Mert Çodur - Alıştım Zehrine
Hayat pişmanlıklarla doludur, bazıları vazgeçişler yüzündendir bazıları ise kabullenişler yüzünden. Biz kabullenmekten kendimizi alıkoyabilsek vazgeçmesek çoğu şey belki de güzel ilerleyebilecektir ve hayat bizim için hiçbir zaman güzel olmaz çünkü gözümüz dışarı döndüğü an başkalarının hayatlarını sadece pencereden görmemize rağmen asla derinlemesine bilmediğimiz hayatlar için kendi hayatlarımızı kötüleriz. Evet herkesin hayatı güzel değildir ama başkalarının hayatlarının güzel olduğunu düşünmek kötüdür. Kimi zaman bu bizim aşk hayatlarımızın da başımıza gelir. Bazen öyle bir an gelir ki bir başkasının aşkı kurtulsun diye -aşka gerçekten değer verdiğini düşünerek yapılan bu eylem sonucunda- kendi aşkımızı hiç sayarız.
Ve Çağan kızın da onu sevdiğini öğrenmesine rağmen kıza karşılık vermedi, veremedi. O beyaz gülleri haftalarca sakladı, her defasında Güneş'in neden sorusuna cevap vermedi, sadece istemiyorum artık o kızı dedi, kız bir gün dayanamadı ve kitapları bırakanın kendisinin olduğunu açıklayan uzunca bir paragraf yazdı ama Çağan buna karşılık onu tanımadığını, iyi birisi olduğunu ve kitaplar için teşekkürünü sunarak istemediğini söyledi. Elfida'yı böylece yıktı, daha sonra Güneş bu mesajı öğrendi çünkü Elfida Güneş'in evine kadar giderek; "Hani emindin onun da beni sevdiğine, baksana şu mesajlara en ufak bir değerim bile yokmuş." dedi. Güneş o gün sadece kızın yanında oldu, ertesi gün Çağan ile konuşmaya gitti, defalarca sordu neden diye defalarca "Benim yüzünden mi?" dedi ama Çağan her defasında "Artık istemiyorum." dedi. Bunun sonucunda Çağan hem Güneş'i hem de Elfida'yı kaybetti ama aslında amacı bu değildi. Sonra günler geçtikçe Güneş ve Elfida yakınlaşmaya başladı, çünkü Elfida fena yaralanmıştı, yaralarını saracak kimsesi de yoktu -Güneş dışında- Güneş o günden sonra Çağan'ın yüzüne bakmadı. Ne ara bu kadar kolay vazgeçecek birisi olmuştu anlayamamıştı. Güneş zaten isterse yıllarca Elfida'nın yanında kalsa da, Çağan Elfida'ya döndüğü gibi Elfida'nın Çağan'a gideceğini biliyordu.
Haftalar geçti, ne Çağan Elfida'ya döndü ne de Elfida Çağan'dan vazgeçebildi. Güneş ile Elfida yakınlaşmışlardı. Güneş neredeyse her gün Elfida'nın yanındaydı, Elfida'yı mutlu etmeye çalışıyordu, ta ki Elfida günden güne erimeye başlayıncaya kadar. Bir gün Güneş Elfida'yı güzel bi akşam yemeğine götürmüştü ama kız orada fenalaştı, Güneş onu hastaneye götürdüğünde Elfida'nın hasta olduğunu öğrendi, Güneş zaten farkındaydı kız gözünün önünde tükenmişti. Güneş, o gün Elfida ile açık açık konuştu, ne zamandır böyle olduğunu ve Elfida o gün Güneş'e neredeyse tüm hayatını anlattı. "Ben geçmişimi hatırlamıyorum bile Güneş, ben küçükken çok mutluymuşuz, küçük bir mahallede yaşıyormuşuz, bir sürü arkadaşım varmış ve en önemlisi ailemin anlattığı bir çocuk vardı; neredeyse her gün birlikteymişiz, oyunlar oynuyormuşuz ama ben sık sık fenalaşmaya başlayınca beni doktora götürmüşler, doktor hasta olduğumu söylemiş ama hastalığım ne asla bulamamışlar, ben günler geçtikçe herkesten uzaklaşmışım bazen ailemi bile unutmuşum ama o çocuğu hiç unutmamışım. Sonra ailem beni başka doktorlara götürmeye başlamış ve şehir dışında bir doktor yardımcı olabilmiş bana, biz de o küçük mahalleden taşınmışız ve ben o çocuğu o gün unutmuşum, yıllarca herkesi unutmama rağmen bir gün bile unutmadığım o çocuğu unutmuşum, bunun nedeni aldığım ilaçlar olduğunu söylüyor ailem, o ilaçlarla geçmişimi silmeyi hedeflemişler çünkü böylece geleceğimi hatırlayacakmışım. Başlarda yararlı da olmuş, yeniden doğmuşum o ilaçlarla ama hastalığım yine de bitmemiş, şu an geçmişimi hatırlamıyorum ama emin olmasam da biliyorum Güneş, boşuna Çağan'ı ilk gördüğümde farklı hissetmedim, başından beri onun o küçük çocuk olduğunun farkındayım ama asla emin olamıyorum işte. Bir kez olsun beni hatırlayıp yanıma gelmez miydi diye düşünüyorum ve o küçük çocuk Çağan değil diyorum ama yine de o çocuk her kimse Çağan gibi hissettiriyor, belki de ben öyle düşünüyorum." Bunun üzerine Güneş artık bir şeylerden emin olmuştu ve konuşmaya başladı. "Hani sana demiştim ya Çağan da seni seviyor git açıl diye..." Dedi ve sustu çünkü cümlesini toparlamaya çalıştı, hazır hissedince tekrar konuştu "İşte bu yüzdendi Elfida, Çağan bana hep seni anlattı, sizin küçüklüğünüzü anlattı. O seni hiç unutmadı ama şimdi neden böyle yapıyor anlam veremiyorum." dedi. Elfida ve Güneş, Çağan'ın neden böyle yaptığını gerçekten anlayamamıştı.
Çağan zaten ne zaman doğru kararlar vermişti ki, adam güzel gülüşlü olması ile kızı mutlu etmesine rağmen kızı sürekli üzüyordu. Kız gerçekten her gün daha da parçalanıyordu. Çağan Elfida'nın neden okula gelmediğini düşünüyordu aslında sırf onu istemediği için gelmeyeceğini düşünmeye de devam etti ama bu esnada Güneş de okula gelmeyi kesmişti. Üzerinden haftalar geçti ve Elfida ile Güneş birlikte okula döndüler, ilk başta Çağan şok olmuştu. Çağan sırf Güneş için sevdiği kızı reddetmişti ama Güneş bu durumdan yararlanmış görünüyordu. Kız üzgündü, henüz hastaneden bile daha yeni çıkabilmişti. Güneş kızgındı, Çağan'ın bu kadar kolay vazgeçmesine ama Çağan vazgeçmiş değildi.
Elfida o gün sınıfına gitmek için merdivenlerden çıkarken gülüşü güzel adam ile karşılaştı, adam tek başına kaloriferin üstünde oturmaktaydı ve kızı görünce gözlerini ayırmadan ona bakmaya başlamıştı. Kız gözüne fazlasıyla çökmüş gözükmüştü, adam paramparça oldu. Elfida da uzun zamandır görmediği adamı görünce dayanamadı, gözlerinden tanelerini çocuğun karşısında düşürdü. Adam böylece dayanamadı, kıza yaklaşmaya başladı ama kız öylece koşarak yanından uzaklaştı ve bu defa küçük gözlerinden tanelerini düşüren adamdı. o güzel gözlerinden düşen taneleri iyi ki zavallı kız görmemişti çünkü kız o küçük gözler için bile canını ortaya koyabilecekken böylesine kanlanmasına nasıl dayanabilirdi ki.
Elfida sınıfına çıktığında İnci ve Güneş'i gördü. İnci ve Güneş iyi anlaşmışlara benziyorlardı, Elfida yanlarına yaklaştığında İnci kızın ağladığını fark etmeden Elfida'ya "Elfida sanırım kayıp erkek kardeşimi senin sayende buldum." dedi ve Güneş ile İnci gülmeye başladılar. Elfida onların mutluluğunu bozmamak için hemen gözlerindeki yaşları sildi ve "Siz ikiniz gerçekten iyi anlaşmışa benziyorsunuz." dedi. Bu defa Güneş konuşmaya başladı ve "Elfida neredeydin tüm okulda seni aradım." dedi ama kız zaten bulunmak istemediği için okulun arka bahçesinde saklanmıştı uzun süre boyunca ama bunu saklayarak sadece "Bahçedeydim." dedi. Bu esnada zil çalmıştı ve Güneş de sınıfına döndü. İnci Güneş'in gitmesinden faydalanarak Elfida'ya Güneş'i kastederek "Siz ikiniz olmalısınız." dedi ama Elfida onu dinlemeyerek sırasına oturdu. Tabi bu süreçte ders başlamıştı bile.
Çağan da gözünden düşürdüğü taneleri ile öylece kalmıştı merdivenlerde ama Güneş Elfida'nın sınıfından çıktıktan sonra Çağan'ı görmüş ve yanına gelmişti. "Seni gerçekten anlamıyorum Çağan, hem kızın arkasından ağlıyorsun hem de onu reddediyorsun." Dedi ama Çağan Güneş'e dönerek "Sen de arkadaşını çok kolay yarı yolda bırakıyorsun ben de seni gerçekten anlamıyorum Güneş." dedi. Güneş adama diyecek tek bir kelime bulamadı, kız Güneş'ten Çağan'a hastalığı hakkında hiçbir şey söylememesini istemişti bu nedenle Güneş sadece "Senin için seni yarı yolda bırakıyorum aslında, Elfida'ya bir şey olsa seni kaybederim değil mi?.." dedi ve devam etti "...işte seni kaybetmemek için uğraştım o haftalarda." dedi. Çağan anlam vermemişti ama Güneş Çağan'ın konuşmasına fırsat vermeden orayı terk etmişti.
Güneş Çağan'ı yarı yolda bırakmak zorundaydı, gözlerinin önünde sevdiği kızı kaybedişini izlememek için. Güneş olmasa Elfida'nın yanında olacak kimsesi yoktu ve belki de çoktan kendini kaybetmiş olacaktı. Bu yüzden Güneş her zaman kaybetmektense bir süre de olsa arkadaşını kaybetmek istiyordu. Tabi bunu Çağan bilmiyordu ama keşke bilseydi böylece Çağan ile Elfida daha kolay iyileşebilirdi ve işte böylece bir şeyler açıklığa kavuştu; bazen küçük hatalar büyük sorunlara yol açabiliyordu. Güneş geleceği görebilseydi bu günü için pişman olurdu.
Keşke geleceği görebilseydin Güneş...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'in Batışı
Non-FictionDünya yeniden var oldu, yeni bir ay doğdu ama güneş çoktan battı... *bu kitap gülüşü güzel adama ithafen yazıldı*