0.3.

134 16 27
                                    

Yemek için çok isteksizdim açıkcası. Tamam yani Emir Can'ı görmeyi kim istemez ama orada ne işim vardı benim? Tusem ve Çağla Hanım iş konuşmak ve kaynaşmak istedikleri için yemeğe oturacaklardı, Emir Can ve benim ne alaka olduğumuzu çözemiyordum.

Tusem zaten tam 24 saat boyunca yemek için heyecandan dans edip şarkılar söylemişti. Ne giyeceğini sorduğumda da eşofman yanıtı vererek başımı döndürmeyi başarmıştı. Ben de her gideceğim yere üç gün önceden hazırlanan yürüyen anksiyete olarak dakikasında kıyafetlerime falan karar vermiştim bile. Kalın bir eteğin altına siyah ince çorap ve botlarımla birlikte beyaz bir kazak. Tusem delisini de yeşil bir gömlekle siyah pantolon ayarlamıştım. Moda tasarım okuduğu halde eşofmanlarıyla Medine dilencisi gibi dolaşan canım arkadaşım benim.

Ben hazırlanıp Tusem'i de yarım saat kapıda beklettikten sonra çok da uzakta olmayan Çağla Hanım'ın evine gitmek için yola koyulduk. Daha doğrusu yürüme çabama karşılık Tusem'in otobüse binelim kavgalarıyla birlikte yürümüştük.

Eve vardığımızda dışarıdan fazla mütevazi görünen ev içeriden gerçekten mükemmeldi. Ne çok gösterişli ne çok pespaye. Her şey kararındaydı ve ben zenginim diye bağırıyordu. Çağla Hanım da çok içten davranıyordu, hatta hanım dediğim için beni azarlamıştı. Bize kısa bir ev turu verirken aklım Emir Can'daydı. Ortalarda yoktu, herhalde daha gelmemişti.

'Artık yemeğe geçelim mi kızlar?' Çağla'nın sorusuyla kendime gelerek gülümsedim.

Tusem durur mu? 'Şey Emir Can gelmeyecek miydi?'

'Müsait olursam uğrarım demişti.' Çağla'nın kısa açıklamasından sonra mükemmel sofraya geçerek açlığımızı ve öğrenciliğimizi belli etmeden yemeklerimizi yedik.

Onlar iyice kıyafetler, özel tasarımlar, özel günlerden konuşmaya dalmışken sıkıntıdan baygınlık geçirmemek adına bardağımda ki suyla bakışıyordum. Keşke gelmeseydim ne güzel evde uyurdum.

Düşüncelerimle boğuşurken çalan kapıyla silkelenerek yüzük parmağımı kontrol ettim. Babamın geri kafalılığı yüzünden İstanbul'a gelmeden sırf milletin ağzı laf yapmasın diye patronunun oğluyla nişan yapmıştı. Çocuğun da benim de gönlümüz yoktu o yüzden Manisa'ya dönünce atacaktık.

İçeri ışık gibi gülümseyerek giren Emir'le istemsizce gülümsemeye başladım. Üzerinde krem rengi bir kazak ve altında kotu vardı. Tusem masanın altından bana tekme atarken Emir elini uzatıp 'Aa dolandırılmaktan kurtardığım kız.' Dedi. Gülerek elini sıktım. 'Evet tam olarak o kız ve adım Deniz.' Masada boş bulduğu bir yere yerleşirken sessizce 'Unutmak ne mümkün.' Diye fısıldamasıyla bir anda tansiyonum eksilere düşmüştü.

Tusem de Emir'e bakmamaya çalışıyordu, sürekli gözlerini kaçırıp bayılmamak için kendini çimdikleyip duruyordu. Gülmemek için dudaklarımı dişlerken Emir'le göz göze geldik.

'Tusem de çok güzel fikirler var Emir, sen de tasarımcıyla çalışmak istiyorum demiştin.' Çağla lafını bitirmeden Tusem ağzında ki suyu yutamadığı için boğulmuştu ve öksürmeye başlamıştı. İkisi de endişeyle başına toplanıp onu kendine getirmeye çalıştıkları sırada gülmekten hareket edemiyordum.

'Gülmesene Deniz, arkadaşın boğuluyor.'

'Hayır, iyi o sakin olun.' Ben gülmeyi bırakamadan Tusem'i alıp lavaboya götürdüm. O da kızarmış suratıyla sinirle bana bakıyordu.

'Kızım böyle durumlar için beni yardımcın olarak çalıştırman lazım.' Hem gülüp hem ciddi kalmaya çalışarak Tusem'in yüzüne su çarptığında hala sinirliydi.

'Ya ne bileyim ben çok ani oldu. Heyecan yaptım.' Yüzünü kurularken ikimiz de derin nefesler alıyorduk.

'Tamam sakinleş içeri dönelim, hiçbir şey olmamış gibi tasarımcısı olabileceğini söylersin konuyu açarsa. Hadi.' Silkelenip kendine geldiğinde gülümseyerek masaya döndük. İyi misin sorularını yanıtlayarak kocaman gülümsemesini takındı. Sanki az önce baygınlıktan boğulan kendisi değilmiş gibi.

Yemeğin sonlarına doğru artık ben uykusuzluktan bayılmak üzereydim. Emir'i de aralarına katarak kıyafet tasarımlarından konuştukları için sessiz kalmıştım. Arada bir göz göze gelip birbirimize gülümsüyorduk ama yaşım ve okuduğum okul dışında bir şey konuşamamıştık. Tusem'le Çağla ne zamanlarda, nasıl buluşup halledeceklerine karar verdiklerinde artık bize de yol gözükmüştü.

'Her şey için teşekkür ederiz.' Kibarca gülerek Çağla'ya elimi uzattığımda elimi sıkmak yerine kısaca sarıldı. Tusem'le de aynısını yaşayarak bizleri kapıya kadar uğurladı.

'Aslında kızlar saat geç oldu, eviniz yakın ama yürümeyin. Emir bıraksın sizi. Olur dimi Emir?' Tam kapıdan çıkarken yaptığı teklife ben itiraz edecekken Tusem bacağımı sıktığı için susmak zorunda kaldım.

Emir'in de kabul etmesiyle yolculuğumuz başlamış oldu. Tusem beni ön kapıya itip arkaya saklanmaya çalıştığı için öne geçmiştim. Kemer takmayla uğraşmamak için genelde arka koltuk tercih ederdi zaten ama Emir'le de benim aramı yapma çabasına hayran olmamak elde değildi.

'O zaman gelirsiniz konserlere falan. En yakında Bostancı'da var.' Emir de sessizlikten sıkılmış olacak ki ortaya laf atmıştı.

'Geliriz tabii, gerçi vizeler de yaklaşıyor.'

'Deniz'e bakma Emirciğim geliriz biz.' Emirciğim? Emir'in kocaman gülümsemesiyle rezil olmaktan son anda kurtulmuştum. Tusem de sanki birkaç saat önce Emir'le konuşmaya çalışırken boğulan kendisi değilmiş gibi adama Emirciğim falan diyordu.

Pek de konuşmadan evin önüne geldiğimizde Tusem 'Tuvalete gitmem lazım. Numaranı Emir'e ver.' Diye bağırarak arabadan kendini atmıştı. Emir daha onu tanımadığı için deliliklerine anlam veremeyerek gülmüştü.

'Böyledir o biraz. Alışırsın.'

'Numaranı alalım o zaman Deniz.' Gülümsemeye devam ederek telefonunu açıp uzattığında numaramı yazıp kaydetmeden ona geri verdim. Herhalde rehberinde birden çok Deniz vardır.

'Teşekkür ederiz. Şöförlüğün de cidden çok iyiymiş.' Çağla'nın biz evden çıkmadan Emir'in şöforlüğünü fazlasıyla övmesine laf atarak gülümsedim.

Kemerimi çözüp arabadan inmeden bir kez daha gülümseyerek ona baktığımda sıcacık gülümsemesi resmen içimi ısıtmıştı. Ben kapı koluna uzanmadan o üzerimden kapıya uzanarak açmaya yeltendiği için fazlasıyla yakındık. Büyük ihtimalle kulaklarımda çarpan kalbimi o da duyuyordu.

'Kapı biraz sert.' Diye kısa bir açıklama yaparak geri çekildi. Ben nefesimi tutup arabadan inerken aklımı başımdan almış arkamdan gülümsüyordu.

YangınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin