08; you ruined me

806 68 52
                                    


"Sen gitar çalarken birlikte şarkı söylerdik. Bu uzak bir anı."

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8. Bölüm

Shuhua's pov 

Karşımda duran Hyunjin'e doğru bakıp iç çektim. Elimdeki kahve bardağını iyice sıkıp konuştum.

"Cidden inanamıyorum, bu kızdan ne istiyorlar?" O da bıkmışçasına nefes verip kafasını iki yana salladı.

"Bilemiyorum. Evet yani Yujin bize benzemiyor ama anlayamıyorum bu kadar olacaka kadar ne vardı?" Gözlerimi bir süre elimdeki kahveye diktiğimde sessizlik içinde oturduk. Aklıma gelen şeyle gözlerimi büyüterek ona doğru konuşana dek de sessizlik sürdü.

"Minho...Jiyeon'dan falan hoşlanmıyor değil mi?" Karşımda alaycı bir şekilde gülmeye başladığında anlamamış bir şekilde bakıyordum.

"Jiyeon'dan? O kızdan? Ciddi misin Shu?" Gülüşü biraz normalleşerek sona erdiğinde sinirle ona bakıyordum. Yüz ifademi gördüğünde onun da gülüşü durdu.

"Niye ki, hepiniz çok sevmiş gibi duruyordunuz onu?" Gülüşü solduğunda oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu ve bir anda beklemediğim bir şekilde yanağıma öpücük bıraktı. 

"Kıskandın mı?" Kulağıma fısıldayarak konuştuğunda derin bir nefes alıp elimdeki kahveyi önümdeki sehpaya bıraktım ve çantamı alıp kapıya doğru ilerledim. 

"Gidiyor musun?" Şaşkınlıkla arkamdan konuştu.

"Benden bu kadar, belki kız arkadaşın senle vakit geçirmek ister." O hala şokla yerinde otururken kapıya doğru elimi uzatmamla tekrar konuştu.

"Beni kandırdın." Sessiz bir şekilde söylediği şeylerle elimi geri çekip ona doğru döndüm. Kollarımı birbirine bağlayıp onu süzerken tekrarladı.

"Beni kandırdın, sadece bilgi almak için geldim buraya." Dudağımı ısırıp tekrar arkamı dönüp kapıyı açtım. Kapıya yaklaşmakta olan Minho, Jiyeon ve Gahyeon üçlüsünü görmemle de ayakkabılarımı giyip hızlıca dışarıya adımladım. Yanlarından geçip gidecektim ki arkamdan gelen seslerler hızla arkama döndüm.

"Öğrendi mi her şeyi?!" Minho sinirle Hyunjin'in yakasını tutmuşken bağırıyordu. Hızlıca onlara ilerleyip ayıracaktım ki Gahyeon bunu benden önce yaptı. Minho'nun ellerinden tutup bıraktırmaya çalışırken Minho onu hızlıca itip çekilmesini bağırdı. Tekrar Hyunjin'e döndüğünde bir gözü de benim üstümdeydi.

"Aptalsın sen! Katıksız bir aptalsın, seni kullanıp öğrendi ve sen gerizekalı bunu fark edemeyip her şeyi döküldün!" Hyunjin yorgun bir şekilde oflayıp kendini ona bırakırken onlara doğru konuştum.

"Bir şeyi öğrenmedim." Minho sözlerime karşılık karşısındaki Hyunjin'i umursamazca bıraktı ve benim üstüme doğru ilerlemeye başladı.

"Elbette öğrenmedin, öğrendiysen de kimseye söylemeyeceksin. Yoksa arkadaşın Yujin umutlanır ve daha çok üzülür." Gözlerim onun gözlerinde kilitliyken kafamı sallayarak sordum.

"Sen böyle biri değilsin neden böyle yapıyorsun?" Sakince sorduğum soruma karşılık alaycı bir gülüş bıraktı. 

"Ben böyleyim Shuhua, hep de böyleydim. Siz beni değiştirebileceğiniz sandınız ama ben değişmem. Şimdi al şunu da ve gözümün önünden kaybolun. Bir de öğrendiklerini bir yerde duyarsam ikinizi de mahvederim." Eliyle Hyunjin'i çekiştirip tamamen üstüme attı. Ben onun bitmiş vücudunu tutarken arkasını dönüp kendi kendine belki de sadece Hyunjin ve benim duyduğumuz cümleleri fısıldadı. 

"Onu daha fazla üzemem."

...

Saatler geçiyordu, günler yerini başkalarına bırakıyordu, haftalar bitiyordu ama benim ona olan özlemim ne geçiyordu ne yerini başkasına bırakıyordu ne de bitiyordu. Ruhum eşine olan özlemini hatırlatırcasına bitkindi.

Öte yandan dünya ise bırakmama izin vermiyordu, yapacak şeylerim vardı. Anne babam, kız kardeşim, birsürü arkadaş ve sahip olamasam da bir de sevdiğim çocuk vardı. Bir de hayallerim. Bırakamazdım.

Herkes bir şekilde mutluydu, dünyanın da düzeni buydu zaten. Bir şekilde mutlu olmalıydın. Ben de olmaya çalışıyordum, her şeyimi kaybetmemiştim ya sadece Lee Minho adında bir aptalı kaybetmiştim.

Onun ise umrunda değil gibi görünüyordu; derslerine giriyordu, arkadaşlarıyla vakit geçiriyordu ve hayatı yaşıyordu. Bazen de Jiyeon denen o kızı görüyordum yanında. Garipti ama son zamanlara doğru gerçekten birlikte görünmüyorlardı. 

Okul ikisinn ayrıldığına dair haberlerle sarsılıyor, merakla dedikodular yapılıyordu. Benim söylentim ise unutulmuştu. Kimse artık ezik gözüyle bakmıyor, hatta bazen arkadaş olmak için gelenler bile oluyordu. Tabii bakamazlardı, başta Yuna olmak üzere hep birlikte bakanın gözünü oyarlardı.

Yani eski hayatıma dönmüştüm daha çok. Onun olmadığı eski hayatıma...

Yine de bazılarına göre atlatmak konusunda ilerleme kaydediyordum. İyiydim, mutluydum ve olacaktım da. Bazıları ise yeni birinin eskisini sileceğini söylüyordu. 

Bazıları da bunı söyleyenlere karşı çıkıp güven problemi yaşayabileceğimi anlatıyorlardı. Herkes beni ne kadar da düşünüyordu. Oysa Minho'dan önce bu kadar kişi yoktu etrafımda.

Gerçi sayı önemli değildi, gerçekten yanında olanlar açıktı. Telefonumun çalmasıyla gözlerimi dikip düşündüğüm noktadan ayırıp aramayı kabul ettim. Yeji bana nerede buluşacağımızı anlatırken onaylayıp yan odaya doğru ilerledim.

Kız kardeşim önceki gün birkaç günlüğüne bana gelmişti ve bugün onunla birlikte Yeji ile alışverişe çıkacaktık. Yeji okulda pek fark edilmese de bölümü hakkında ve belli konularda içerikler  hazırlayan bir sosyal medya fenomeniydi ve kız kardeşimin de onun takipçisi olduğunu öğrenmemle Yeji'nin de birlikte dışarı çıkalım teklifiyle ortaya böyle bir buluşma çıkmıştı. 

Kız kardeşim Sujin'in odasından çıkmasıyla kapıya doğru ilerleyip ayakkabılarımızı giyindik. Ben klasik arkadaşımla bulaşacağım için sakinken yanımdaki kız kardeşimin içi içine sığmıyordu. 

Onun bu hallerine küçük bir tebessüm sunup çağırdığım taksiye bindik. Taksi söylediğim alışveriş merkezinin önüne bizi bırakana dek dinlenmeye çalıştım. Ruhumun yorgunluğu bugünlerde vücuduma da yansıyordu ve bunun iyi bi şey olduğu söylenemezdi.

Yeji ile aramızdaki konuşmanın sonunda eğer bu durum devam ederse bir psikolog ya da psikiyatriste başvuracağıma söz vermiştim. Kendisinin alanı bu olduğu için ona güvenmekte fayda vardı. 

Alışveriş merkezinin önünde taksiden indiğimizde bulanmaya başlayan midemi ve dönmeye başlayan başımı umursamamaya çalışarak  Yeji ile bulaşacağımız yere doğru adımladık. Yanımdaki kız kardeşim ne kadar heyecanlıysa ben o kadar sessiz ve sakindim.

Yeji'yi buluşacağımız noktada bekleme alanında otururken görmemle hızlıca ona doğru ilerledim ama kararan gözlerim buna engel oldu. Gözlerim kapandığında vücudum da dayanamayıp kendini bıraktı.

Lee Minho beni cidden mahvediyordu.


Decide Now! ★ Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin