Onu reddetmemin üzerinden tamı tamına bir hafta geçmişti. Onu hiç bir şekilde görmemiştim de en azından bu bir miktar beni mutlu ediyordu. Yaz bitmek üzere, Sonbahar başlamak üzereydi.
Bitişler yeni başlangıçlar doğuruyordu. Bir hafta sonra bende mesleğimin başında olacaktım ve bu beni mutlu ediyordu. Karan ağabeyin yaptığı şeyi unutmaya çalışıyordum. Bana gerçekten aşık olamazdı. Kısa süreli bir ilgiydi onunki zaten bir süre sonra unuturdu.
Onu hep bir ağabey olmasa da ağabeyimin arkadaşı olarak görmüştüm. O da beni öyle görmeliydi. Bir hafta boyunca sadece arkadaşlarımla olmuş hatta mahalleden dışarı çıkıp diğer arkadaşlarım ile buluşmuştum.
Tek istisnai durum olan Karhandı. Çünkü o şehir dışındaydı. Aslında soracak olursanız onu gerçekten çok özlemiştim. Gelmesini dört gözle bekliyordum.
Annem ev için gerekli olan bir kaç malzemeyi almaya beni göndermişti ve şimdi Elaların bahçe kapısın da Ela'yı bekliyordum.
'' Nerde kaldın kızım sen ya'' bu sitem kâr sözlerimin sahibi tabi ki de Ela'ydı.
''Geldim Pâye abartma lütfen'' beraber kol kola girmiş yolda yürüyorduk. Karhan ağabey ile olan tüm olayları ona yolda anlatacaktım çünkü o günden beri yakamı bırakmamıştı. Bu yüzden de olan tüm olayları ona anlatmaya başlamıştım ve şaşırmadan edemiyordu. Arada verdiği fazla tepkiler ile insanların bize bakmasını sağlıyordu.
'' Şimdi sen bu adamın sana ilan-ı aşk mı ettiğini söylüyorsun?'' kafamı yavaşça yukarı aşağıya salladım. Tabi Ela da durur mu başladı sesli gülmeye.
'' Neden gülüyorsun kızım.''
'' Hiç ama şaşırmadım değil , garip geldi. Ben Sait ağabey sana aşk ilanı yapar diye düşünmüştüm de'' söylediklerine gözlerim büyüdü.
'' Ela saçmalama biz o olayı ve düşünceyi kafamızdan atmadık mı?''
'' İti an çomağı mı hazırla diyeyim yoksa iyi insan lafın üzerine gelir mi?'' dediğinde kafamı çevirip baktığımda Sait ağabeyi gördüm.
'' Nereye böyle kızlar '' dedi tüm ciddiyetiyle birlikte.
'' Markete, bazı eksikler vardı da Sait ağabey neden sordun?'' dedim bıkkınlıkla ne zaman bir yere gitsem kesin kes sorguluyordu.
'' Hiç öyle merak ettim. Çünkü baya hararetli konuşuyordunuz. ''
'' Neyse Sait ağabey hoşça kal'' dedi Ela ve beraber az kalan yolumuzu bitirmek için yürümeye devam ettik. Markete vardığımızda ikimizde ayrıldık.
Alışverişimizi yapmış eve doğru ilerliyorduk. Melisa çalıştığı için bize katılamamıştı. Saçma sapan olayları hatırlayıp gülüşüyorduk. Gülmekten bir ara Ela'nın yere düştüğünü de hatırlayıp bir de ona güldük.
''Hayırdır kim sizi böyle önünüzü göremeyecek kadar güldürdü.'' gelen sesle beraber gülümsememiz yerini ciddiyete bırakmıştı. Hakan ağabey tam karşımızda elleri cebinde duruyordu.
''Hiç öylesine Hakan ağabey'' dedim omzumu silkerek. '' Onun aksine gülümsüyorsun hatta kahkaha bile atabiliyorsun.'' dedi durgun bir ses ile yüzüme bakarak. Kimi kastettiğini anlamıştım.
'' Hakan ağabey lütfen-'' diye sözümü devam ettirecektim ki Ela atıldı.
'' Sana ne seni ne ilgilendirir. Bu kız birini reddetti diye üzülmek zorun da değil'' elimi tutup beni Hakan ağabeyin yanından çekip almıştı.
Eve geldiğimde aldıklarımı yerleştirmiş koltukta uzanmış dizi izliyordum. Hakan ağabeyin söylediklerini neden kafaya takıyordum ki.
Yemek saati geldiğinde herkes evdeydi. Sofrayı kurmaya hazırlanırken ağabeyim iki tabak daha koymamı istedi. Bende onayladım acaba kim gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜBRE
Подростковая литератураHer gün izlerdi o kızı her gün defalarca hiç sıkılmazdı. '' Mübre'' derdi ona nasıl demesindi onun için de Mübre oluştu bir kere. Adam, her iyi geceler deyişinde içi yana yana ona gelecek cevabı beklerdi. Alırdı o cevabı ama içi yana yana kabul etm...