0.7

80 8 40
                                    


 "Şahsen ben aşıksın diye yorumladım."

 Yok artık.

  "Dur bir ya. Yok artık yani."

 İçimden geçeni Mark dile getirdiğinde ona yalnızca ikimizin anlayacağı minnettar bakışlarımdan göndermiştim.

 Her ne kadar yakın arkadaşlarımızdan saklayacağımızı söylesek de artık kendi hislerimi adlandırmakta ve kontrol etmekte zorluk çektiğim için Jaemin ve Mark'a danışma kararı almıştım. Yani özellikle onları seçmemiştim şu anda müsait olanlar onlardı o yüzden bu duruma gelmiştik.

 Jaemin, Jeno'ya aşık olduğum konusunda oldukça ısrarcıydı fakat ben bunu kabullenmek istemiyordum. 

 "Daha her şey çok yeni bence hislerine bir isim koymak çok zor. Bir süre daha bekle ve kendini gözlemle derim ben."

 "Evet çok haklısın öyle yapayım dimi?"

 Mark kafasını olumlu anlamda sallarken Jaemin ikimize ters ters bakıyordu. 

 "En sonunda dediğime geleceksin, sadece gidişatı uzatıyorsun."

 Göz devirdim. "Ne yapayım yani söyle o zaman."

 "Ben sana aşık oldum, bence sen de bana aşık olmayı deneyebilirsin diyerek dudaklarına yapış uğraştırma hiçbirimizi. Sen de yorulma biz de yorulmayalım. Harika plan bence."

 Elimle arkalarda bir yeri göstererek "Seni düşünme paspasına alalım da hareketlerini bir gözden geçir. Ancak o zaman akıllanırsın."

 Jaemin bana bir şey söyleyecekken telefonunun çalmasıyla lafı yarıda kesildi. "Bekle sen bir yanıtlayayım şunu da göstereceğim sana düşünme paspasını. Ahan da bitirdim seni."

 "Ne diyorsun ya üf sus."

 Onu umursamayarak etrafa bakarken bir yandan da soğuk kahvemden geriye kalan buzları ağzıma atıp çiğnemeye başladım.

 "Efendim Jeno? Tamam ben dışarıdayım zaten sana attığım konuma gelirsin."

 Hassiktir.

 Ağzımdaki buzlar beni boğmadan hızlıca çiğnemeye çalışıp Jaemin'e döndüm.

 "Ne yaptın lan sen? Jeno ne alaka şimdi niye çağırdı şerefsizin evladı?"

 Şimdi umursamama sırası ondaydı "Sana, seni bitireceğimi demiştim. Hadi şimdi işine bak. Senin için değil benim için geliyor zaten."

 Kısa bir süre sonra oturuduğumuz kafenin dışında Jeno'nun arabası durunca hızlıca ayaklandım "Lavaboya gidiyorum ben, geri dönmeyedebilirim bırakın beni."

 Lavaboya vardığımda aynada gördüm yansımama büyük bir küfür etmiştim. Berbat gözüküyordum. Hava çok sıcaktı ve resmen ağzım gözüm birbirine girmişti.

 Hızlıca tipimi düzeltmeye çalışırken bir yandan da biraz sonra Jeno'yu göreceğim gerçeğiyle heyecanlanan kendime kızıyordum.

 Yüzümü yıkadıktan sonra ıslaklığı peçeteyle sildim ve yine aynada kendime baktım.

 "Sakin ol kızım, heyecanlanacak bir şey yok. Lee Jeno biraz çekici, yakışıklı ve nazik birisi olabilir ayrıca seninle de çok iyi geçiniyor olabilir bunda heyecanlanacak hiçbir şey yok. Anda kal, sakin ol rezil etme kendini."

 Kendime destek verip tam lavabodan çıkacakken kapının önünden yine aynanın karşısına koştum. 

 "Offf niye böyle oldum ben ya kafayı yiyeceğim."

I'll Die AnywayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin