Zilin çalmasıyla kafamdaki düşüncelerden kurtuldum. Kalkıp kapıya ulaştım. Delikten baktığımda gelenin Happy olduğunu gördüm. Kaşlarımı çattım şaşırmıştım. Kapıyı açtım.
"Merhaba Bella Hanım. İlaçlarınızı unutmuşsunuz. Buyurun." Gülümsemesiyle ben de gülümsedim.
"Teşekkürler Happy. Unuttuğumu kuleden çıkınca fark etmiştim. Sağ ol tekrardan." Baş selamı verdi ve arabaya atladı.
Kapıyı kapatıp ilaçları masaya bıraktım. Saate baktığımda çoktan altı olduğunu gördüm. akşam yemeğinden sonra içmeliydim.
Çok geçmeden çıkmam lazımdı. Üzerime bir pantolon bir de sweat geçirince montumu giydim ve evden çıktım. Hava soğumuştu. Hızlıca varmam lazımdı.
Gelmiştim. Kapıyı açınca çalan zil sesi nedensizce mutlu ediyordu beni. Kapıyı açtım ve girdim. Güler bir yüz takınmam lazımdı. Hemen Jessica Hanım'a seslendim. Kasa bölümüne gelince yanına gittim.
"Jes, nasılsın? Neler yapıyorsun?" Gülümsedi ve kasanın arkasından dolaşıp yanıma geldi. Ellerimi tutunca tekrardan gülümsedim.
"İyiyim tatlım, gördüğün gibi uğraşıyoruz işte. Sen nasılsın, neler yapıyorsun?" Kafamı yana yatırdım.
"İyiyim ya ben de aynı uğraşıyorum işte. Ben buraya iş başvurmak için geldim. Ne gerekiyorsa her şeyi yaparım. Elim tutar yani. Ne dersin?" Kaşlarını çattı sonrasında hüzünlü bi gülümseme kapladı yüzünü.
"Canım, çok isterim ancak bunu patronla konuşmam lazım. Ona sormadan karar vermeyeyim." Dudaklarımı kıvırıp kafamı salladım.
"Anlıyorum. Peki madem, bir an önce sorabilir misin? Çok ihtiyacım var." Gülümsedi.
"Tamam canım. Halledeceğim, aklın kalmasın. Geç otur bir kahve vereyim sana." Kaşlarımı kaldırdım.
"Maalesef Jes, arkadaşım gelecek. Gitmem lazım." Gülümsedi ve beni kendine çekip sarıldı. Birkaç selamlaşmadan ve numaramı bıraktıktan sonra çıktım ve eve doğru yol aldım. Motor almam şarttı benim. Hayalimdeki motor aşırıya kaçıyordu ancak alacaktım. Yoldan geçen motorlara, her gün aklımda kurduğum hayallere bakmaktan, düşünmekten yorulmuştum. Motorum olsaydı böyle bir sorunum olmazdı. Dudaklarımı büzüp yürümeye devam ettim. İstiyordum işte.
🤎
Yorulmuştum. Eve geldiğim gibi uyumuştum ve ertesi gün kalkmıştım. Ne kadar uyusam da kendimi hala yorgun hissediyordum.
Yatakta oturur pozisyona geldim ve esnedim. Puflarımı ve hırkamı giyip oturma odasına geçtim. Yorgun ve halsiz hissediyordum, geçmiyordu bu his.
Burnumu çekip mutfağa ilerledim. Koyduğum yerden ilaçlarımı aldım ve gerekenleri içtim. Sonrasında tost makinesini fişe takıp ekmekleri doğradım. Çok aç değildim ancak zorlamalıydım çünkü bir an önce iyileşip işe gitmek istiyordum.
Tost makinası ısınana kadar televizyonu açıp telefonumu aldım ve banyoya adımladım. Rutin işlerimi halledip bakımımı yapınca ışığı kapayıp çıktım. Ekmekleri makinaya koyup bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirdim. O sırada dolaptan kahvaltılıkları çıkardım ve doğranacakları doğradım. Saçlarım rahatsız ettiği için dağınık klasik bir ev topuzu yapıp ekmekleri aldım ve sofrayı hazırlayıp televizyonun karşısına geçtim. Tam oturmuşken aklıma telefonumu banyoda unuttuğum geldi. Uzun bir süre ayrı kalmıştım ancak telefonumla bir işim olmadığı için çok aklımda değildi. Kulede kaldığım süre boyunca telefonumdan ayrı kalmıştım. Neyse.
Telefonumu almaya gitmişken garip sesler geldiğini fark ettim, tam olarak içeriden. Biri kapıyı açmaya çalışıyordu. "Siktir."
Telefonumu alıp polisin numarasını tuşladım. Acil bir durumda elimin altında kalması en iyi olanaktı. Dolabın içinden saç kesim makasını alıp yavaşça banyodan çıktım. Dikkatli ve sessiz olmalıydım. Tam koridor çıkışına baktığımda kapının yarım aralık olduğunu gördüm. Kaşlarım olabildiğince çatıktı. Derin bir nefes aldım ve kafamı çıkarmadan bakmaya çalıştım. Hiçbir şey göremeyince vücudumun üst yarısını duvardan oturma ve mutfak tarafına uzattım. Ekmeklerim yanacaktı! Makas olan elimi boşta bırakıp düşmemek için diğer elimi telefonuma dikkat ederek duvara dayadım. Tam diğer tarafa bakacakken arkamdan boğazıma bir çift kol sarılınca şoka uğradım. Uzun zamandır yakın dövüş yapmıyordum.
Derin nefes alıp bir elimi kolunun içinden geçirip boğazını sıktım. Arkamdaki uzun saçlı bir kızdı, makası ise zor durumda kullanacaktım.
Saçlarını tutup kafasına bastırırken aynı zamanda kendimden uzaklaştırmak için bir bası yapıyordum. Kafasını geriye çekip kendi kafama vuracağım anda kokunun çok tanıdık olduğunu duydum. Bu onun kokusuydu.
Selamlarr canlarım. Nasılsınız iyi misiniz?
Bölüm hakkında düşüncelerinizi almadan geçmeyelim.
Sizce kim geldi?
Vote vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayınnn seviyorum sizleri. İyi geceler, iyi akşamlar ve günaydın. 🫶🏻🫶🏻💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark's Daughter || Bir Çift Kahverengi (Düzenleniyor)
FanfictionEgosu, saçları, gözleri, kaşları... Tıpkı Stark gibiydi. Tony Stark. Her şeyden habersiz oyuncakçı bu adam, bu kıza ne yapacaktı kimse tahmin edemiyordu. Ancak iyi şeyler olmayacağı kesindi. Ona verilen zehir ile bambaşka birine dönüştü. Kimdi o? A...