minho:
jisung, nasıl yani?jisung:
tanışalım işte
ben sana kendimi tanıtacağım, sen de bana kendini anlatacaksın.
ve senin ruhunu iyileştireceğizminho:
jisung, hasta değilim ki ben.
neden öyleymişim gibi konuşuyorsun?
ruhum iyi değil mi benim?jisung:
siktir minho, tabii ki hasta falan değilsin.
sadece ruhun kırgın senin.
söylesene, okulun başındaki minho'yla şimdiki minho arasındaki fark fark edilmiyor mu zannettin?minho:
beni fark etmezler ki jisung
önceki halimi fark etmeyenler kırgın halimi nasıl fark etsin?jisung:
onların aptallığı
yeryüzündeki en büyük aptal onlarminho:
hayır deme öyle
kimse beni fark etmek zorunda değiljisung:
hayır, birçok kişi seni fark etmek zorunda.
fakat herkes değil.
çünkü o kadar naif bir insansın ki herkes fark ederse çok kırılırsın
(Görüldü, 20.30)jisung:
şimdi tanışma zamanıminho:
pekala, tanışalım bakalımjisung:
ben jisung, han jisung.
hemen karşı sınıfınızda okuyorum. hayatta yapmayı zevk aldığım şey çok yok fakat en ufak şeyi bile seninle yaptığımı düşününce her şey güzel görünüyor gözüme. sonbaharı severim çünkü sen seviyorsun, en sevdiğim renk kahverengi çünkü senin en sevdiğin renk. kedilerden korkarım fakat sen sevdiğin için her gün onları beslerim, okşarım tüylerini. onların tüylerini okşarken aklıma sen ve saçların gelir mesela. dağınık bıraktığın o saçlarını okşamak isterim hep. her gün seni izlerim; yanlış anlama sapık değilim, sadece çok aşığım.
(Görüldü, 20.32)jisung:
seni ağlarken gördüğümde tüm gözyaşlarını öpmek isterim ve seni üzen her şeyi yeryüzünden yok etmek isterim. kırgınlığına rağmen verdiğin o güzel hisse aşığım. ağlamaktan dolayı kuruyan yaşlar yanağındayken ne kadar güzel gözüksen bile ağladığın için nefret ederim her şeyden.
seninle ilgili sevmediğim tek şey ağlaman minho.minho:
tanışmanın anlamı kendini anlatmak değil mi?jisung:
benim her şeyim sensin minho.
yaptığım, el attığım her şeyde her zaman sen varsın.
(Görüldü, 20.35)jisung:
yemek seçmem aslında fakat sen her gün okul çıkışı bir kafeye gidip tatlı yersin. o günden beri en sevdiğim şey o tatlı. çevremde çok fazla insan yok çünkü seçiciyim, doğru insanları alırım hayatıma. beni üzmelerine izin vermem. bu yüzden iki tane arkadaşım var, isimleri chan ve changbin. üçümüz güzel vakit geçiririz. bir de sen varsın işte. çok atılgan bir insanım, çekinmem. neyi istiyorsam söylerim ya da istemediğim bir şey olursa söylemekten çekinmem. tanışmaktan da öyle.
ben, han jisung.
peki ya sen kimsin?minho:
ben minho, lee minho.
hemen karşı sınıfında okuyorum. sonbaharı çok severim çünkü çok hoş bir vibe veriyor. kahverengi en sevdiğim renk. hayalperest bir insanım, asla gerçekleşmeyecek hayaller kurarım ve kendimi ona göre şekillendiririm, bir nevi her şeyden kaçış yolum olur o hayaller. nedenini bilmediğim bir şekilde hayattan hiç zevk almam fakat en ufak bir şeye mutlu olurum.
(Görüldü, 20.38)minho:
özgüvensizim ve bir tane bile arkadaşım yok. insanlar kendi aralarında konuşup gülüşürken ister istemez bana mı gülüyorlar diye düşünürüm. bir not defterim var mesela, hiç arkadaşım yok fakat istediğim bir arkadaş grubu var. kafamda kurgulayıp o deftere yazarım. çok çekingen bir yapım var, kimseye hayır diyemem ve kimseyle tanışamam. arkadaş ilişkilerim eğer olursa başta güzeldir fakat çekingen olduğum için ilk muhabbeti ben başlatamam.
(Görüldü, 20.40)minho:
birine gereğinden fazla değer veririm ve bu değerin harcanışını izlerim her seferinde fakat yine de akıllanmam. yeni biriyle tanışırsam eğer onu hemen hayatıma dahil etmek isterim çünkü kaybetmekten korkarım. bir şeyi gereğinden fazla kafama takarım ve sürekli o şeyi düşünürüm. tek yaptığım şey müzik dinlemek. arada oturup düşünürüm bugün kendim için ne yaptım diye fakat cevabı olmaz. çünkü günün genelinde uyuyup müzik dinlerim.
(Görüldü, 20.42)minho:
günlük hayatta bazen çocuksu davranırım bu yüzden eski arkadaşlarım benimle iletişimini kesti. bir şeyi söylemeden önce beş kere düşünürüm çünkü sonunda alay konusu olmak istemem. yüzümden nefret ediyorum çünkü çevremdeki herkes çok çekici. kimseye derdimi anlatmam; bunun yerine kendime sığınırım ve neden böyle diye sorgularım. en yakınım dediğim hiçbir insanın en yakını olmam, bir insana ne kadar çok değer verirsem vereyim karşılığını alamam.
(Görüldü, 20.44)minho:
dönüp baktığımda ardımda bıraktığım günlerin çok boş olduğunu görürüm her seferinde, bu beni kötü hissettirir. istediğim şeyleri rahatça gerçekleştiremiyorum sebebini bilmediğim bir şekilde. fakat yapmak istediğim şeyler oldukça sıradan. yağmurda bol kazağımla müzik dinleyip yürümek isterim mesela fakat bunu bile yapamam. etrafımdaki kişileri güldürürüm fakat anında pişman olurum çünkü o kahkahaların alay kahkahaları olup olmadığını ayırt edemem ve bu benim çekinmeme sebep olur.
(Görüldü, 20.45)minho:
yalnız olmayı sevmem çünkü bir yerden sonra o kadar boğucu hissettiriyor ki o hissin altında eziliyor gibi hissediyorum. biri bana en ufak bir iltifat etse mutlu oluyorum ve tüm gün onu düşünüp gülümsüyorum. en ufak ayrıntıya gereksiz takılıyorum. eğer bir insan benimle iletişimini kestiyse sürekli kendimi sorgularım. normalde tanışmaktan senin aksine çekinirim fakat şu an çekinmiyorum.
ben, lee minho.
memnun oldum han jisung.
(Görüldü, 20.47)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
toska, minsung
Fanfictionjisung: eğer bir şansım olsaydı, akıttığın tüm gözyaşlarını öpmek isterdim. -texting-