29

72 8 19
                                    

Yaşıyor muydum? Bilmiyorum.. Hiçbir şey hissetmiyordum. Canım acımış mıydı? Acı mı çekiyordum? Gözlerim kapalı hiçbir şey görmüyordum? Biri bana sesleniyor gibiydi. Öldüm de ahirete mi geldim?

Mina iyisin.

Bir tek bunu duydum. Usulca gözlerimi açtım. Kendimi yokladım. Kurşun bana gelmemişti. Ne olmuştu? Etrafa bakmak için kafamı kaldırdım. Yiğit bana bakıyordu. Gözleri şişmiş gibiydi. Ağlamış mıydı? Bana vuran adama baktım. Omzunu tutmuş yerde kıvranıyordu. Demek ona silah edilmişti.

Bana değil..

"Yiğit beni nasıl buldunuz?" sesim titrek çıkıyordu. Korkmuştum. Çok korkmuştum..

"Snapcat konumundan bulduk tabi." dedi gözlerinin dolduğunu farkettim. Elimi yanağına koydum.

"Neden ağlıyorsun?"

"Mina ya sana birşey olsaydı. Ben napardım, ben nasıl yaşardım. Tam sana kavuşmuşken seni kaybetseydim.." sesi ağlamaklı çıkmıştı.

"Ağlama iyiyim bak! Bu adama kim silah etti?"

"Ben!"gelen sesle Yiğit'in arkasındaki Beria'ya baktım. Elinde silah gözleri kızarık bir şekilde bana bakıyordu. Koşarak yanıma geldi ve sımsıkı sarıldı.

"İyisin değil mi?"

"İyim merak etmeyin. Lütfen gidelim buradan. Daha fazla burda kalmak istemiyorum.." dememle Yiğit ellerimi ve ayaklarımı çözüp kalkmama yardımcı oldu. Bu eski depodan çıkarken aklıma telefonum geldi. Yerdeki adama yaklaştım. Silah sesini duyan öbür iki adam kaçmışlardı. Eğildim, elimi cebine sokarak telefonumu aldım. Telefonu sessize almışlardı, kapatmamışlardı. İçimden 'gerizekalılığın böylesi' diye mırıldanarak kapının yanındaki Yiğit ve Beria'nın yanına gittim.

"Sen o silahı nerden buldun?"

"Babamın silahı. Senin konumunu ormanda görünce şüphelendik ve ne olur ne olmaz diye aldım. İyikide almışım." diyerek göz kırptı.

"Cici kız bu burada bitmedi! Arkadaşların da başlarına bela aldılar bunu da bilin. " depodan gelen ses tüylerimi  ürpertmişti. Beria benden hızlı davranarak,

"Bu haldeyken ne yapabilirsin? Ayrıca silah hala elimde seni burda öldürebilirim!"

Yiğit'in yanımda olmadığını fark ederek etrafıma baktım. Deponun içindeki adamın yanına gitmiş onu yumrukluyordu.

Tabi durdurmicam.

"Vur Yiğididom vur" diyerek onu gazladım. Hatta yetmedi yanına gidip bir iki tane de ben yapıştırdım. Polis sesi aniden kulaklarıma dolmaya başladı.

"Yürüyün çabuk gidiyoruz."

Koşarak kapının önündeki pasat markalı arabaya koştum. Yiğit şöfor koltuğuna bindi. Ben öne Beria ise arkaya oturdu. Yiğit arabayı hızlıca polis sireninin geldiği yerin tersine sürdü. İki yol ayrımı vardı.

"Onlar senden ne istiyorlardı? Onlar kimdi Mina!?" Yiğit'in merakla ve endişeyle sorduğu soruya karşı olarak onlara başımdan geçenleri anlattım.

"Flaş bellek mi?" diyerek anlattığıma söylediği tek soru bu oldu.

"Evet Beria flaş bellek." Flaş bellek.. Bi dakika ne flaş bellek mi? Ben.. Ben bunu nasıl düşünemedim! Neyden bahsettiklerini şimdi anlıyordum.

"Yiğit çabuk benim eve sür!"

________

Üf babam iüf bu kurgu nereye gidiyor böylee fjsprkflss
Benim kitabım masumdu ya hüg. Neyse azcik aksiyondan zarar gelmez fnslekfped

Fotoselli kapı | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin