Apar topar duş almaya gidip geri döndü. Bebek uyanmıştı. Hemen kucağına aldı. "Ne oldu bebek..."
Ağlaması gecmeye başlamıştı. Sylvia'nın göğsünün üstündeki giysiyi cekiştirdi. "Ah sen açsın... Özür dilerim." Onu yatırıp hemen süt içecekti ki ısıtması gerektiğini hatırladı. Bebeği kucağına alıp malzemeleri alıp odadan çıktı.
Yeni uyanmış jeanı görünce sevindi. "Hey! Jean!" Jean gözlerini avuşturdu.
"Ne var?"
"Yardımın gerek."
"Biz kreş ne zaman olduk ya."
Sylvia kızgınca baktı. Bebeği kucağına verdi. "Gel benimle."
Süt ısınırken jean bebekle oynadı. "Tanrım mikasa gibi... Çok tatlı."
"Mikasayı mı seviyorsun?" Dedi sessizce Sylvia. "!!! A-a nerden? Sen??!"
"Neyse merak etme söylemem."
Sütü biberona koyup mama ekledi. Çalkaladı. Isısına bakıp olduğunu anladı. Bebeği aldı ve gitti. "Teşekkürler."
"Ne demek." Dedi jean esniyerek.
...
Isınmadan sonra biraz dövüştüler. Sylvia çağrıldı. "Şehre yine gidiyorsun. Kliseyi biraz takip et araştır."
"Anlaşıldı efendim."
Odadan çıkar çıkmaz sıçtığını anladı.
Eminim irie orda olacaktı. Derin bir nefes aldı. "Sakin ol. Sorun yok.."
Biraz farklı giyinerek kendini saklamak istedi. Başka bir pelerin ödünç aldı hanjiden. Yeterince büyük ve onu saklıyordu. Saçlarını açtı. Sonuçta büyük bir savaş çıkmayacağına göre sorun olmazdı.
Bunu sarayda hiç yapmadığı için tercih etti. Giydiği bol pantalonla da tamamen örtünmüstü.
"Hanji." Dedi tedirgince. "Ben olduğum belli oluyor mu?"
"Sylvia sen iyi misin?"
"... "
"Merak etme saraydakinden farklısın. Doğallık sana ne çok yakışmış."
"Teşekkür ederim."
"Ağız tarafını bir fularla kapatmaya ne dersin."
"Mantıklı. Hatta boynumu da kapatmalıyım."
"Güzel dövme."
"Dövme değil." Dedi hafif gülerek. Hanjinin şaşkın ifadesine son bir kez bakıp çıktı. Elindeki fuları takarken Levi ile karşılaştı.
"Hayırdır temizliğe mi yardım edeceksin?"
"Üzgünüm kaptan. Göreve gidiyorum."
Sylvia biraz ilerledi ve Levi konuştu. "Bekle bende bu görevdeyim."
...
Formayla gidiyorlardı. Prensleri görmemek için dua ederken içeri girdiler.
Yutkundu. Garip bir hava vardı. Levi din adamlarıyla ve rahiplerle konuşurken Sylvia'nın umrunda bile değildi. Meryem ana heykelini inceliyordu. Binadaki renkli ışıklar ona yansıyor ve masallardan çıkmış bir manzara yaratıyordu.
Bir rahip onu farketti ve yaklaştı. "Dua edebilirsin. İsterseniz yapmanız gerekenleri gösterebiliriz."
"Tanrımın duamı her türlü duyduğuna eminim." İlerledi. Gözlerini kapattı ve dua etti.
'Ne olur keşif birliğine bir şey olmasın. Bu eziyetten kurtulalım. Bize güç ver... Ve beni affet.'
...
"Günah çıkaranların kayıtlarını napacağız gercekten?"
Levi göz devirdi. "Bak İrie de buradaymış."
"Ne!" Dedi. Sonra bir sessizlik oldu. "Hiç bir şey." Dedi Levi piç bir yüz ifadesiyle işine devam etti.
"Uzak kalmasını sağlayacağım. Keşif birliğine zarar gelsin istemiyorum."
"Dertleri bizle değil."
"Biliyorum. Ama keşif birliğini sevmiyorlar... Hayır, daha çok komutan sevmiyor."
Levi yan bir gözle ona baktı.
"Ona asla güvenmeyin. Sorun tamamen o. Kraliyeti içerden yönetiyor."
"O halde yeni kralımız çok yaşa." Sylvia duraksadı. Vücudu gerilmişti. "Hoş değil."
"Babanı gerçekten sevmiyorsun?"
"Seninki nasıldı?"
"Hiç olmadı. "
"Üzgünüm."
"En azından seninki gibi değildi. Görmemek daha iyidir."
"Kesinlikle."
Levi eliyle onun boynunu gösterdi.
"Bunu niye yaptı. Dövme mi seviyor?"
Sylvia yapmadığı şeyi yaptı ve kahkaha attı.
"Bu dövme değil. Siyah damarlar. Devamını goremiyoruz sadece. Bak bileklerimde de var."
"Baban sana hormon durdurucu vermiş olmalı."
"Espri kabiliyetiniz pek iyi bugünlerde."
"Harbiden bu adamın derdi ne?" Ciddileşti.
"Erwin komutanım anlatmadı mı?"
"Her şeyi bilmiyor değil mi Sylvia Liebert?"
"Ajan değilim öncelikle."
Sıkılmışlardı aslında. Yoksa levi bu kadar sohbet etmezdi.
"Yemin ederim ondan nefret ediyorum. O adamın dölü olmak benim hoşuma gidiyor mudur sence?"
"Hadi ama İrie ile izdivaç en kötü taraftı." Dedi Levi.
"Ama bundan kaçabildim." Levi bir bakış attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sylvia'nın İsyanı|Başlangıç (Snk fanfic)
FanfictionSylvia'nın İsyanı'nın devam kitabıdır...