6

1.8K 101 17
                                    

"Bella! Uyan artık."

Kolumun sarsılmasıyla gözlerimi açtım. Bu Pepper'ın sesiydi. Çok ama çok uykum olmasına rağmen yatakta doğruldum. Tamamen uyanınca bakım ona, elinde yemek tepsisi vardı. Acıkmıştım ve hepsini yemek istiyordum şu an.

"Çok teşekkürler." Yatakta doğrulup elinden tepsiyi almaya çalıştım ancak bırakmadı. Zorlamadan geri çekildim ama kaşlarım çatılmıştı.

"Kızma bana. Aç kalmayacaksın yiyeceksin hepsini fakat ben yedireceğim." Bu sefer kaşlarım daha çok çatıldı.

"Ben bebek değilim ve gayet de kendi yemeğimi kendim yiyebiliyorum." Tatlı bir gülümseme sundu bana.

"Tatlım, farkındayım ancak sen daha bebeksin. Aramızda kaç yaş var." Önüme peçete serdikten sonra çorbadan bir yudum verdi. Afiyetle yiyordum, çok güzeldi. Hatta uzun zamandır yediğim en güzel şeydi belki de.

Yemeğin bitmesine az kala duyduğum sözlerle kaskatı oldum.

"Biliyorum bebek değilsin. Ancak yetişkin biri de değilsin Bella. Kendini yaşamından ve çevrenden korumak için yetişkin sanmana veya öyle göstermene gerek yok. Tamam, zor bir hayatın var. Farkındayım. Bu seni erken olgunlaştırdı belki de, onun da farkındayım. Ama bazen bazı şeyleri akışına bırakmak gerekir. Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışarak bir yere varamazsın. Bu seni ancak daha da güçsüzleştirir. Kendini korumaya çalılman elbet kötü bir şey değil, yaşadığın şeyleri de bilemem, ama lütfen kendine saygın olsun. Olgun ve bilinçli bir bireysin. Yaşına göre fazla olgunsun hatta. Erken büyüdün, büyümüşsün. Ama kendine saygın olsun, kendini sev tamam mı? Kendine vakit ayır. Her şeyi bir kere bırak. Bir kere bırak ve halatlar artık senin elinde olmasın. Bir kere sal ve hayat nereye götürüyorsa oraya git. Akşına bırak kendini, bırak zarar gelsin. Biliyor musun bilmem ama, zarar olmayan yerden fayda da gelmez. Kanayan bir yaran var mesela, kabuk bağladıktan sonra altından deri kapanır. Yeni bir deri kaplar orayı ve sonra kabuk atar. Böylelikle derin de yenilenmiş olur, iyileşmiş de olursun. Bazen bazı şeyler için kötülük olması lazım. Kötü şeyler olsun ki iyi sonuçlar doğurabilsin. Bu söylediklerim aklında ne kadar yer edindi bilmiyorum ama, ne olur beni kale al. Olur mu?" Gülümsedi, başka hiçbir şey demeden tepsiyi aldı ve gitti. Tam kapıyı kapatacakken de döndü;

"Beş dakika sonra masanın üzerindeki ilaçlarını iç." Gülümsedi, kapıyı kapattı ve çıktı.  Öylece kalakalmıştım. Neler duymuştum ben öyle? Kimse bana daha önce bu kadar güzel şeyler söylememişti. Ve düşündüm söylediklerini; ya cidden her şeyi bir kere de olsun bıraksam? Neler olurdu mesela hayatımda? Kötü sonuçlar. Pepper haklıydı ancak ben de haklıydım.

Kafamdaki düşünceleri bir kenara itip ilaçlarımı aldım ve sürahiden bir bardak su doldurdum. İçtiğimde suyun etkisiyle rahatladığımı hissettim.

Son iki gündür kendimi iyi hissediyordum. Zaman mı çok çabuk geçiyordu yoksa ben mi öyle hissediyordum bilmiyorum ama öyleydi. Buraya geleli üç gün olmuştu. Kendimi yavaş yavaş iyi hissetmeye başlıyordum. İyiydim ya. İyileşecektim.

Canım sıkılmıştı. Kaç gündür sadece yatıyordum ve odadan dışarıya çıkmıyordum. Evet kitaplar vardı ancak fazla kitap okuyan biri değildim. Bir tanesi ilgimi çekmişti onu da dün bitirmiştim zaten. Derin bir nefes alıp yattığım yerden kalktım.

Yatağın karşısındaki dolaba adımladım ve açtım. Bir sürü kıyafet vardı, sayamayacağım kadar. Zaten dolap başlı başına kocamandı. Kulenin içi sıcacıktı. Bu nedenle kalın giymeyecektim. Dolabı dağıtmadan karıştırdıktan sonra uzun kollu, beyaz, crop sayılabilecek bir body ve siyah, bol bir eşofman aldım. Yanımdaki komidinin çekmecelerinde tarak olduğunu hatırlıyordum. Tarağı alıp banyoya geçtim. Dümdüz ve yumuşak saçlarım vardı. Her ne kadar fakir hayatı yaşasam bile bakımımı asla ihmal etmiyordum. Çünkü bu toplumda dışarıda kalmamak için mutlaka dışının iyi görünmesi lazımdı.

Stark's Daughter || Bir Çift Kahverengi (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin