Emaneti ona iade etmek ister gibi yavaşça tenine yayarak ıslak bir zemin oluşturdu Ali göz çukurunda. Burunlarının harı ikisini de yakarken fısıltıyla yaktı seheri.
"Eşyan"
*
Kapıdaki genç adam kapıyı sayısız kere çalmasına ve Ali'yi defalarca kez aramasına rağmen herhangi bir geri dönüş alamayınca hem korkudan hemde dışarısının soğuğundan bir nebze korunmak için hünerlerini konuşturacak tereyağından kıl çeker gibi kapının kilidiyle oynamış çok kısa bir süre içinde de ufak bir kapı gıcırtısının ardından kapı yavaşla açılarak içerisinin karanlığıyla karşı karşıya kalmıştı.
Elini hemen belindeki silahına atarak olası bir durum için önlem aldı. Sırtını soğuk duvara vererek temkinli adımlar atıyordu. Her an çıkabilecek düşman için tüm duyu organları şaha kalkmıştı. Karanlığa ilk başta alışamayan gözleri zaman içimde alışmıştı. Alihan karanlığa alışmak için kıstığı gözlerini şimdi rahat bırakmış kulaklarına yoğunlaşmıştı.
Ne bir ses ne de bir hareketlilik seziyordu. Abisi evde değildi anlaşılan. Şüphelerini gidermene kadar gardını indirmeme kararı aldı her ihtimale karşı. Salondan geçerek dışarının ışığının yarattığı loş ambiyansın aydınlattığı odaya bakındı. Keskin kulakları ve gözleri orda da bir hareketlilik sezemedi. Kauçuk ayakkabısın zeminde bıraktığı sessiz adımlarını yavaşça evim her yerinde gezindirdi. Tuvalet be banyoya kadar bakınmıştı. Hiçbir yerde bulamadı ağabeyini.
Elindeki silahının namlusunu yere indirerek sıkıntıyla elini az önce gerginlikten terleyen ensesine ardından nemli saçlarının işine daldırarak ovaladı. Düzgün düşünemiyordu. Kumru kaçırıldığından beri paranoyak olmuştu. Günlerdir hatta aylardır aramasına rağmen sonuçsuz kalan çabaları genç adamı tüketmişti.
Çok umutlandığı abisinden de sonuç çıkmayacaktı bu gidişle. En son bir kaç gün önce bir gelişme olabilir demiş sonrada ne aramış nede sormuştu. Alihan umutla abisinin onu aramasını beklemişti. Çünkü biliyordu ki Ali boş yere konuşmazdı. Gelişme olabilir demişti bilerek umutlandırmamak adına. Ama bunun mealini çok iyi anlamıştı Alihan. Bir şey ver onu kovalıyorum enselerindeyim demekti kaba tabirle.
Günlerdir bu sözlere sıkı sıkıya tutunmuş gelecek en ufak habere bel bağlamıştı. Ama günler geçmesine rağmen abisi henüz bir açıklama ile gelmemişti ona. Ya peşinde olduğu durum sonuçsuz çıkmıştı ya da abisinin başı sevdiğininki gibi beladaydı. Her iki durumda onun için farksız olmadı daha da yaralıyordu genç adamı.
Oturma odasında ayakta dikilmeye devam eden genç silahını elinden bırakmadan rahatsız eden koltuklardan birine geçmiş ellerini yüzüne kapamıştı. Kumruyu düşünmenin yanına bir de abisi eklenmişti. Kumruyu bulabilmek için öncelikle abisini bulmalıydı. Bu yüzden olabileceği yerleri düşünmeye başladı. Aklında bir kaç alternatif belirirken sonradan evin dışında olan kulübe geldi. Neden oraya bakmadığını düşündü. Belki de oradaydı. Ya da orda ondan bir iz bulabilirdi.
İkinci bir seçeceği düşünmeden ayaklandı ve geldiğinin aksine sert adımlarla evden çıktı. Etrafta herhangi bir düşman olsa o kadar kapı çalışına ve bağırtıya çoktan ensesine çökeceğini tahmin ediyordu. Bu yüzden bu defa tedbirsiz daldı içeri. Her ihtimale karşı silahının emniyetini açık bırakmıştı ama. Olası bir durumda hazırlıksız yakalanmak istemiyordu.
Karanlık ve dışarısının soğuğundan farkı olmayan kulübenin içine adımını atar atmaz abisine seslendi.
"Abi. Ali abi"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL DAVASI !
Tiểu Thuyết ChungBir gönül davası bu anlatsam anlar mısınız? * "Gideceksen niye gönlüme girdin be kadın?" "Sen hiç hata yapmadın mı Ali?". Hiç beklemediğiniz bir anda hiç beklemediğiniz birinin ihanetine uğrarsanız ne yaparsınız?. * "Benim yerimde olsan sen ne yapar...