ᴊᴇᴀʟᴏᴜs | ʜʏᴜɴᴄʜᴀɴ

𝐟𝐨𝐮𝐫

Gördüğüm rüyadan sıçrayarak uyandım. İçeriden gelen seslerle Chris'in de uyumadığını düşünüp yanına gitmek üzere odadan çıktım. Koridor oldukça karanlıktı diğer odaların da ışıkları yanmıyordu. Koridorun sonundaki odanın kapısının altından süzülen ışık dikkatimi çekti. İlerledim ve kapıya tıkladım.

"Gel."

"Ne yapıyorsun bu saatte?"

"Seni uyandırdım mı? Üzgünüm."

"Ah hayır, ben zaten uyanmıştım."

"Gelsene içeri."

Bu oda, evden ve özellikle de Chris'in odasından oldukça farklıydı. Beyaz duvarlar, renkli çarşaflar, açık renk mobilyalar vardı.

"Bu oda diğerlerinden baya farklı."

"Evet, kardeşimin odası burası."

"Görüşmüyoruz demiştin."

"Görüşmüyoruz değil de görüşemiyoruz."

"Neden?"

"Okulu burada değil gelip gitmek zor oluyor."

"Sen gitsene."

"Benimde okulum var Jinnie."

"Hafta sonu yok, çok özlediysen gidebilirsin."

"Ihım, gidebilirim."

"Chris, başka bir şey mi var?"

"Hayır, neden?"

"Bana bu görüşememe durumunuz biraz saçma geldi ikinizin de hafta sonu var o gelemese bile sen gidebilirsin."

"Boşver Jinnie bunları konuşmayalım şimdi. Seni uyandıran şey ne? Bir şeyin mi var iyi misin?"

"İyiyim bir şey yok, uyku tutmadı sadece."

"Anladım."

Benimle ilgilenmesi, merak etmesi hoşuma gidiyordu. Ama şöyle de bir gerçek vardı ki diğer arkadaşlarına ne yapıyorsa bana da aynısını yapıyordu işte..

"Sen neden uyanıksın?"

"Uyku tutmadı."

"Yarın maçın yok mu?"

"Var."

"Bu halde nasıl gideceksin? Dinlenmen lazım."

"Sen beni dert etme hallederim bir şekilde."

"Emin misin?"

"Eminim, hadi sen uyu yarın okula gelmesen de maça gelmek zorundasın."

"Tamam gidiyorum."

"Git."

"İyi geceler."

"İyi geceler."

Kafamı kurcalayan düşüncelerden sıyrılıp tekrar yatağın içine girdim ve uyumaya çalıştım. Bir yandan gördüğüm rüyayı diğer bir yandan da Chris'in kardeşi hakkında dediklerini düşünüyordum.

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi araladım saat çoktan öğleye geliyordu. Chris'in evde olmadığını biliyordum bugün okula gidecekti çıkışta da basketbol maçı vardı. Yataktan kalkıp tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya geri döndüm.

Telefonumu alıp gelen mesajlara baktım. Çocuklar bir sürü mesaj atmışlardı. Birbirinin aynısı bir sürü mesajı okuduktan sonra Chris'in attığı mesaja baktım.

Chris🫀
Günaydın jinnie

Mutfağın yerini biliyorsun bir şeyler ye güzelce dinlen ve bana gel

Attığı mesaja gülümseyip yanıtladım.

Hyunjin
Tamam baba :)

Telefonumu şarja takıp oturduğum yerden kalkıp mutfağa ilerledim bir şeyler yiyip ortalığı topladım ve odaya geri döndüm. Üstümü değiştirmek için kıyafetlerimi aradım fakat yoktu. Dün üstüme içki döküldüğü için Chris yıkamış olmalıydı. Chris'in dolabından bir şeyler almaya karar verdim. Üstüme bir sweat altıma da eşofman giydikten sonra telefonumu şarjdan çekip evden çıktım.

"Hyun buradayım el sallıyorum, sağına baksana!"

"Bağırma Jisung gördüm tamam."

"Hey bir dakika bu Chris'in-"

"Dün Chris'te kaldım kıyafetlerimi bulamayınca da onunkilerden almak zorunda kaldım."

"Bir dakika Chris'te mi kaldın? Senin bir evin var ve Chris'te kaldın?"

"Bağırmasana herkes bize bakıyor. Uyumuşum o da kendi evine götürdü bu kadar."

"Uyandırmak aklına gelmemiş mi peki?"

"Jis neden bu kadar deşiyorsun anlamıyorum."

"Dünkü garip tavırlarından olabilir canım."

"Ne varmış ki tavrında?"

"Sen gerçekten körsün Hyun. Resmen Jackson'ı kıskandı."

"Ne? Nasıl yani-"

"Birbirinizden hoşlandığınızı anlamıyorum mu sanıyorsun? Üstelik sadece ben değil Felix'de aynı şeyi düşünüyor."

"Yanlış düşünüyorsunuz öyleyse. O benim arkadaşım sizi nasıl seviyorsam onu da öyle seviyorum hepsi bu. Üstelik beni kıskandığını da düşünmüyorum."

"Haklı çıkabilceğin tek bir konu olabilir bu da Chris'in sana olan duyguları hakkında gerçi onun da ne yapmaya çalıştığını tam anlayamadım ama onun dışındakileri yemiyorum Jinnie. Unutma ben senin en yakın arkadaşınım."

"Chris'in bir şey yapmaya çalıştığı falan yok Jis benimde bir şey hissettiğim falan yok unut bunları."

"O zaman Chris'in Areum'la sevgili olmuş olması da seni rahatsız etmez değil mi?"

"Ne?"

"Bende az önce öğrendim kafamı karıştırdığını söylediğim konu da buydu, bir dakika Felix arıyor."

Ne yani o şanslı kişi Areum muydu? Sanırım nefes alamıyordum. Ensemde hissettiğim sıcaklık ve göğsümdeki sıkışıklıkla öylece kalmıştım olduğum yerde.