⁸ - doğum günleri ve doğumlar.

29 4 43
                                    

k arlı, huzurlu bir gündü; herkes için olmasa da boris ve hifa için öyleydi.

ev ikisi dışında boştu; bunun nedeni klaus'un tüm gününü theodore'la geçirmeye başlaması, katherina'nın gerilen sinirleri yüzünden işlerine odaklanması ve donna'nın her zaman ki gibi meşgul olmasıydı.

salondaydılar; boris kucağındaki merm'le birlikte viyana filarmoni orkestrası'nın yeni yıl senfonisini üçüncü kez falan izliyordu, kedinin senfoniden zevk aldığı söylenemese de bulunduğu yerden memnundu.
hifa'ysa kulaklıklarını takmış, türkiye'deki vefalı arkadaşlarının doğum günü için yolladığı videoları izliyordu; bu olayın iyi yanlarından biri boris'in hifa'da tavan yapan stres seviyesinin düştüğünü görmesiydi; kardeşinin üç gündür tırnaklarını dibine kadar kemirdiği ve olanları araştırırken birçok kişiye yaka silktirdiğine emindi.

videolar bittikten sonra kulaklıklarını çıkarıp koltugun kenarına koydu ve her gün kesip kesmemekte tereddüt ettiği uzun saçlarını omzunda topladı. üstündeki pofuduk battaniyeyi düzeltirken,
"senin doğum gününü de kutluyorlar." dedi boris'e.

"vay, teşekkürler." dedi boris bu nezaket karşısında.
"beni tanıştırmayı düşünür müydün?" dedi bir saniye sonra.

"belki sonra." diye cevapladı hifa, eve temiz hava aldırmak için pencereleri açmaya kalktı.

miyop olmanın getirdiği en büyük zorluklardan biri insanların yüzünü kısa bir mesafeden bile seçememektir, ne kadar yakın olduğunuzun pek önemi yok.

"mavi-mor saçlı bir kız eve doğru koşuyor, kim olduğunu bilemiyorum." dedi hifa, gözlerini kısmıştı ama işe yaramıyordu.

kız verandaya tırmnadığında,
"clementine!" diye söylendi, şok içinde.

onun çalmasına gerek duymadan kapıyı açtı, clementine nefes nefese,
"dorothea! arka tarafta ve sanırım ayağını kırdı!" dedi.

"tanrım, başımıza gelmeyen kalmıyor!" diye serzendi boris, kucağından kalkmak için pek istekli olmayan kediyi yere bıraktı ve hızla dışarı çıktı.

"beni bekleyin!" dedi hifa, portmantodan aldığı ceketi ve şalı hızlıca giyinirken.

boris clementine'in cevabı ya da kardeşinin giyinmesini beklemediği için iki kız ona yetişmek için koşmak zorunda kaldı.

"bil diye söylüyorum," dedi hifa.
"dorothea'nin tehlikede olmasını umursayan ya da ona yardım edebilecek tek kişi sen değilsin."

"ne demek bu?" dedi boris, hem etrafına bakınıp hem de daha da hızlanırken.

"tüm sorumluluğu üzerine alma demek; nerede olduğunu biliyorsan herkese söyle ki neredeyse ölme veya ayağı kırıldıysa tek başına koşuşturma demek."

hifa haklıydı ve boris sadece susmakla yetindi.

"meranın ilerisinde." dedi clementine, sesine biraz daha endişe eklerken.

"geldik sayılır." dedi hifa, boris'e bir nebze rahatlık vermeyi umarak.

clementine'in gösterdiği şekilde merayı döndükten sonra bekleyen manzara az sayıdaki ağaca asılmış parti süslemeleri, okulu ekmekle kalmayıp gizlice çiftliğe giren okul arkadaşları ve konfeti patlatılırken çıkan mütevazılıktan uzak sesti.

yedi kişinin aynı anda mutlu yıllar diye bağırmasını ve başlarının üzerinde konfeti patlatılmasını beklemeyen ikizler irkildi.

boris'in ilk dışavurumu gülmeye başlamasıydı ama hifa bu kadar sakin kalmamıştı ve konfetileri kulağının dibinde patlatmamaları gerektiğine dair stefan ve charles'a azar çekiyordu.
dorothea gelip onları kurtarana kadar ikisi de tonlarca laf yemişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

 yıldızlar ve köpekler. -düzenlenecek-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin