20; predicted end

603 60 62
                                    


"Sanırım bu filmi daha önce izledim ve sonunu pek de beğenemedim."

20

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

20. Bölüm

Kar hafifçe yağarken derin bir nefes aldım. Eve soğuktan dolayı zorla gelmem yetmemiş gibi şimdi de kar yağmaya başlamıştı ve market alışverişi planlarımı yok etmişti. Ve ne yazık ki evde yiyecek anlamında doğru düzgün neredeyse hiçbir şey yoktu. Çalan telefonumla ilgim o tarafa çekildi.

"Efendim Jisung." Aramayı cevaplayıp konuşmaya başladım.

"Sana geleyim mi, konuşuruz biraz." Sıkıntılı bir şekilde iç çekmesine bakılırsa bir şey olmuştu.

"Tamam gel ama atıştırmalık bir şeyler al, evde hiçbir şey kalmadı ve dışarı çıkamıyorum kardan dolayı." Gelirken bir şeyler alması benim yararımaydı ki eğer beni anladıysa biraz benim için alışveriş yapmalıydı.

"Tamam yarım saate oradayım." Daha cevap veremeden kapanan telefonla göz devirdim. Ayaklarım üzerime doğru düzgün bir şeyler geçirip etrafı toplamak için yatak odamı bulmuştu. 

Elime aldığım sweatshirt ve eşofmanı giyerken bir yandan da düşünüyordum. Ne için konuşmak istemişti ki? Minho hakkında mı, Hyunjin hakkında mı yoksa eski samimiyetimizi kaybettiğimiz arkadaşlarımız hakkında mı?

Evi genel anlamda toplarken kendi kendime düşünüyordum. Minho hakkında olduğunu zannetmiyordum çünkü Minho nasıl beni yalanlarıyla kandırıp bırakmışsa onu da aynı şekilde bırakmıştı.

Hyunjin hakkında olsa...onun hakkında konuşulacak ne vardı ki? Tam anlamıyla bitmişti. Shuhua gittikten sonra bir daha asla gerçekten eğlenip güldüğünü görmemiştim.

Ah bir de Shuhua vardı. Yazın sonunda ani bir kararla öz babasının yanına dönmüştü. Babasını ne kadar sevdiğini bildiğim için mutlu olsam da Hyunjin'in bu hallerine de acımıyor değildim.

Yine de böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim çünkü Shuhua benden kat kat daha mantıklı düşünürdü. Ben aptal gibi ona geri dönmüş olabilirdim ama o asla Hyunjin'e dönemezdi yaptıklarından sonra.

Anılarda kaybolmuş çiftler olarak kalmıştık yani. Ve bunlar birkaç ayda olmuştu sadece, en acısı da bu değil miydi zaten? Sadece birkaç ay öncesine gitsek mutlu bir tablo çizilebilirdi fakat şimdi olan şey bu değildi. 

Elimdeki yastıkları da yerine yerleştirdikten ve ortadaki kitapları topladıktan sonra birkaç dakikalığına oturduğum yerden çalan zille kaldırılmıştım. 

Kapıya doğru ilerleyip onu hafifçe araladığımda ise gördüğüm kişi Jisung değildi. Kapının yanındaki duvara yaslanmış ve tam önü market poşetleriyle dolu olan gri saçlı çocuk Lee Minho'dan başkası değildi. 

Ben hala şok içinde kapıda ona bakarken fark etmeden kapıyı biraz daha aralamıştım. O da bir süre bana baktıktan sonra içeriyi göstermiş ve kaybolmuş anılarımızdan birini canlandırmıştı.

"Şey geçiyorum." O poşetleri alıp içeri geçerken ona dur dememiştim. Farklı görünüyordu. Kapıma gelmese belki de o olduğuna inanmazdım.

Sonunda biraz olsun kendimi toparlayıp arkamı döndüğümde poşetleri yere bıraktığını ama hala ayakta durduğunu görmüştüm. O da uzun zaman sonra rahatsız hissediyordu demek. Elimle koltukları gösterip oturması işaret ettim. 

O oturduktan sonra da kendimi bıraktım koltuğa. Aklımda birsürü soru dolanıyordu ona ve aramızdaki sessizliğe karşı. 'Ne zaman geldin?, Saçlarını neden boyadın?, Geri döndün mü gerçekten?...' Ama dudaklarımdan tek bir soru çıktı o kar yüzünden hafif ıslanan saçlarını düzeltirken.

"Neden geldin?" Gözlerini yerden bana çıkardığında şaşırdığını gözlerinden görebiliyordum.

"Neden onca zaman sonra tekrar geldin?" Konuşmak istiyor ama konuşamıyor gibiydi fakat artık umrumda değildi.

"Bana yalan söyledin, sadece birkaç hafta geç geleceğim dedin. Sana yazacağım dedin, seni arayacağım dedin." Evet, artık ağlamıyordum Lee Minho sayesinde duygusuzlaşmıştım resmen birkaç ay içinde. Benim sorularıma cevap vermedi. 

"İyileşmiş gibisin." Fısıldadığında gülümsedim.

"Aylar geçti ve iyileşeli çok oldu, merak etme atlattım kendi başıma." Alaycı bir şekilde cevapladığımda onu yüzünün iyice düştüğünün farkındaydım.

"Üzgünüm." Yeniden, en başa dönmüştük işte. Oynadığımız seviyeler kendini başa sarmıştı. Tek bir fark vardı, ben artık oynamak istemiyordum. Defalarca kandırıldığım bu oyunda çok yaralanmıştım. 

"Artık bir üzgünüm yetmiyor Minho." Kafasını salladı gözleri hala yerdeyken.

"Biliyorum, seni çok kırdım. Hatta sadece seni değil herkesi parçaladım. Jiwon'a bile yalan söyledim, onun sana yalan söylemesini sağladım. Shuhua ve Hyunjin'i bitirdim. Sizin arkadaş grubunuzun bozulmasını sağladım. Ve en çok da...seni mahvettim. Ne kadar kötü bir insan olduğumun farkındayım Yujin." Yutkundum zorlukla.

"O zaman burada ne aradığını söyle." Sıkıntılı bir şekilde iç çekip gözlerimizi birleştirdi.

"Her şeye rağmen ben yine de anılarda kaybolmuş bizi görebiliyorum Yujin, eğer sen de benim gördüklerimi görüyorsan..." Sözlerini zorlukla bitirdiğinde acıyla gülümsedim.

"Fakat Minho ben göremiyorum, ne anılarda ne de şimdilerde bizi göremiyorum." Yıkıldı, Lee Minho karşımda tam anlamıyla yıkıldı. Yıkıl Minho, yıkıl. Ben senin için çok yıkıldım.

"Ben bir yalanı daha kandıramam Minho, bu hastalıklı ilişki daha fazla yürümez." Konuşamıyordu, tek bir kelime çıkmıyordu ağzından.

"Sadece sen değil ben de hatalıyım bazı konularda, seni değiştirmeye çalışmamalıydım. Olduğun gibi kabul edip seçimlerine saygı duymalıydım." Dudağımı ısırdım, bir gün bu konuşmayı yaparsam ağlamayacağıma söz vermiştim.

"Ve bu kadar çabuk etkilenmemeliydim. Küçüklüğümden birçok travmam vardı, yalanlar benim zaafımdı, sen bunu deşmekten hiç acı duymadın." O da ağlıyordu şimdi. Sen de benim gibi ağlamaya alıştın mı Minho?

"Ama sen de çok canımı yaktın." Sesim fısıltı haline dönmüştü, titriyordu artık.

"Bundan sonra devam etsek de iyi olamayız Minho, hastalıklı bir ilişki sürdürmeyi ikimiz de istemeyiz çünkü ikimizin de canı yanacak." Cevap veremiyordu, benim de son birkaç sözüm kalmıştı zaten.

"Hoşçakal Lee Minho, ileride aklımızı başımıza toplarsak yeniden konuşalım." Ve evet ikimiz de birer harabeyiz artık ama doğru olan bu.


Decide Now! ★ Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin