04

26 7 0
                                    

Çağan Şengül - Sen Gülünce

Canı yanıyordu, onu sevmediğini düşünüyordu. Çağan hiçbir şey bilmiyordu ve sürekli sonunun mutsuz olacağını düşünüyordu. Uykusuz kalmıştı tüm gece ve gözüne gram uyku girmemişti, bunun üstüne gözünü her kapattığında Güneş ve Elfida'yı düşünmüştü. Nerden bilebilirdi ki Çağan'ın kız için her şeyden değerli olduğunu, Çağan için herkesi silebileceğini. Çağan, Elfida'nın gözünün önünde Güneş ile olmasından korkuyordu ve korkusu bir gün gerçek olacak mıydı? 

Sabah olmuştu, gün doğmuştu. Her sabah yeni bir başlangıçtı ama başka insanlar içindi. Ne Çağan ne Elfida ne de Güneş bu sabaha mutlu başlamamıştı. Hepsi kendince içindeki kafa karışıklıkları ve olumsuz düşünceleri ile okula kadar gelmişlerdi. Dersleri başlamıştı ama hiçbirinden ne ses vardı ne de seda. Daha sonra Elfida ve İnci sınıftan çıkmışlardı ve spor salonunun önünde bulmuşlardı kendilerini ama Çağan yoktu. O kapının önünde uzun süre beklediler ama adam gelmedi ve zil çaldı. Sınıfa doğru yol aldılar. Tam sınıfa girecekleri an Çağan karşıdan gülümseyerek arkadaşıyla geliyordu ve o an arkadaşı adamı kıza doğru yönlendirmişti. Elfida kendisine geleceğini düşünerek heyecanlanmıştı ama Çağan başka bir kızın omzuna elini atmıştı. Elfida kötü olmuştu, kalbine bir sızı saplanmıştı, adam ona doğru gelecek gibi yapmıştı ve kız heyecanlanmıştı ancak adam gelmemişti. 

O gülüşü güzel adam kız için zehirliydi kız bunu biliyordu buna rağmen seviyordu ama zehrinin gerçekten acıttığını o an anlamıştı. O adam her zaman böyleydi, hep gelecek gibi yapardı ama hiç gelmezdi. O adam hep o kıza bakardı ama hiç görmezdi. O adam kızı hep zehirlerdi ama kız o adamdan asla şikayet etmezdi. Kız gününün devamını sırasında uyuyarak geçirmişti, kafasını kaldıracak hali kalmamıştı ve başı fazlasıyla ağrıyordu.

Çağan ise bunu yaptığı için pişman olmuştu, bir an cesarete gelmişti konuşmak istemişti ama karşıda kızı izleyen Güneş'i görünce vazgeçmişti. Böylece daha önceden tanıdığı bir kızın omzuna kolunu atarak onunla konuşmaya başlamıştı ve Elfida'nın gözlerindeki hayal kırıklığını görmüştü. İlk başta şok olmuştu, kız ona kırılmış gibi görünüyordu eğer yanlış anlamadıysa kız onu kıskanmış gibi olmuştu. Bu Çağan'ı mutlu etmişti ama bu mutluluğu Güneş  yanına gelene kadar sürmüştü. Güneş yanına gelmişti ve konuşmaya başlamıştı. "Sen yakınların dışında hiç kimse ile temas etmekten hoşlanmazdın, ne oldu da kıza o kadar samimi davrandın?" Diye sordu. Çağan "Hala hoşlanmıyorum Güneş sonuçta o kız da arkadaşım sayılır." dedi. Güneş bu söze inanmamıştı ama bunu belli etmeden konuşmaya devam etti. "Ne zaman söyleyeceksin Çağan..." Dedi ve "...sevdiğin kızın kim olduğunu." diye devam etti. Çağan artık dayanamıyordu; yılları bu kızı sevmekle geçmişti asla kimseye açılamamıştı çünkü onu herkesten ayrı tutmak istemişti, içinde yaşamıştı ama şimdi onu sevdiğini kolaylıkla ona söyleyen arkadaşı gelmiş kimi seviyorsun diye soruyordu. bunun üzerine tüm cesaretini topladı ve konuştu. "Benimle olamayacak biri kalbimde kalsa daha iyi Güneş, yıllarca onu kalbimde sakladım, kimse dokunmasın istedim hep onu kalbimden ve benden alacaklar diye korktum ve kimseye söyleyemedim ama yine de onu aldılar benden, şimdi de kalbimden alırlar diye korkarak yaşıyorum. Haykırmak istiyorum herkese ama saklamak hala daha cazip geliyor." Dedi ve oradan ayrıldı.

Güneş cevap dahi veremedi çünkü anlamıştı, onun sevdiği kızı ondan çaldığını anlamıştı. Çağan hep çocukluk arkadaşını anlatırdı, ama adı asla geçmezdi. Güneş her sorduğunda adı da yüzü de kalbimde saklı derdi. Sonra bir gün Güneş Elfida'yı gördü ve ona tutuldu bunu ilk Çağan'a anlattı. Çok iyi hatırlıyordu, Çağan o gün gözünün önünde tükenmişti ama hiç aklına sevdiği kızın Elfida olabileceği gelmemişti. Bunları düşünürken dalmıştı ve nöbetçi hoca ona seslenince Güneş de sınıfına girdi.

En azından bir şeyler artık yerine oturuyordu. Zaman geçti ve bu esnada akşam olmuştu, Çağan okuldan çıktığından beri eski okulunun bahçesinde basketbol oynamıştı çünkü sadece bu şekilde iyi hissediyordu. Sona doğru dağılmıştı ve tekrar toparlayamamış kendini duvarın dibine zor bırakmıştı. Bıraktığı ilk an kızın fotoğraflarında soluklanmıştı, kızın fotoğraflarına bakakalmıştı ve onu hayal etmişti, çocukluklarını düşünmüştü: İlk onu mahallede görmüştü, onunla oynamak istemişti ama kız sadece ona bakarak "Ben güzel değil miyim?" diye ağlamıştı çünkü çocuk ona küçük gözlerini kırpa kırpa bakmıştı ve kız dayanamamış içindekileri dışarı dökmüştü. Çağan o zamanlar ne yapacağını bilememiş kızı alıp evlerine götürmüş ve kızı aynanın karşısına geçirip ona güzel olduğunu anlatmıştı. Elfida hayatında ilk defa birisine inanmıştı ve o kişi Çağan'di. Sonra yıllarca arkadaş olmuşlardı ve  kız okula başlayacağı zaman çocuk sadece tatil için gittiği ananesinden döndüğünde Elfida'yı bulamamıştı, kız öylece hayatından çıkmıştı ama o küçük çocuk kızı hiç unutmadı. Sonra aynı ortaokula gitmişlerdi, çocuk kızı tanımıştı ve onunla konuşmak için yanına gittiğinde kız onu tanımamıştı. Çocukta geçmişi anlatmaya cesaret bulamamış geri dönmüştü çünkü korkmuştu ya beni hatırlamazsa diye. Orta okulda da hep o kızı sevmişti bu esnada Güneş ile tanışmışlardı ama Güneş Elfida'yı hiç görmemişti ta ki liseye kadar. Liseye geçtiklerinde Güneş bir gün gelmiş ve Elfida'yı Çağan'a anlatmıştı. Böylece ortalık karışmıştı. Sonu bilinmez bir karmaşıklık ortaya çıkmıştı. Çağan bunları düşünmeyi bıraktı ve evine doğru yol aldı sonuçta annesi her an merak edebilirdi.

Bu sırada Elfida da okuldan döndükten sonra yorganın altına girmiş o adamı düşünüp durmuştu. O adam yakışıklıydı ama yakışıklılık az kalırdı çünkü o adam çok güzeldi. Erkekler için yakışıklı sıfatı kullanılırdı kız bunu biliyordu ama o adamı hiç yakışıklılık kalıbına sokmazdı çünkü bir sanat eserinden bahsedilirken o esere yakışıklı denmezdi o esere güzel denirdi, İşte o adam güzeldi. O adamın güzelliği ile mest oluyordu ama geçmişini hatırlayamıyordu Elfida, hatırlasa çoğu şey değişirdi ama hatırlayamıyordu. Bu yüzden ilerde kendinden nefret edecekti, hem de şu anda nefret ettiğinden daha çok...

Bazen başlangıçları kendisi bulmayı umuyor insan bazen başkalarının başlangıçlarından başlıyor, başkalarının hedeflerinden yol alıyor böylece sonunda mutsuzluğa ulaşıyor. Bazen biliyor bazen bilmiyor, kalbine eziyet ede ede öğreniyor bazı şeyleri. İnsan daha kendi başlangıcını yazamıyor ki kendi sonunu yazasın. Ne olursa olsun her zaman kendi yolundan gitmesi gerektiğini öğrenemiyor, hep başkalarının yollarına sapıyor. Sonra da mutlu son bekliyor. Çağan ve Elfida daha kendi başlangıçlarını yazamamış birbirlerinin başlangıçlarından yol alan iki kişi. Onları en fazla nasıl bir son bekleyebilir ki, fazla iç açıcı olmasa gerek.

Güneş'in BatışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin