◇◇◇
Kalabalık koridorda aceleci adımlarım eşliğinde yürürken sürekli birilerine çarpıp duruyordum. Çarptığım herkesten kısaca özür dileyerek yoluma devam ettiğim koridorda sonunda hedefime ulaştığımda sağ elimde tuttuğum iki kitabı iyice koluma sıkıştırarak gözlerimi sınıfın içerisinde gezdirdim.
Aradığım kişiyi bulamadığımda bıkkın bir nefes istemsizce çıkıvermişti dudaklarım arasından. Sıkıntıyla saçlarımı karıştırarak kapının önünden ayrılacağım esnada tanıdık bir bedenin bana doğru adımladığını fark ederek duraksamış, yanıma ulaşmasını beklemeye başlamıştım.
"Reina? Bu öğlen neden yemekhaneye gelmedin, hâlâ bitmedi mi işlerin?"
Küçük yaşlardan beri arkadaşım ve aynı zamanda da komşum olan Mark ellerini cebine koyarak sınıfın kapısına yaslanıp konuştuğunda onu kısaca onayladım.
"Sene sonundaki mezuniyet törenine çok az kaldı. Müdür bu sene hiçbir sıkıntı çıkmayacağından emin olmak istediği için epey sıkı davranıyor."
Yanıtım üstüne yüzünü ekşitti. "Ah hadi ama gerçekten okul başkanını bu kadar canından bezdirdiği zaman her şeyin harika işleyeceğini falan mı sanıyor bu manyak adam? Her neyse sen neye bakıyordun?"
Arkasında kalan sınıfını göstererek sorduğu soruyla bakışlarım istemsizce oraya yöneldi.
"Aslında Jeno'ya bakmıştım fakat bütün gün bir türlü bulamadım. Mesaj da attım ama iletilmedi, telefonu kapalı sanırım. Eğer onu görürsen onu aradığımı söyler misin?"
Mark cümlelerim üstüne hafif sesli bir şekilde güldüğünde sorgularcasına bir bakış attım ona.
"Dün bizim çocuklarla dışarıdaydık, Jeno'nun da kafası biraz güzeldi. Ayrıca önemli bir aile davetinden mi ne kaçarak gelmişti. Büyük ihtimalle ya azar işitmekle meşguldür ya da baş ağrısından yataktan kalkamamıştır."
Omuzlarım umutsuzca aşağı düştü. "Ağzınız yerinize başka bir organınızla içerseniz haliniz bu olur tabii aptallar. Neyse artık başka zamana kaldı. Teşekkür ederim, çıkışta beni bekleme yine okulda kalacağım."
"Tamamdır, eğer işlerin erken biterse mesaj at."
En sinir olduğum şeylerden birini yaparak yanağımı sıktı ve ona karşı atakta bulunacağımı bildiği için hızlıca sınıfa girerek benden kaçtı.
Sızlayan yanağımı soğuk elimle ovalayarak öğrenci konseyiyle toplanacağımız odaya doğru ilerlerken ona sövmeyi de ihmal etmiyordum. Acıtmıştı şerefsiz.
Merdivenleri indikçe aklım başka şeylere kaymıştı. Mesela Jeno'nun sabaha karşı bana yazdığı saçma sapan şeylere fakat Mark kendisi söylemişti içtiklerini yani büyük ihtimalle o an ne dediğini bilmeden yazmıştı. Demek ki fazla sorgulamaya gerek yoktu.
Toplantının yapılacağı odanın önüne geldiğimde derin bir nefesi içime çekerek aklımdakilerden uzaklaşmaya ve gündeme odaklanmaya çalıştım. Tabii ne kadar işe yarar olduğu meçhuldü ama yine de denemek gerekiyordu.
•••
Oldukça koşuşturmalı geçen uzun bir hazırlık sonrası bana küfür ettiklerini hissettiğim ağrıyan bacaklarımla sınıftan çantamı almak için oraya doğru adımlıyordum. Batmakta olan güneşin loş ışığıyla aydınlanan boş sınıfa girerek sırama doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll Die Anyway
Fanfictionjesaysno: Bu yaz yapacak önemli işlerin yoksa nişanlanmak ister misin? Benimle. ••• ↣Lee Jeno fanfiction. ↣Fluff, texting, düz yazı. ©j3nojam