarıyla izliyordu.

"Jiyeon...Yujin benim her şeyim." Jiyeon'un azalan gözyaşları hıçkırıklarla tekrar hızlanırken diz çöktüğü yerden ayağa kalkıp bağırdı.

"O zaman neden onu bıraktın?! Neden onun yerine bana geldin?! Benden ayrılınca onunla olabileceğini mi sanıyorsun?! Olmayacaksın, benimle kal." Onun sesi de gittikçe kısılmıştı.

"Lütfen Minho." Benim gözyaşlarım da yavaşça yanaklarıma süzülürken Jiyeon yavaşça tekrardan diz çöküp Minho'nun dudağına minik bir öpücük kondurdu ve onun cevabını heyecanla beklemeye başladı.

"Üzgünüm Jiyeon, buraya kadarmış." Karşısındaki kız ona şok içinde bakarken bakışlarını tekrar denize çevirdi Lee Minho. Merak ettim, acaba o da denize bakınca hatıralarımızı hatırlıyor muydu? 

"O zaman yaralarını saracak başka bir kız bulsan iyi edersin Lee Minho. Çünkü Yujin sana dönmeyecek!" Jiyeon hızla bağırıp oradan ayrılırken yavaşça adımladım yanına doğru. Gözlerim artık ayların alışkanlığıyla yavaşça damlalarını akıtırken adım adım yaklaştım ona.

Yanına oturduğumda bir süre bakmadı benden tarafa. Hala denizdeydi gözleri. Bazen boş bazen çok anlamlı bakıyordu. Konuştuğunda hafifçe irkildim.

"Çok yoruldum ben Yujin. Seni sevememekten çok yoruldum." Yutkundum zorlukla. Ne derse desin yaptıları affedilir şeyler değildi. Şu an beni sevdiğini söylerken bile bir yalanın içindeydi.

"Minho biliyor musun en çok neyden nefret ediyorum." Gözlerimiz yavaşça buluştuğunda artık ne kadar uyumlu bir çift olduğumuzu düşünüyordum, ikimiz de dağılıp parçalara ayrılmıştık.

"Hayır, bilmiyorum." Suçluluk içinde söylediği şeye karşılık gülümsedim.

"Yalandan." Bir anlık tereddütü gördüm gözlerinde.

"Yalandan çok nefret ediyorum, çünkü hayatım hep onun yüzünden mahvoluyor." Bu sefer bakışlarımı ellerimde topladım.

"Daha çok küçükken annem ve babam yalan söylediler bana, her zaman birlikte olacağız dediler." Ellerimi sıktım iyice.

"Ama bunu söyledikten birkaç ay sonra boşandılar. Yıllarca annemi doğru düzgün göremedim." O da gözlerini benim ellerimde tutuyordu. Sanki yanlış bir şey yapacağımdan korkuyor yaptığım anda beni kendine çekecekti.

"Sonra babam yalan söyledi bana. İkimiz birlikte olacağız dedi. Ama işten hep çok geç geldi, hiç benimle ilgilenmedi. Sonra yeme bozukluğum çıktı ortaya." Elimi daha da sertçe sıkarken dudağımı ısırdım.

"Bir kız kardeşim olduğunu bile bilmedim yıllarca." Anlattıklarımın hepsini biliyordu, geceleri saatlerce anlatmıştım bunları ona.

"Sonra büyükannem dedi hep seninle olacağım." Gözlerimden yaşlar boşalmaya devam ediyor, sesim titriyordu.

"O da bırakıp gitti beni bu dünyada." Zorlukla konuşuyordum artık.

"Tanıdığım herkes ya benimle kalmadı, ya da bana çok geç kaldı. Yıllar sonra gelen annem ve düzelen babam benim çocukluğumu düzeltemezlerdi." Gözlerim yavaşça çıktı onun yüzüne. Gözlerimiz belki de kaçıncı defa birleşmişti.

"Bir tek sen geç değildin...ama gördüm ki sen de temelli bırakıp gidenlerdenmişsin." Onunda yüzünde gezdi birkaç damla. Dudağını ısırdı sertçe. Sinirle sıktı yumruklarını, siniri kendineydi.

"Yujin...üzgünüm." Az önce bir başkasına söylediği cümleleri duyduğumda alayla güldüm.

"Bana daha özel bir kelime söyle Minho." Cesaretim kendini ortaya çıkarmıştı yine onun yanında.

"Seni çok aşağılık sevdim şu ana dek." Bu sefer sıra ondaydı sanki.

"Bundan sonra farklı bir şey yapacağımı söylemek isterdim ama değişeceğimi zannetmiyorum." Acıyla güldü dudaklarım.

"Hey Minho, beni neden bıraktın? Aşağılık da sevsen iyiydim ben. Şimdi halime baksana, yıkıldım." Gülerek söylemiştim bu cümleleri ama o gülmüyordu. Biliyordu devamının hıçkırık krizi olduğunu. Bir sonraki hareketimi bile biliyorsun ama yalanlardan bu kadar nefret ettiğimi neden bilmiyorsun? Neden kandırıyorsun beni hala?

"Hera senin neyin oluyor?" Anlamamış bir şekilde kaşlarını çattı.

"Ne demek istiyorsun?" Tekrarladım yeniden.

"Hera senin neyin oluyor?" Bir süre bakıştığımızda içimden yavaşça bana tekrar yalan söylememesi için dua ediyordum.

"Arkadaşım, sen...o zaman biliyorsun." Kafamla onayladım.

"O gün sizi gördüm." Sıkıntıyla iç çekti.

"Yujin, özür dilerim yalan söylemek istememiştim ama-" Sözünü kestim.

"Onu sadece arkadaşın olarak mı görüyorsun? Bu sefer yalan söyleme." Yalvarır gibi çıkmıştı sesim. Kafasını sallayarak onayladı. İçimden bir yük kalkarken konuştum.

"O zaman neden istemiyorsun beni?" Gözlerimiz buluştuğunda ikimiz de ciddiyet doluyduk. Dudaklarından çıkacak cümleyi bekliyordum.

"Çünkü hayatımda sana yer yok Yujin." Beni bu kadar kolay yıkmayı nasıl başarıyorsun Minho? Hala bir çocuk gibi hayal kuruyordum bizim hakkımızda.


Decide Now! ★ Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin