🍀|Gon
"Yine haklı çıktım. Bu grupta ne zaman benim sözüm dinlenmeye başlanacak?" Leorio'nun isyanını duymazdan geldik. Kurapika ve Hisoka tüm odak bana bakıyorlardı. "Eeeee. Şimdi siz, sevgili mi oldunuz?" diye sordu Hisoka. Onu başımla onayladığımda dudaklarını büktü. "Benim Gon'um başka ellere gidiyor. Minik kalbim bunu kaldıramaz." Gözlerimi devirdim. "Illumi-san ile çıktığını bilmesem gerçekten ciddi olduğunu sanacağım." Oyuncu tavrından çıkıp sırıttı. "Kalbimin ilk sahibi hep sen olacaksın Go~n." Titredim. "Hisoka şöyle şeyler yapma hakikatten korkuyorum bak." Yine sırıttı. Bu adam bütün hayatını sırıtarak geçiriyor.
Kurapika'nın konuşması ile ona döndüm. "Şimdi ne olacak?" Arkama yaslandım. "Killua bana şeytan bir eğitmen ayarlayacağını söyledi. Güçlerimi kontrol etmeyi öğrenince babamı bulacağız. Ona bazı sorular sormak istiyorum. Bu sayede kafamın içinde dolanan soru işaretlerinden kurtulup hayatıma devam edebilirim. Üstelik arkadaşına da teşekkür etmem gerekiyor." Kurapika beni başıyla onayladı. Leorio elini çenesine koydu. "Bu gerçekten çok tuhaf. Şeytanlar asla hasta olmaz ama sen hasta oldun. Melezler olanlarda da öyle hasta olan görmedim ben. Sen nasıl hasta oldun?" Omuz silktim. "Açıkçası umurumda değil. Bunu derin-derin düşünüp kafayı yemek istemiyorum." Leorio beni başıyla onayladı.
Biraz daha konuştuktan sonra akşam zillerinin çalmasıyla herkes evlerine dağıldı. Yatağıma uzanıp duvar kenarına sindim ve gözlerimi kapattım. Elbette böyle sabit bir şekilde durarak uyuyan insanlardan değildim ben. Yatakta sırtüstü, yüzüstü, sağa doğru ve sola doğru yatıp uyumaya çalışıyordum. Ta ki yatağımda bir ağırlık, kafamın yanında bir kafa hissedene kadar. "Güzelim."
Derin sesi beni titretirken gözlerimi araladım. Onun mavi gözleri ile buluştu renkli gözlerim. Bana çok derin bakıyordu. Bu bakışlarına alışık değildim. Ona dahada kapılıyordum. Bu da sinirimi bozuyordu. O bana bunları yaparken ben onda böyle etkiler bırakıyor muydum, merak ediyordum. Sormaya çekiniyor daha doğrusu utanıyordum. Bu yüzden sadece bende bıraktığı etkiye sinir oluyordum.
"Hm?" diye cevapladım onu. Bana biraz daha yaklaşıp kollarını belime doladı ve beni iyice yakınına çekti. Burunlarımız birbirine değerken tuzlu denizin kokusu doldurdu ciğerlerimi. Bu kokuyu seviyordum. Ondan gelen her şeyi seviyordum. "Ne oldu?" diye sordum konuşmayınca. Çünkü bana sarılmaktan başka bir şey yapmıyordu.
"Eğitmen işini hallettim. Sabah gelecek." Biraz geri çekildim. Ciddi konularda onun çekim alanından olabildiğince uzak durmaya çalışıyordum çünkü o alana girdiğimde konudan çok ona odaklanıyordum. Ciddi bir meseleydi bu. Dinlemek zorundaydım. "Gerçekten mi? Nasıl yaptın bunu?" Omuz silkti. "Şeytanın bana borcu vardı. O da senin gibi ateş şeytanı. Zaten diğer türlüsü hiçbir şey öğrenemezdin." Onu başımla onayladım. Borcunun ne olduğunu sormak için dudaklarımı araladığımda buna izin vermedi. Beni tekrar kendine çekip alt dudağımı dudakları arasına alınca gözlerimi kapattım. Alt dudağımı sesli bir şekilde emerken bende onun üst dudağını dudaklarım arasına aldım. Benim dudağımı emdiği gibi onun dudağını emiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
peri güzeli ⌘ killugon ✓
Fiksi PenggemarOrman perisi gibi değilsin. Daha güzelsin, bana özelsin.