3.3

455 66 9
                                    

Herkes hazinesini, sahip olduğu en değerli şeyleri veyahut şeyi korumak ister değil mi? Bu hazine altın, gümüş, para ya da bir kimse, bir yer olabilir. Peki bunları hiçbiri değilse, ölen birine verdiğiniz söz olsa ne olur peki? Ben söyleyeyim, Hyunjin gibi hissedersiniz.

Sığınabileceğiniz veya koruyabileceğiniz elle tutulabilir bir şey yoktur. Hatta çoğu zaman kimse yaşama sebebinizi, o sözü bilmez. Kendi içinizdeki çatışmalardan habersizdirler. Sık sık düşünürsünüz "O zaten öldü, bunu yapmasam da olur." diye ancak bu sadece asla yapılamayacak fikirler bölgesindedir. Her zaman tekrar edersiniz ama asla gerçekleştiremezsiniz.

Acı çekiyordu Hyunjin. Sırf ölen annesinin son sözleri "Yaşa." olduğundan ait olmadığı bu yerde hayatını sürdürmeye çalışıyordu. Çoktan intihar etmemiş olmasının sebebi buydu. Ölümden korkmuyordu ve aşağılık insanlarla aynı dünyayı paylaşmak ona ağır geliyordu. Öylece ölüp gidemezdi Hyunjin, intihara kalan son adımındayken annesinin acı içindeki gözlerle söyledikleri gelirdi aklına, yapamazdı.

Kardeşini de seviyordu ama annesi onun için özeldi. Sevgi kavramını ona hissettiren en özel kişiydi o kadın, oğlunu anlıyordu. Onun ince ruhuna dokunabiliyor, dans hareketlerinin altındaki her bir manayı çözüyordu.

Yine aniden ona annesine olan özlemini hatırlatan şey tüm asker arkadaşlarının birini kucaklarken kendinin köşede sessizce onları izleyişiydi. Ne kadar alışkın olsa da bazen acıtıyordu işte.

Bakışları düştü yere, gözlerinin dolduğunu kimsenin görmesini istemezdi. Toprağı karıştırdı biraz, başka şeyler düşünmeyi denedi. Sonrasında ise hissettiği kucaklanma ile şaşkınlıkla kollarını ona dolayan gence baktı. Abisinin ve sevgilisinin bakışlarını umursamayan Felix onun yalnızlığına dayanamayıp alfaya sarılmıştı.

Chan ve Changbin'le göz göze sarışına karşılık verirken ister istemez gerildi ancak tehditkar bakışlar almıyor oluşu onu biraz olsun sakinleştiriyordu. Felix'in sıcak davranışına ise daha sonra sevinebilirdi. Sarışın ise solmayan gülüşüyle üç alfayı içeri sürüklemeye başladı.

"Yeniden hoşgeldiniz! Bu arada az önce Minho hyunga sürpriz olsun diye söylemedik ama minik Yunseo'muz doğdu! Onu kesinlikle görmelisiniz! Tombul yanaklarını Jisung'tan, sivri burnunu da Minho hyungdan almış. Duşunuzu aldıktan sonra Jisung onu kucağınıza almanıza izin verir. Gerçi Minho hyung bebişi bırakır mı bilmem."

Hızlıca sıraladığı cümleleri sonrası kıkırdarken bir çift hariç hepsi içerideydi. Seungmin hala alfaya olan uzun soluklu sarılışını bitirememişti.

"Beni bu kadar özleyeceğini bilsem seni de yanımda götürürdüm."

Elbette sözleri bitimi kucaklaşmaları son bulmuş ve omzuna sertçe bir darbe almıştı. Devamında ise sesi çıkmayan genç, alfanın hafif belirgin olan gamzelerine öpücüğünü bırakıp elinden tutmuştu. İçerideki karmaşayı izlemek eğlenceli olacaktı.

Eve varır varmaz soluksuz uyumayı planlayan alfalar önce hızlıca duş sırasına girmiş devamında da Yunseo için kavgaya başlamışlardı. Daha merdivenlerden çıkarken itişip kakışırken odaya girdikleri anda sessizliğe büründüler. Kimisi tatlı aile manzarasının büyüleyiciliğinde iken kimisi de binbaşının onları kovmaması içindi.

Pembe pijamalarıyla yatağın içinde oturan lohusa omega gençlerin parlayan gözlerini farkettiğinde istemsizce gülümsemesi daha da artmıştı. Minho ise askerlerine kısa bir bakış atıp kucağındaki yavrusunu izlemeye geri dönmüştü.

"Gelin çocuklar, minik Yunseo'muza bakın."

Evdeki herkes binbaşı ve çekirdek ailesinin odasında toplaşırken gözler elbette yenidoğanın üzerindeydi. Daha bir haftalık bile değildi ancak güzelliği şimdiden hepsini esiri altına almıştı.

Cold Nights // Hyunchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin