"Ve sonunda ikisi de birbirleri için çarpan kalplerini dinlemişler, belki sonsuza kadar yaşamamışlar fakat yaşadıkları sürece her zaman mutlu olmaya devam etmişler."
Kitabın kapağını kapatırken başımı yatağımın bitişine yasladım ve derin bir nefes aldım. Telefondan gelen derin nefes alış-veriş seslerinden dolayı uyuduğuna kanaat getirdim fakat kıkırdamama engel olamayarak sordum.
"Jisung, uyudun mu?"
Karşı taraftan ses gelmeyince yüzümde edinen huzurlu tebessümle birlikte gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım. Dün Jisung beni saat on bir buçukta kitap okuyarak uyutmuştu. Ben de ona söz verdiğim gibi kitap okuyarak uyutmuştum.
Belki göğsüme yatıramamıştım fakat bir gün onu da yapardım.
Gözlerim hâlâ kapalıyken derin bir nefes aldım ve rahatlamak adına aldığım nefesi bıraktım. Göğsüm inip kalkarken dudaklarımı büzdüm ve son bir ayda yaşanan şeyleri düşünmeye başladım.
Ben Lee Minho, şımarıklık olarak adlandırdığım bir şekilde hayattan zevk almıyordum. Hayatımda bir problemim yoktu fakat sebepsizce kırgın hissediyordum, yaşam enerjim elimden alınmış gibiydi. Bir arkadaş çevrem yoktu, günüm evimde sıkıcı bir şekilde geçerdi ve bunu düzeltmek adına hiçbir adımda bulunmamıştım.
Fakat küçük küçük hayallerim vardı. Diğer insanlar için çok sıradan şeylerdi fakat benim eğer yaparsam mutlu olacağımı bildiğim şeyler. Notlar alırdım ve hayatımı boş geçirmek istemezdim. Çünkü geriye baktığımda hiçbir şey yaşamadığım bir hayatımı görmek kötü hissettirirdi. Öleceğim zaman geride bıraktıklarımı güzel bir şekilde hatırlamak isterdim.
Fakat öyle bir ruh haline bürünmüştüm ki son zamanlarda, hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelmiştim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum, tüm günümü uyuyarak geçiriyordum. Sıkıntıdan patlayıp bir şey yapamıyordum, yalnızlıktan nefret eder hale gelmiştim.
Bu halde bankta oturuyordum ve ağlıyordum bu sebepler yüzünden, önemsiz sebepleri hayatımda önemli bir noktaya koyardım çünkü. Otururken telefonuma mesaj gelmişti, karşı sınıftan Jisung'un yazdığını görmüştüm. Birkaç kere aynı ortamda bulunduğumuz için kaydetmiştim numarasını.
Fakat hiçbir zaman bana bu anlamda bir şeyler hissettiğini düşünmemiştim.
Başkaları için önemsiz olan fakat benim delicesine mutlu olduğum maddeleri gerçekleştirirken yanımdaydı, uyku düzenimi yavaş yavaş düzene sokarken de yanımdaydı.
Sevgisine inanıyordum.
Ve bana o kadar çok desteği dokunmuştu ki, hiçbir şeyden zevk almayıp sebepsizce hayata karşı kırgın olan ben; birden tavana bakıp gülümseyecek hale gelmiştim.
Yavaşça gözlerimi araladığımda ne ara yüzüme ev sahipliği yapmaya başladığını bilmediğim tebessümümle birlikte telefonu elime aldım ve aramayı sonlandırdım. İçim içime sığmazken sohbete girdim ve sabitlediğim kişiye yazmaya başladım.
minho:
aşık olmuşum.
bana çok yardımı dokunan baş harfi han jisung olan birine,
öyle dediler.
(İletildi, 00.12)minho:
sen beni trouvaille diye kaydettin,
ben de aşkına karşılık vererek redamancy dedim sana.
(İletildi, 00.13)minho:
sözünü tuttun jisung,
bana öyle bir sebep yarattın ki;
hayatı sevmek için büyük bir sebebim var.
(İletildi, 00.14)minho:
iyi geceler balım.
(İletildi, 00.15)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
toska, minsung
Fanficjisung: eğer bir şansım olsaydı, akıttığın tüm gözyaşlarını öpmek isterdim. -texting-