'Hani sana menajer bir kadın için tasarım yapacağım demiştim ya' Tusem koltukta iyice yayılmış olan bana göz ucuyla bakıp dış kapıyı çarparak yanıma koştuğunda yüksek tondan konuştu. Hatırlamıyordum ama çaktırmadan başımı sallayıp devam etmesini bekledim.
'O kadın Çağla.' Anlamamı bekleyip heyecanla gözlerimin içine bakarken göz devirdim. 'Ay anlayışsınız Deniz. Emir Can'ın menajeriymiş kadın.'
'Oha tesadüfe bak. Haftalar sonra adam bir şekilde kendini belli etti resmen.'
'Evrenden bir yeni mesaj.' Kendi esprisine gülmekten bayılmaması için omzuna hafifçe vurduğumda kıvırcık saçları savruldu.
Birbirimize çok zıt görünüyorduk hatta düşüncelerimiz, görüşlerimiz de zıttı ama çok iyi anlaşıyorduk. Onun kıvırcık saçlarına zıt olarak benim düz sarı saçlarım vardı. Boyu kısaydı ama Türkiye genelinde ortalama sayılırdı bense uzundum. O moda tasarım son sınıf öğrencisiydi aynı zamanda da çok iyi bir firmada çalışan stajyer ben ise eczacılık bölümünde sürünen bir öğrenciydim. Zıtlıklarımızla en yakın arkadaşlar olmayı da başarmıştık. 11 yıldır da sürdürüyorduk.
İkimiz de Manisa'da oturuyorduk ve aynı ortaokulda tanışmıştık. Ailelerimiz de çok yakınlardı, İstanbul'a da bu şekilde gelebilmiştik. Tek olsam asla göndermezdi benimkiler. Biraz fazla sıkıydılar, üzerime çok düşüyorlar yani. Marmara'yı kazandığı için Tusem'in ailesi ona ev bile tutmuşlardı anında o da ailesine bölümü yerine ufak beyaz bir yalan söyleyerek benimle birlikte eczacılık kazandığını söylemişti. Şimdiye kadar güzel idare etmişti ama seneye Manisa'ya döndüğümüzde ne yapacağını cidden çok merak ediyordum.
'Kadının tasarımcılığını yapacak mısın yani?' Tusem'in şöyle saçma bir huyu vardı; ünlü insanların yanında normal kalamıyordu, yani bazen bayılır bazen dili tutulur bazen de ortamdan baya bildiğimiz koşarak kaçardı. Şimdi o ortama girip de bunların hepsini yapması içten bile değildi.
'Denemeyi düşünüyorum. Sonuçta tasarımcılar çok iyi insan kapıyorlar ve güzel para var Deniz. Hayatımız kurtulur.' Buna da her şeyden çok ihtiyacımız vardı.
İkimiz de öğrenciydik ve doğal olarak ailemizin gönderdiği paralar daha haftası dolmadan suyunu çekiyordu. Stajından para kazanıyordu ama stajı yaptığı şirketin her müşterisi farklı kazançlar getiriyordu.
'Bayılmaman için pratik yapmamız lazım. Kadın menajerse bir tek Emir'le çalışmıyor olabilir.' Başını sallayarak ne dersen emrine amedeyim duruşunda karşımda oturuyordu. Bu işi de hallederdik.
Çalan kapıyla dikkatimiz dağılmıştı. Genelde misafirimiz falan da olmazdı. 'Kapıyı açtıktan sonra mı yapsak?' Tusem üşenerek kapıyı açmaya giderken ben de meraktan peşinden gittim.
Kapıyı açıp kocaman gülümseyerek gelen kadını içeri davet etmesiyle hayretle ona bakmaya başladım. 'Ay hoşgeldiniz, ben sizi beklemiyordum.' Kim bu kadın ya?
'Kusura bakmayın rahatsızlık vermek istemedim ama şirket adresini verdi, sana da haber vereceklerini söylemişlerdi ama.' Kadın yavaşça içeri geçip koltuğa otururken durumu açıklamıştı ki ben hala anlamıyordum. Tusem'i kolundan tutup sorgulayan bakışlarla onu süzdüğümde sessizce 'Çağla Hanım.' diye açıklama yaparak peşinden gitti.
Onlar koltuğa geçmiş tanışmaya çalışırken ben de mutfağa geçerek onlar için kahve hazırladım. Yanına da evde olan son bisküviyi koyarak iç çektim. Tusem yalnız olsaydık hepsini aynı anda ağzına sokup lezzet dansı da yapabilirdi. Tepsiyle birlikte yanlarına büyük bir gülümsemeyle geçtim.
Tepsiyi bırakıp Çağla Hanım'a elimi uzatarak konuştum. 'Deniz ben bu arada Tusem'in ev arkadaşıyım.' Kadın kibarca elimi sıkıp gülümsedi. 'Tanıştığımıza memnun oldum Deniz, ben de Çağla.'
'Ben sizi rahatsız etmeyeyim. Tusem çok yeteneklidir bu arada eminim çok memnun kalırsınız. Size kolay gelsin.' Gülümseyerek onları yalnız bırakıp odama geçtim. Vize dönemi yaklaşıyordu son senemde daha da zorlayarak yüksek bir ortalamayla mezun olmaya çabalayacaktım.
Aradan geçen 2-3 saatte hiç ara vermeden bütün notları yalayıp yutmuştum. Kendimi derslere verdiğimde de başka şeyler düşünmediğim için işime geliyordu. Kaçış yolu işte. Tusemlerden de ses gelmiyordu. Herhalde kadın hala buradaydı yoksa Tusem çoktan başıma gelip beni dersi bırakmaya zorlayabilirdi. İyice sıkılıp kitabın kapağını kapattım. Kafa derimi zorlayan saçlarımı da tokadan kurtararak serbest bıraktığım sırada kapımın önünde bir gürültü koptu.
'Deniz asla inanamazsın.' Deliyi an çomağı hazırla. Tusem kapıyı şak diye açıp yüzünde kocaman gülümseyle içeri daldığında sırıtmaya başladım.
'Ne oldu hadi bakalım?' Döner çalışma sandalyemi hızla kendine çevirip beynimi yerinden oynatırken yatağıma kendini bıraktı.
'Yemeğe gidiyoruz yarın akşam.'
'Düşündüğüm kişi mi?'
'Arctic Monkeys'le yemeğe nasıl gidelim Deniz ya.' Tusem yine karışan kafasıyla benim de kafamı karıştırmaya çalışıyordu.
'Emir Can İğrek mi Tusemciğim?' Anladığımı anladığında kaşlarını kaldırıp haaa diye bir ses çıkarttı ve başını salladı.
'Büyük aşkınla karşılaşmaya gidiyoruz hayatım'