66. bölüm

14 0 0
                                    

Richard kestiren İrie'ye baktı. Vicdanı ve intikam duygusu arasında gidip gelirken cebindeki zehri çıkarmış ve dudağına doğru tutmuştu.

Sylvia orada şans eseri denk gelmişti. O hareketini yapmadan hızlıca ilerleyip kolundan tuttu.

"Ne yapıyorsun?"

Richard kendine gelemiyordu. "Richard!"

Richard kendine gelince geri geri gitti. "Ne o?"

"..."

"Ne o!?"

"Hiç bir şey bilmiyorsun."

"Hayır hayır... Buna izin veremem." Dedi ona iki adım attı. "Elindekini ver."

"İntikam için."

"... Neyin?"

"Annemin."

Kaşları serbest kaldı Sylvia'nın. "... Anlat."

"Kral... Kralın oğluyum ben." Yutkundu. Biraz bekledi. "Kabul edilmedim. Aslında kral yüzüme bile bakmadı. Ölmüş malesef yetişemedim."

"Onu öldürmek mi isterdin?"

"... Bilmiyorum."

"İrie'nin suçu ne?"

"En zayıfından başlamak gerekir." Sylvia'nın yüzü bir garip oldu.

"Bu senin zayıf olduğunu gösterir o halde."

"Onu sevdim. Tatlı bir oğlan."

Yere oturdu. "Ben biraz içtim... Kafam yerinde değildi."

"Nedense inanıyorum bu dediklerine." Sylvia da yere çömeldi. "Teşekkür ederim."

"Şimdi git burdan."

Richard gitti. O sırada İrie uyandı. Sylvia küfür etti.

"Senin ne işin var burda?" Dedi uykulu sesiyle.

"Adamı koruyoruz hala boş yapıyor." Diye dışarı çıktı.

...

"...Sonra gitmedi. Kendini kaybetmiş gibiydi. Ortalığı karıştırıp iz olmadan gidiyordu. Sonra bir gün istifa etti. İrie üzülmüştü. Gitmemesini çok istedi."

Hanji konuştu. "Sende sevmişe benziyorsun."

"Bence bizden çok günahı yoktur. Hangimiz intikam duygumuzun kölesi olmadık ki bir zamanlar."

"Haklısın."

Sylvia güldü. "Haklıydı... Kraliyet sahte. Fakat o kadar iyi oturmuş ki bundan sonra ne olur bilmiyorum."

"Yönetebilen biri olsun. Kan man hikaye."

"Dimi."

"İrie olsun." Sylvia güldü. "Harika espri yeteneği romeo."

Ayağa kalktı. "Antremana gidiyorum. Geliyor musun?"

"Tabiki." Hanji elini tuttu ayağa kalktı Müsait oda bulunca girdiler. Sylvia rahat ve müsait bulunca üstünü çıkardı. Yarım atletle çalışacaktı.

"Vay vay." dedi Hanji çapkın tonda. Sylvia omzuna vurdu.

...

Sarayda derin bir sessizlik vardı. Herkes yemeklerini yerken Allyson sessizliği bozmak istedi.

"Neler yaptınız bugün çocuklar." Dedi gülümseyerek.

İrie konuştu. "Kitap okudum anneciğim. Ayrıca biraz antrenman yaptım. "

"Tebrik ederim oğlum. Shin sen ne yaptın?"

Shin lokmasını bitirdi. Düz bir tonda konuştu. "Şehirdeydim Kraliçem. Henrick amcamla."

"Umarım eğlenmişsinizdir."

"Elbette." Dedi Henrick göz kırparak Shin'e.

Aralarında anlaşma yapmışlardı. Sonuçta şüphe çekmek istemezdi. Zaten Henrickle vakit geçirmedim diyemezdi.

"Abi Kiraz ağaçları çok guzel olmuş. Hatırlar mısın eskiden güzel vakit gecirirdik."

"Evet güzel." Dedi kral kendini bozmadan. "İrie, Shin. Yarın biraz şehri gezin."

İkisi de konuşmayıp bakıştı. "Evet. Harika olur." dedi Henrick.

"Henrick yerinde dursan şaşarım." dedi kral göz devirerek. "Otur oturduğun yerde.

"Çok kötüsün." dedi Henrick surat asarak.

Etraf sessizliğe büründü. Shin izin istiyerek odasına çıktı

"Metin ol Shin." Sylvia'nın dediği aklına geldi. Tekrarladı.

...

"Tatlı oğlan." Saçlarını okşadı bebeğin. "çok güzelsin." Dedi iç geçirerek. "İsmin ne acaba..."

Ayağa kalktı bebegi yasladı omzuna.  Herkesin olduğu tarafa gitti. Oturdu sandalyeye.

"Yarın ki göreve ben geliyorum."

"Hayır." dedi Hanji. "Neden??"

"Ayağın yeni düzeldi."

"İyiyim. Hızlı iyileşiyor bil-"

"Hayır, Sylvia. Gelmiyorsun." diyince Sylvia "emredersiniz." Dedi itirazsız.

"Bebeğe bakmalısın sana oldukça alıştı."

"Evet, haklısınız."

"İhtiyaçlarını almak için dışarı çıkarsınız."

"Elbette."

Historia ve sasha sevinmişti. Dışarı uzun zamandır görev harici çıkmazlardı.

Sonrasında hazırlandılar. Bir kumaş parçasıyla bebeği sylvia'nın üstüne sardılar. "Vay canına bunu nerden öğrendin?" Dedi sasha'ya.

"Annemden."

Sylvia gülümsedi. Sonra gülümsemesi silindi. "Ne güzel."

Pelerini Sylvia'nın üstüne taktılar.

"Şey saçımı topuz yapar mısınız? Keşke daha önce söyleseydim."

"Sorun değil yaparız tabi."

...

"Tanrım..."

"Çok asil oldun. Çok güzelsin."

"Şey hayır." Dedi ve rahatsızca ensesini okşadı. "Güven bize. Gerçekten... Kraliçe gibisin."

Sylvia hafifçe gülümsedi. "Kraliyette yaşamış olmam onların kanından olduğumu göstermez."

"Kraliçeden daha güzelsin bu arada." Dedi mikasa.

"Hayır kızlar kraliçe cidden çok güzel yanından geçemem. Ayağa kalktı.

"Çok asil ama eskiden oldukça burnu kalkıkmış. Aslında bakarsan normal. Baya asilmiş. Kral da ona aşık olunca güçlü bir hale gelmiş. Ama anne olduktan sonra yavaş yavaş değişmiş. İrie'ye mükemmel annelik yapıyor."

Boğazını temizledi. "Hadi gidelim."

Sylvia'nın İsyanı|Başlangıç (Snk fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin