3.BÖLÜM "BİLİNMEYEN MEKTUPLAR"

695 23 24
                                    




Yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar! 🐝


ŞEHRİN ÇOCUKLARI
3.BÖLÜM ❝ BİLİNMEYEN MEKTUPLAR ❞

Sormuşlar şaire;En büyük yokluk nedir? Şair acı bir tebessümle cevaplamış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sormuşlar şaire;
En büyük yokluk nedir?
Şair acı bir tebessümle cevaplamış.
Varlığına alıştığınız insanın yokluğudur.

Hayatta en acı verici şey diye sorsalardı eğer ne cevap verilirdi? Ölüm.

İlk olarak gelirdi ölüm, en basitinden sonsuz bir ayrılık gibi görünürdü kaybettiğiniz sevdikleriniz var olurdu. Fakat gerçekten öyle miydi? Düşünüldüğünde veya uğradığınız ihanetlerin ardından daha iyi düşünürdü insan böyle durumları.

Aslında öyle değildi bir daha dokunamayacak olduğunuzu düşünürdünüz, öyleydi de fakat en zorlayıcı şey o değildi. Varken yokluğuydu en zorlayıcı şey, birkaç adım uzağınızda olacak kadar yakın ama yanına dahi gidemeyecek kadar yokluğuyla en ağırını yaşardınız. Ölüm sizi ayırırdı belki ama bir gün kavuşacağınızı bilirdiniz, ölüm bile kavuştururdu elbet bir gün.

Ama ihanet?

Ölüm bile daha anlaşılır olurdu daha az acı verici bir duruma bürünürdü. Ne de ölüm ayırırdı sizi, sevgisinden emin olduğunuz kişiyi kaybederdiniz. Sana hissettirdiği güvenin, sana verdiği şeylerin bir yalandan ibaret olmadığını bilirdin. Ölüm ayırırdı sizi, ihaneti değil yalanı değil. Ve biliyor olurdun, ölüm bile ayırsa sizi eninde sonunda kavuşacağınızı peki şimdi?

Peki ben?

Gözüm kapalı atlardım uçurumundan, öleceğimi bilsem yine tutardım onun sıcacık ellerinden. Onun ellerinin yokluğuyla buz tutan ellerim sahipsiz kalmış gibiydi, bakışlarının verdiği huzur yok olmuştu.

Salona vardığımızda üzerimde hissettiğim bakışların rahatsızlığıyla kıpırdanırken sessizliği bozan Şeyda'nın sesi olmuştu, dudaklarında kocaman bir gülümsemeyle yanıma geldiğinde koluma girerek izinsizce çekiştirmeye başladı. "Seni bizimkilerle tanıştırayım," bir şey dememe fırsat vermezken kahverengi gözleri sahip olanın önünde durduğumuzda içimde beliren gülme isteğini bastırdım, kahverengili mavili.. taktığım lakapların saçmalığı gibiydi tüm olanlar.

Küçük bir tebessümünü dudaklarına yerleştirdiğinde gülümsemeye zorladım kendini, diğerine göre hep daha saygılı davranmıştı. Emirleri değil ricaları mevcuttu.

"Bizim küçük babacığımız Kırca."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şehrin ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin