7.Bölüm

64 7 9
                                    


    Sessiz ve bir o kadar sakince yürüyordum. Kafamda ki karışıklık beni çoğu zaman içten içe yiyip bitiriyordu. Daha önce hiç umut vermediğime emindim hatta çoğu zaman onu görünce kaçardım. 

Karan ağabey son zamanlar da iyice hayatımın içine dahil oluvermişti. En son ki konuşmamızdan sonra vazgeçer sanmıştım ama o tam tersini yapıp Karhan ve ben neredeysek oraya gelmeye başlamış, kızlardan gittiğim ve ya gittiğimiz tüm yerleri öğrenmişti. 

Bazen beni korkutuyordu. Kafamı dağıtmak için yürüdüğüm bu sokak mahalleye çıkıyordu. Eve biraz daha geç varabileyim diye yavaş yavaş yürüyordum. Maalesef Karhan bir kaç gün sonra gitmek mecburiyetindeydi. 

Çoğu zaman onunla geçirdiğim vaktin bana iyi geldiğinin çokça farkındaydım. Bazen bana iyi gelecek sözler söyleyip rahatlatıyor bazen de sanki bir hastasını tedavi edermiş gibi davranıyordu. 

Gözlerim sürekli bir adım ileriye giden ayaklarımdaydı. Bugün yavaşlardı çünkü öyle olması gerekiyordu. Derin bir iç çektim. Kendime gelmeliydim. Neticede benden hoşlanması benim suçum değildi. Bunu o tercih etmişti.  

Kulaklıklarımı takıp sevdiğin bir şarkıyı açtım.  Melodi kulaklarıma şenlik vermeye başlamıştı. 

''Uykulardasın şimdi bensiz uykularda. '' sözleri dilimden aktığında gözlerimi kapatıp yürümeye başladım. Önümü görmüyordum ve duymuyordum da. Herhangi bir yere takılıp düşebilirdim. Kulağıma şarkının nakaratı dolduğunda bir şeye çarpmıştım. Aynı zaman da sözler de devam etti. 

''Yoldan çıktım geldim, 

Kuyulara düştüm kendim,

Tırmandım parmaklarımla,

Kirlensin tırnaklarımda.'' gözlerimi yavaşça açtım.

Gözlerimin buluştuğu, tıpkı yürüdüğüm sokak kadar, karanlık olan siyahlarla karşılaşmayı beklememiştim. Gülümsedi sanırım bunu bana çok sık yapıyordu. Çok gülümsüyordu. Gülümsemek yakışıyordu ona fakat yanlış olana gülümsüyordu.

Ellerimi çektim, kulaklıklarımı çıkardım ama konuşmadım. Ben hareket ettikçe önümde beni gülümseyerek izlemeye devam etti. Kulaklığı çantama attım ve gözlerimi tekrar o katran karası gözlerine çevirdim. 

'' Gülümseme, Karan ağabey'' dediğimde anında gülüşü soldu. 

'' Ne yapıyorsun bu saate dışarda Mübre. '' Hiç bir şey demek istedim hatta seni ilgilendirmez de demek istedim fakat yapamadım. Yapabildiğim tek şey başımı eğip yürümekti. 

'' Artık konuşmayı da mı bıraktık Mübre'' dedi hüzünlü ses tonuyla. Kafamı aşağı yukarı onaylar nitelikte salladım. 

'' Pekala öyle olsun, Mübre''  sinirlenmiş olmalıydı çünkü sesi öfkeli çıkıyordu. 

'' Sen önden yürü ben arkanı kollayacağım.'' diye devam etti fakat onu pek dinlemek istemiyordum. Onunla konuşmak da istemiyordum. Çünkü korkuyordum herhangi bir hareketimi yanlış yorumlarda umutlanır diye. 

Adımlarım bir kaç dakika öncesine tezat olarak hızlanmıştı benimle beraber arkamda ki adamın da adımları hızlanmıştı. Ses çıkarmıyordu sadece dediğini yapıp arkamdan geliyordu. Hep yoluma çıkmaya devam mı edecekti. Arkamda olması beni korkutmuyordu sadece geriliyordum. Korkmalı mıydım? Saçmalama dedim kendi kendime, bu zamana kadar hiç yanlış hareketini görmemiştim. Peki, bu yapmayacağı anlamına mı gelirdi?  

Düşüncelere o kadar dalmıştım ki Karan ağabeyin arkamda olduğu gerçeğini bile unutmuştum. Ayaklarım hızını kesip duraksamama sebep oldu. Çok ani hareket ediyordum. Senin hayatın fevri zaten Pâye, aslında bu yaptığın gayet normal. Vücudumu ona doğru çevirdim, burun buruna gelmemize sebep olmuştum. Sanki biz bu durumlara gelmeyelim diye uğraşıyorduk Pâye.

MÜBREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin