Kül Olmak

1.2K 126 51
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çook sevinirim
Keyifli okumalar efendimm
~


~



~





Birini tanımak için ne kadar birlikte zaman geçirmek gerekir? Ya da bir insanı tam olarak tanımak mümkün müdür? Kesinlikle değildir, her insan kendi içinde bir hayattır ve bu hayatta yine tek başınadır. Yanındakiyle kırk yıl geçirirsin de tanıdığını sanarsın kırk birinci yılda yeni bir tarafını keşfedersin, tam olarak böyledir işte. Bazen bir bakış, bir söz bir gülüş veya bir hareket bile değiştirebilir düşünceleri.

Feda da bir kaç gündür sanki yeni bir insan tanıyor gibi hissediyordu. Her gün farklı bir Doğanla karşılaşıyordu. Öyle ki bazen onun bir kaç kişiliğinin olabileceğini bile düşünmüştü. Sonra bu fikri saçma bulmuştu çünkü Doğan kişiliksiz bir insandı, bir de çoğul olması imkansızdı.

Önünde serilmiş çok sayıdaki tabaktaki kahvaltılıklara gözlerini kısarak bakıyordu Feda, arada da hala daha bir şeyler hazırlayan çocuğa kayıyordu bakışları. Dünkü garip çorbayı hazırlayan kişiyle aynı mıydı şuan bu sofrayı hazırlayan. Alt tarafı iki kişiydiler hem bu kadar şeyi de kim yiyecekti ki.

Masaya bir tabak dolusu patates kızartması koyan Doğan kendisine bakmadan tekrar arkasını döndüğünde gözlerini devirdi Feda. Bir de bu vardı dünden sonra Doğan asla onunla göz göze gelmiyordu, sanki bir şeyden kaçıyor gibiydi ama anlamamıştı Feda.

Doğan doğradığı domatesleri de sofraya koyup arkasını dönecekken Feda hemen yakaladı bileğinden.

"Doğan tamam yeter bir kuş sütü kaldı biraz sonra onu da koyacaksın diye korkuyorum"

Doğan bileğini tutan ince narin parmaklara bakarken sıkıntılı bir şekilde nefes aldı. Dün gece başına gelen şeyden sonra kendisinden bile kaçmak istiyordu. Bu çocuk ona neler yapıyor bilmiyordu ama ona bakmak bile bazı şeyleri harekete geçirmeye yetiyordu. Şuanlık bulduğu tek kaçış yolu saçma olsada göz göze gelmemek ve mümkün olduğunca uzak durmaktı. Bu yüzden uyku bile tutmamış sabahın köründe kalkmış deli gibi kahvaltı hazırlamaya başlamıştı Doğan, aklını dağıtmaya çalışıyor ama başarılı olamıyordu.

Feda kendisine bakmayan kara gözlerin hizasına girmek için hafifçe kafasını eğse de işe yaramayınca tuttuğu bileği itti.

"Kim bilir yine neyin peşindesin bilmiyorum ama otur artık yeter bu kadar iki kişiyiz"

Doğan kafasını sallayıp tam karşısına oturdu Feda'nın. Tabağına kahvaltılıklardan alırken göz ucuyla baktı kaşları çatık şekilde ağzına bir şeyler atan çocuğa. Hemen tekrar tabağına dönerken boğazını temizledi

"Bir şeyin peşinde değilim"

Feda kollarını birleştirip arkasına yaslandı. Alnında salak mı yazıyordu acaba ya da Doğan herkesi kendi gibi mi sanıyordu. Bir şeyler olduğunu görmemek için kör olmak gerekirdi.

"Peki neden garip davranıyorsun" dedi Feda hala kendisine bakmayan kara gözlerden bakışlarını almadan alaylı şekilde güldü "Şuna bak bana doğru bakmıyorsun bile"

"Her zaman ki halim"

Çatalı tabağa bırakırken kafasını eğdi Doğan, ne söylemesi gerekiyordu ki ya da ne söyleyebilirdi ki. Kendisi bile bilmiyordu neler yaşadığını. Feda kaşlarını çattı, bu hareketler neydi ki şimdi, demekki onun iyi davranması da buraya kadardı. Her zaman ki Doğan olmuştu işte, uğraşmak istemiyor büyük ihtimalle evinden gitmesi için yapıyordu.

KIZIL [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin