"Güneş battığında ve Ay doğmaya başladığında, karanlık çöktüğünde ve gece olduğunda neden böyle hissettiğimizi hiç düşündünüz mü?
Derler ki Güneş lanetlenmiştir, insanlar uyanık kaldıkları saatlerde, yani gündüzleri yaşamaya devam edebilsinler diye lanetlemişler Güneş'i. Çünkü Güneş o kadar parlak bir ışığa sahipmiş ki bu ışık ile tüm gerçekleri gün yüzüne çıkarıyormuş.
İnsanlar üzgün olmaktan yorulmuşlar. Artık gözyaşları tükenmiş, nefes alamıyor hâle gelmişler. Her şeyi kabul etmek, yüzleşmek çok ağır gelmiş. Artık unutmaya ihtiyaçları varmış. Unutmaya ve mutlu olmaya.
Bu yüzden tek yolu Güneş'i lanetlemek ile bulmuşlar. Ancak her lanette olduğu gibi burada da ödenmesi gereken bir bedel varmış.
Güneş ışığının bir bölümünü Ay'a vermiş, artık gece çöktüğünde Ay Güneş'in gerçekçi ışığı ile aydınlatacakmış Dünya'yı. Ve insanlar gündüzleri her ne kadar mutlu olsalar da gece vakti geldiğinde gerçeklerden kaçamayacaklarmış.
Lanetten sonra insanlar ikiye bölünmüş. Bir grup yaptıklarının yanlış olduğunu ve Ay'ın ışığının çok daha can yakıcı olduğunu, artık yaşayamadıklarını söylüyormuş. Diğer grupsa tam tersine gece zaten uyuduklarını ve bununla başa çıkabildiklerini söylüyormuş.
"Hep uyuyarak mı kaçacağız gerçeklerden? Ben o günden beri rahat ve huzurlu uyuyamıyorum ki. Anlamıyorsunuz, burada bir yanlışlık var. Evet eskiden de üzgündük ama bu Güneş'in suçu değildi, bizim suçumuzdu. Güneş'in tek yaptığı şey bize hatalarımızı göstermekti, kaçtığımız gerçeklerle yüzleştirmekti. O hataları bize bile bile yaptırmıyordu. Eskiden biz her şeye rağmen mutluyduk. Beraberdik. İyiydik. Şimdi bakın ne durumdayız? Ay'ın ışığı bize gerçekleri göstermiyor. Bize olmayan şeyleri inandırmaya çalışıyor ve acı çektiriyor. Bunu görmüyor musunuz? Lanet bizi yakında bitirecek! Yakında sadece uyumaktan başka çaremiz kalmayacak. Yakında gerçekten mahvolacağız. "
Bunu söyleyen kişiyi bir daha ne gören olmuş ne de duyan. Ancak onun haklı olduğunu çok sonradan anlamış insanlar. Ve çok geç kalmışlar. Artık Güneş çoktan arkasını dönmüş insanlara ve sonsuz karanlık başlamış.
"Yine de yıldızlar var değil mi anne? Yıldızlar bizimle."
Küçük kızın elini tutmuş annesi ve zorla gülümsemeye çalışmış.
"Evet.." demiş güçlükle. "Gece bizi kucaklayacak ve yıldızlar evin yolunu gösterecek."
Yürümeye başlamışlar ve genç kadının sessiz gözyaşları akmış, akmış, akmış ; sonunda arkalarında çok büyük bir nehir oluşmuş. Küçük kız annesinin gözyaşlarını yağmur sanmış. Bu gerçeği küçük kıza göstermeye Ay'ın yüreği bile dayanmamış. Bu yüzden tek seferliğine izin vermiş gerçeklerin saklanmasına. Ve bu sayede oluşan gözyaşı nehrinin gerçeklerin umudu olmasını sağlamış.
Derler ki bir gün bu nehri bulan kişi Güneş'e yapılan bu laneti bozabilecektir. Ancak o gün gelene kadar uyumayan tek bir insan kalabilmişse."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsaneler Ve Paranormal Olaylar...
Short Story❗ uyarı ❗ paranormal olaylar, gerçekte yaşanmış, ürkütücü hikayeler ve efsaneler vb. içerir. Dikkatli olun... İçindekiler ELİSA LAM 'IN ÖLÜMÜ............... Hello kitty cinayeti............... Gözyaşı nehri............... Ağzı yırtık kadının hikayes...