0.9

78 9 45
                                    

 "Benimle dalga mı geçiyor anlamadım ki." telefonun diğer ucundaki arkadaşlarıma bunu söyleyerek yüksek desibelden attığım bir çığlığın etrafa yayılmasını ağzıma yasladığım yastık sayesinde engelledim.

 "Keşke uyarı verseydin de telefonu kapatsaydım."

 Ne kadar da umursuyorlardı beni. Gerçekten duygulanmıştım.

 "Şerefsizin evladı şu anda bu mu önemli? Sana diyorum ki Jeno'yla öpüştük ve sen bana gelmiş bunu mu söylüyorsun."

 Telefondan gelen hışırtılar kulağımı acıtmıştı bu yüzden hemen kulağımdan uzaklaştırmıştım.

 "Ryuna ne cebelleşip duruyorsun? Az yerinde dur kulağım acıyıp duruyor senin yüzünden."

 "Ryuna değil benim ben. Senin geri zekalılığına sevgilimin bu denli maruz kalmasına dayanamadım."

 Na Jaemin şu anda konuşulabilecek en berbat kişiydi.

 "Jaemin rahat bırak bizi ve telefonu Ryu'ya ver. Senin fikrini alamayacağımız kadar önemli bir konu bu."

 "Evet aynen. En son fikirlerime karşı çıktığında Jeno'yu öpmeni tavsiye ediyordum, baya da dinlemedin beni."

 Duraksamıştım çünkü haklıydı. Konferans görüşmede olduğumuzdan Maire de konuşmadaydı ve o da Jaemin'e hak vermişti ki bu oldukça nadir bir andı.

 "Ah kusura bakma hata yaptım. Öpüşemediğin Jeno demeliydim kusura bakma."

 "En yakın zamanda cezanı bulman dileğiyle sana sevgilerimi yolluyor ve telefonu kapatıyorum. Daha sonra detaylıca görüşürüz biz kızlar."

 Kızlar onayladığında hızlıca telefonu kapatıp yatağın üstüne fırlattım.

 Yaklaşık bir saat önce olanların etkisinden hâlâ kurtulamamıştım. Eminim ki başkası benim yerimde olsaydı o da aynı durumda olurdu. 

 İkimizin arasında gerçekleşen o yakınlaşma tam olarak dudaklarımızın birbirine değmesi noktasına varacakken kumsalın üst kısmındaki yoldan geçen birkaç sarhoşun yüksek sesiyle istemsizce odağım dağılmıştı ve o yöne dönmüştüm. Sonrasındaysa Jeno hâlâ yüzümde duran elleriyle hafif bir güç uygulayarak bakışlarımı ona çevirmişti.

 Anın farkındalığı yeniden vururken tamamen titremeye başlamıştım fakat dışarıdan fark edilemeyecek bir titremeydi bu. Kalp titremesi denebilirdi. Gözlerimi yumarak gerçekleşecekleri beklerken Jeno'nun sıcak dudakları alnımda yerini bulmuştu. 

 Yalan söylemeyeceğim, o an gerçekten derinlerde bir yerde büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım ama böylesi çok daha iyiydi.

 Gözleri sanki ruhuma bakmak istiyormuşçasına derin bakarken yanağımda olan eliyle yanağımı hafifçe okşadı ve geriye çekildi. 

 Geriye çekilirken fısıldadı. "Şimdi değil. Şu anda olmaz."

 "Neden şimdi olmaz?" diye bağırarak ona yapışmak aklımdan geçse de bu her şeyi daha da çıkmaza sürüklerdi bu yüzden yapmamıştım.  Daha doğrusu yapamamıştım.

 İyi ki de yapmamıştım çünkü zaten otele geri dönerkenki gerginlik bana yeter de artardı. Ortamı daha da garipleştirmek isritemiyordum. O da ben de en hızlı adımlarımızı atarak otele vardığımızda birbirimize hızlıca iyi geceler dileklerimizi ilettik ve resmen odalarımıza kaçtık. En azından ben gerçekten de kaçmıştım. 

 Odama girdikten sonra uzun süreli heyecan krizlerimin ardından hemen kızlara telefon açmıştım ve şimdiyse olduğum durumdaydım. Aklım daha da karmaşıklaşmıştı. Nasıl davranmam gerekiyordu, bundan sonra tepkilerim neler olmalıydı hiç kestiremiyordum.

I'll Die AnywayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin