o cağın son günlerinde hifa clementine sorunsalı üzerine yoğunlaşmıştı.
ilk bakışta duyarsız görünebilirdi o, ama burnunun ucunda intihara meyilli bir kız gördüğünde bu duyarsızlığı bir kenara bırakmıştı. dorothea bu konuda duygusal bir tavır sergiliyordu ve bu hifa'yı düşündürüyordu; futbol maçının olduğu gün ağladıktan sonra iki kez daha benzer vakalar yaşanmıştı ve hifa bu sorunu dorothea yerine ikiziyle konuşmaya karar vermişti, ama boris clementine'i pek fazla tanımıyordu. sadece dorothea ve clementine'in arkadaş oldukları dönemde birkaç kez konuşmuştu ve hifa'ya yardım edebilecek bir bilgiye sahip değildi.hifa on gün boyunca adanmış bir şekilde kafa yorsa da bir molaya ihtiyacı olduğuna karar verdi; birkaç günlüğüne clementine hakkında düşünmeye ara verdi.
işte bu mola sırasında clementine sorunsalı stefan sayesinde açıklığa kavuşturulacaktı.
kat kat giyindiği ve dev boy kahvesiyle okula girdiği, yeterince mutlu günlerinden birinde okula gelen ilk kişilerden biriydi stefan. dersin başlamasına kırk dakika vardı, henüz kat görevlilerinin bile gelmemiş olduğunu düşündü. birşeyler okumak için uygun bir zamandı; tüm dikkatini steinbeck'in satırlarına vermişti ki koridordan gelen anormal sesleri duydu.
kontrol edip etmemek arasında kaldı ama merak duygusu ve sezgileri onu ilk seçenek için güçlendirdi.
birkaç metre uzağında oldukça yakın duran bir çifti görünce koridora çıktığı için pişman oldu.
ama bir saniye sonra oarın pek de mutlu bir çift olmadığını daha doğrusu çift olmadıklarını farketti.
"norman, istemiyorum! rahat bırak beni!" dedi kız ince hırçınca, stefan onun gizlemeye çalıştığı korkusunu hissedebiliyordu.
"neden bu kadar hırçınsın! haftalardır senin için uğraşıyorum, beni reddetmemelisin clementine." dedi norman.
stefan norman'ın biraz daha yaklaştığını, clementine'in bileğindeki elin sıkılaştığını ve clementine'in iyice duvara sindiğini gördü.
iç çekti ve gerekli olduğunda dövüşmenin onur verici olduğunu geçirdi aklından.
"norman!"
bunu beklemeyen norman arkasını döndüğünde stefan'ın sert sayılabilecek yumruğuyla karşılaştı.yamulan burnunu tutarak iki büklüm oldu, acı içinde doğruldu ve stefan'a vurmak için bir hamle yaptı, stefan buna izin vermedi ve yakaladığı kolu kıvırarak norman'ı kitledi.
"buna taciz deniyor norman." dedi sertçe.
"pişman olacaksın pislik!" dedi norman, burnu kanıyordu ve bu acıyla birlikte tehditler savuruyordu.
"ne demezsin." dedi stefan norman'ın kulağına eğilip.
kolunu bırakmadan önce uyardı.
"seni bırakacağım ve arkana bakmadan uzaklaşacaksın. hatta bugün okulda kalmamanı tavsiye ederim, yani kendi karizman için."norman birkaç küfür geveledi, kendini kurtarması gerekiyordu ve başını sallayarak stefan'ı onayladı.
stefan bıraktıktan sonra yalpalayarak yürümeye başladı, döndü ve clementine'e baktı.
"arkanı dönmek yok!" dedi stefan bunun üzerine.
"aptal." diye söylendi ve clementine'e döndü.kız tükenmiş görünüyordu ve bir heykel gibi tepkisiz duruyordu.
stefan; elinden geldiğince nazik,
"iyi misin?" diye sordu.clementine gözlerini kaldırıp stefan'a baktı, belli belirsiz başını salladı, kendini tutmaya çalıştı ama başarılı olamayarak ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızlar ve köpekler. -düzenlenecek-
Roman pour Adolescents- tw! başlangıç; 170922 novel; in progress by wolf.