İlk Görev

255 58 98
                                    


Evde her zamanki gibi klasik bir akşam. Anya ödevlerini bitirdikten sonra casus animesini izleyip uyur, Violet bütün gece odasından çıkmayıp ödev yapar ve resim çizer. Her gün olan kısmı geçelim.

Violet nihayet herkesin odasına çekilip uyuduğundan emin olunca çizim defterini kapatıp komidinin üzerine koydu. Loid yarım saat önce gelip artık uyumasını söylemiş ve odasına gitmişti, bu süre içinde uykuya daldığını tahmin ediyordu. Yatağın altından kıyafetlerini aldı ve hızlıca üstünü değiştirip hazır duran çantasına telefonunu attı ve pencerenin önüne geldi. Gece evden kaçmak rutini haline gelmişti neredeyse. Pencereyi açıp sessizce aşağı atladı ve ezberlediği yollardan koşmaya başladı.

Kapıdaki adama siyah kartı gösterip içeri girdi ve doğrudan arka koridora geçti. Kapı onun geldiğini görmüş gibi kendi kendine açıldı, tabi ki bu arkasında duran Cedric sayesindeydi. İçeri girip kapı arkasından kapandığına sağında kalan çocuğun konuşmasını beklemeden karnına bir dirsek attı.

"Bu ne içindi?!"

"Bence sen benden iyi biliyorsun."

Cedric karnını tutarak yüzü buruşmuş halde koltuğa oturdu.

"Çok kabasın Violetta."

Violet Cedric'in karşısına oturup bacak bacak üstüne attı ve kollarını bağladı.

"Açıklama?"

"Mattheo'yu mu diyorsun?"

"Hıhı."

"Ne diyebilirim ki? Güzel para verdi."

"Tam bir pisliksin Cedric. Para için beni bile satarsın."

"Hey orada dur bakalım. Para için yapmayacağım sayılı şeylerden biri bu."

"Hayatımda senin kadar paragöz başka kimse görmedim."

"Senin de paraya ihtiyacın vardı sanki? Bu geceki uykuna veda etsen iyi olur."

Cedric cebinden bir kağıt çıkarıp masaya koydu ve Violet'e doğru ittirdi.

"İlk görevin."

"Cidden mi... Açıkçası eve gidip uyumayı planlamıştım."

Cedric kaşlarını kaldırıp kollarını bağlayarak tehdit edici bir şekilde bakınca Violet gözlerini devirip derin bir nefes verdi.

"Peki, peki."

Violet kağıdı alıp ayağa kalktı ve kapıya uzandı.

"Dikkatli ol Violetta."

"Olurum."

Kapıdan çıkıp arkasından kapattı ve dışarı çıktı. Bu saatlerde ıssız olması garip olan ara sokakta yavaşça ilerlerken elindeki kağıdı inceliyordu. Bir adres, öldürülecek kişinin adı ve resmi, ayrıca diğer ayrıntılar da yazıyordu. Kağıtla işi bitince çantasına koydu ve maskesi ile bıçağını çıkarıp o topuklularla nasıl ses yapmadığını anlayamadığım şekilde koşmaya başladı. Ne kadar hızlı olursa o kadar çabuk dönüp daha fazla uyuyacağını düşünüyordu.

Adrese geldiğinde elindeki kağıttan doğru yerde olduğuna emin oldu. Fazla gösterişli olmayan bir apart otelin önünde duruyordu şimdi. Maskesini çıkarıp cebine koydu ve içeri girdi. Beklediğinin aksine lobide kimse yoktu. Yalan bir konuşma yapmak zorunda kalmadığı için rahatlamış şekilde maskesini tekrar taktı ve kağıtta yazdığı gibi 6. kata çıktı. Asansörün ince tınılı sesi duyulup kapılar açıldığında bütün kapılardaki daire numaralarına bakarak koridoru geçti. Son odaya geldiğinde doğru numarayı bulmuştu. İçeriden gelen çığlık sesleriyle gerildi ama derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Kapı kulbunu dikkatlice aşağı çektiğinde kapı açılmadı, elbette ki kilitliydi. Avcunu anahtar deliğinin içine yerleştirdi ve gözlerini kapattı, anahtarın kapının arkasında takılı olduğunu hissedebiliyordu. Yavaşça elini saat yönünde çevirdi ve 'klik' sesi duyuldu.

Kapıdan birkaç adım uzaklaşıp elini öne uzattı ve gücüyle kapıyı sessizce açtı. Ana odada iki silahlı adam duruyordu, kapının bir anda ardına kadar açılmasıyla şaşkın şekilde ona döndüler. Şaşkınlıkları hızlıca geçince sustuluculu tabancalarıyla ateş etmeye başladılar. Violet iki eliyle önünde bir bariyer oluşturup kurşunları zorlanarak durdurdu, ardından adamlara geri gönderdi. Ve tam isabet, ikisi de vurulmuştu. İçeri girip silahlarını onlardan uzaklaştırarak birini de kendine aldı. Hala kısık çığlıkların geldiği diğer odaya ilerlediğinde arkasına dönmüş adamın bakışları ile karşılaştı, işte hedef.

Adam Violet'ten hızlı davranıp silahına hamle etmiş ve birkaç el ateş etmişti. Violet kendini korumaya çalıştı ama yeterince hızlı olamamıştı, kurşunlardan biri omzunu sıyırdı. Diğer iki kurşun ise havada asılıydı. Adamın arkasındaki elleri bağlı kadını görünce kurşunları geri göndermenin riskli olacağını düşündü. Kalkanı kaldırıp kurşunları yere bıraktı ve adamın elindeki silahı tek hamleyle odanın diğer tarafına fırlattı. Hala sol elinde duran bıçağı kalbine sapladığında adam neler olduğunu hala çözememişti.

"Violetta?"

"Geber pislik."

Adam yere düştüğünde Violet hala sakinleşememiş kadının yanına gidip ellerini çözdü ve ayağa kaldırdı.

"Hadi yürü."

Kadını arkasından sürükleyerek otelden çıktı. Kadın hala kendine gelmeye çalışıyordu.

"Hastaneye gitmen gerek. Gerisini halledersin değil mi?"

"E-evet. Teşekkürler."

"Yakınlarda bir hastane var oraya git hemen."

Ve arkasına bakmadan koşmaya başladı, eve gelene kadar. Pencereden içeri girdiğinde kendini nefes nefese yere bıraktı. Hala yerden kalkmadan çantasındaki telefonu çıkardı ve Cedric'e mesaj attı.

"Görev tamam."

Cevabın gelmesi çok uzun sürmemişti.

"İyisin değil mi?"

"Benim için bu kadar endişelenme."

"Aklımın kalmasından iyidir. İyi geceler Vio."

Telefonu çantayla beraber yatağa bırakıp sessizce banyoya gitti. Elindeki bıçağı yıkarken aynadan kanayan omzunu fark etti. Acısını anca hissediyor gibiydi. Bıçağı kenara bırakıp üstündekileri çıkardı ve ecza dolabından aldığı sargıyla yarayı sardı. Elbise ve bıçağı alıp tekrar odasına döndü.

"Yarın bunu dikmem gerekecek."

Kıyafetlerini katlamaya bile uğraşmadan yatağın altına attı ve pijamalarını giyip kendini yatağa bıraktı. Uyuması sadece birkaç dakikasını almıştı. İyi dinlen Violet.

☆☆☆

☆☆☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Forgerların Yeni KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin