marco.
yatakta dönüp dururken düşüncelerimle bir savaş içerisindeydim. bir yanım robert'a güvenirken, diğer yanım ise böyle bir şeyi gerçekten yaptığını söylüyordu.
ezeli rakibimiz bayern'e imza atacak kadar düşmezdi hayır, bunu yapamazdı.
bununla ilgili bir sürü haber çıkmıştı fakat çoğunun yalan olduğunu düşünüyordum, daha imzalar atılmamıştı. yani bilmiyordum.
robert birkaç gündür meşgul olduğunu söyleyerek benimle pek görüşmüyordu da, antrenmandan sonra birlikte geçirdiğimiz zamanı, artık geçirmiyorduk.
tabiri caizse oldukça uzaklaşmıştı benden, ve sebebini asla anlayamıyordum.
onu aramak ve aramamak arasında bir süre kaldıktan sonra, aramaya karar verdim ve telefonuma uzandım. numarasını buldum ve ara butonuna tıkladım.
bir süre çaldıktan sonra açılmıştı, hevesle konuştum.
"robert, nasılsın?"
"iyiyim, sen?"
"ben de iyiyim, müsait miydin?"
"aslına bakarsan, pek değilim.."
arkadan sesler geliyordu, ama ne konuşulduğu telefondan anlaşılmıyordu. boğuk boğuk geliyordu sesler.
"neredesin ki sen?"
"evdeyim, birkaç arkadaşım bizde."
"takımdan mı?"
"hayır, çocukluk arkadaşlarım."
"anladım, o zaman seni daha fazla tutmayayım ben. kapatıyorum."
"iyi geceler marco."
"sana da robert."
marco telefonu kapatmıştı, ama içinden bir his robert'ın ondan bir şeyler sakladığını söylüyordu. çünkü evdeyim dese de evde değildi, ve bildiği kadarıyla çocukluk arkadaşları başka bir ülkede yaşardı.
içindeki şüpheler ile beraber bir kenara bıraktı telefonu, üzerini örttü yavaşça ve gözlerini kapattı.
robert.
telefonu kapattım, ve menajerimin yanına döndüm, hazırlanan sözleşmeyi gözden geçiriyor ve isteklerimiz olursa onları ekliyorduk.
fakat şimdilik her şey güzel gidiyordu, marco'ya yalan söylemek dışında. ama ona doğruları söyleyemezdim.
beni anlayamazdı şuan, ama ileride belki beni affederdi, tek dileğim buydu.
"robert, ne düşünüyorsun?"
"marco'yu. ona söylemeyerek iyi mi yapıyorum?"
"söylersen onu incitirsin, söylemezsen de onu incitirsin."
"ne yapacağım?"
"bence en iyisi haberlerden değil de, senden duyması. belki sakince karşılar."
hiç sanmıyordum, ama ona yarın yüz yüze konuşup anlatacaktım.
"sözleşmeye eklemek istediğim başka bir şey yok, kabul ediyorlarsa, imzayı atacağım."
"evet, kabul ettiler. transferini çok istiyor kulüp başkanı."
o anda imzayı atmıştım, kariyerimden çok, hayatımı değiştiren imzayı. neler yaşayacağını bilmeden, düşünmeden.
______
gcretzka 😽🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we don't talk anymore, leweus.
Fanfictioncause only those i really love will ever really know me. [bxb] || tamamlandı.