(Multi'deki şarkıyla okuyun pişman olmayacaksınız...)
Hatırlatma
Hizmetliyi takip ettiğimde beni harika bir yere getirmişti.
Burada bir sürü koleksiyon arabaları vardı. Hemen içeri girip oradan fiyatı çok pahalı olmayan bi' araba aldım.
Hizmetli kadın arabayı bir güzel paketlediğinde onu aldım ve teşekkür edip çıktım. Arabayı aceleyle bisikletimin sepetine koydum. Çantama koysaydım eğer, paketi zarar görebilirdi.
Ardından bisikletimin yönünü okula doğru çevirdim.
----
Okula vardığım da aslında geç kalmadığımı, tam tersi çoğu kişiden erken geldiğimi görmüştüm. Arap, Vefa ve Ali hala gelmemişlerdi. Bisikletleri park yerinde yoktu çünkü. Az sonra geleceklerini biliyordum ancak beklemekte istemiyordum. Çünkü kahvaltı yapmadan çıkmıştım. Dolayısıyla karnım feci derecede ağrıyordu. Oflaya poflaya kantine gittim ve bir tost aldım. Çay ve ya kahve içecek havamda değildim ondan dolayı Cemre'nin Berk'ten istemesi üzerine okula getirilen taze sıkılmış portakal suyundan alıp boş görünen masalardan birine oturdum. Ben yemeğimi yerken yanıma Ege gelmişti.Ege: Bende mi tost alsam beraber kahvaltı yapmış oluruz?
Hiç bir şey demeden gitmesini bekledim ancak o tam tersini yapıp boş sandalyelerin birine oturmuştu. 'Aptal mısın?' dermiş gibi baktığımda ufak çaplı bir kahkaha attı ve eğilip masada duran portakal suyumdan bir yudum aldı.
Ege: Güzelmiş.
Zeynep: Ne yapıyorsun sen ya?
Başını sallayıp sırıtmaya başlayınca iyice sinirlenmiştim.
Zeynep: Bak Ege misin nesin elimde kalacaksın he!
Ege: Peki, bundan sonra yiyeceğine dokunmayacağım. Sana bir şey söylemek için geldim.
Zeynep: Ne?
Ege: Bu akşam için bana gelebilir misin?
Zeynep: Höst lan ,hödük müsün nesin!
Ege: Hayır, hayır. Yanlış anladın. Sadece fizik dersi için. Okula geleli az oldu biliyorum ama Çağrı söylemişti. Derslerin iyiymiş. Malum bende notlar pek iyi değil. Belki yardım edersin diye düşünmüştüm.
Zeynep: Edemem.
Oflayıp ayağa kalktığında gidecek sandım. Ancak son kez dönüp bir şey söylemek istercesine ağzını açıp tekrar kapattı.
Hep de beni bulurdu bunlar zaten! Biri psikolojisini 'Bonon kolloromda botocokson' kafasıyla bozmuş sosyopatın teki, diğeriyse ders bahanesiyle kız tavlamaya çalışan, saçları hep dik duran kirpi kılıklı çiyanın teki! Öbürünü saymıyorum bile. Ne yaptığı belirsiz Cemre'nin peşinde 'Bon sono hop koroyocoğom' kafalarında. Diğerinin tek derdi makyaj. İçlerinde en masumu Cemre belki de. Çağrı'nın arkadaş grubunu gerçekten anlayamıyorum. Bizimki de garipti evet, ama en azından entrikadan uzaktık biz. Kendi halimizde yaşıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓒𝓘𝓝𝓐𝓨𝓔𝓣// ZeyÇağ//
Fanfictionİki ayrı hayat, iki ayrı nefret ve bir ceset. - Vefa'ya ne yaptın Çağrı? +Ne o sevgilin için mi endişeleniyorsun? - Aşkımı nefrete dönüştürdükten sonra bir sevgilim olabileceğini mi düşünüyorsun?